Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Mali kural olmayınca ne olur

    Hasan Ersel, Dr.19 Temmuz 2010 - Okunma Sayısı: 1702

    Mali Kural Yasa Tasarısı'nın, 'çalışmaların yetişmemesi' nedeniyle bu yasama döneminde TBMM'nin gündemine alınamayacağı anlaşıldı. Mali kurala ilişkin düzenleme yapılmamasının mali disiplinin olmaması anlamına gelmeyeceği kamuoyuna yapılan açıklamada yer aldı. 'Açıklayıcı olmayan açıklamalardan' bir yenisi daha. Hangi çalışmaların neden tamamlanamadığı söylenmediği için, ilk cümleden pek bir şey öğrenmek olanaklı değil.

    İkinci cümleye gelince: Mali kuralın, mali disiplin için 'gerekli' olmadığı bilinmeyen bir şey değil. Mali kural uygulamasını önerenler, mali disiplin için bir 'gerekli koşul' değil, bir 'yeterli koşul' oluşturmanın peşindeydiler! Bu görüşe savunanlara göre böyle bir yasanın, hele parlamentoda geniş destek alarak kabul edilmesi durumunda, mali disiplin herhangi bir iktidarın, belli bir dönemdeki kararı olmaktan çıkıp, tüm hükümetlerin uyması gereken bir yasal düzenleme niteliği kazanır. Hükümetlerin de yasaları çiğnemesi söz konusu olmayacağına göre, ciddi bir mali kural konulmuş olması, mali disiplinin varlığı için yeterli koşul olarak kabul edilebilir. Bu noktada biraz daha kuşkucu olup, mali kuralın konulmuş olmasının yeterlilik koşulunu tam anlamıyla sağlayamayacağı ileri sürülebilir. Mali kural yeterince güçlü olmayabilir ya da uygulamada gevşetilebilir. Ama genelde, böyle bir yasa varsa ve yasanın tanımladığı mali kural ciddi ise bu ekonomiyi değerlendirenler mali disipline uyulduğu varsayımından hareket etmekte kendilerini daha rahat hissederler. Bu yasaya uyulmadığı biçiminde bir kuşku doğmadığı sürece de mali kurala ilişkin yasal düzenleme olan bir ülkede iktisat politikasının saygınlık ölçütü sıfırın üzerinde bir noktadan başlar. Saygınlık ölçeğinde zaten ileri bir nokta olan bir ülkede mali kural düzenlemesi olmamasında pek yadırganacak bir şey yok. Örneğin Almanya'nın böyle bir yasaya gereksinimi yok.

    Türkiye böyle bir ülke mi? Bu sorunun yanıtı, ne yazık ki 'hayır'dır. Bunun nedeni de bugün olup bitenlerden çok, geçmişin belleklerde bıraktığı derin izlerdir. Toplumlar bu izlerden kolay kurtulamıyorlar. Bu, bir ölçüde o toplumları dışarıdan gözleyenler içinde geçerlidir. Kamu kesiminde mali disiplinin bozulabileceği kaygısı hem Türkiye'de yaşayanlarda hem de dışarıdan bu ülkeyi izleyenlerde vardır. Her iki grup için de bu kaygıyı gidermenin öncelikli yolu, maalesef IMF ile bir anlaşma yapılması olmuştur ve özellikle yabancılar için, halen de öyledir. Buna karşılık, mali kural gibi bir yasal düzenlemenin uygulanması Türkiye'de yaşayanların kaygılarını ciddi bir biçimde törpüleyebilir. Hiç olmazsa, benim bekleyişim ya da umudum bu yönde. Ancak, Mali Kural Yasası'nın ertelenmesi ve bunun yapılış biçimi bu aracın kendisinden beklenen işlevi ileride yerine getirmesini çok zorlaştırdı.

    Mali kural uzunca süredir iktisat politikasının saygınlığını sağlamada/artırmada IMF ile bir anlaşmayı ikame edecek bir yol olarak tanıtılıyor, üstelik mali disiplinin sağlanmasını bir yasal yükümlülük haline getirmesi nedeniyle iktisat politikası uygulamasında köklü ve kalıcı bir değişiklik getireceği vurgulanıyordu. Buna karşılık erteleme kamuoyuna duyurulurken "Mali disiplin için mali kural olmasa da olur" görüşüne yer veriliyordu. Bu durumda özel karar alıcılar, büyük bir olasılıkla, "Bu yasanın yürürlüğe girip girmemesi mali disiplin açısından bir fark yaratmıyor" diye düşüneceklerdir. O zaman da önümüzdeki yasama döneminde mali kuralın yasalaşması, iktisadi karar birimlerinin mali disiplinin sağlanmasına ilişkin var olan kaygılarını gidermeyecek. O zaman da yapılan çalışmalar boşa gitmiş olacak. Üstelik bundan sonraki her hükümet, büyük bir olasılıkla her yıl, kendisinin mali disipline uyduğunu yeniden kanıtlamak zorunda kalacak. Bu, büyük bir israf değil mi?

    Bu yazı 19.07.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır