Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Düşük kur, hızlı büyüme

    Fatih Özatay, Dr.25 Haziran 2007 - Okunma Sayısı: 1420

     

    Dün bir grafik vermiştim. Paramızın reel olarak hızla değer kaybettiği dönemlerde, ya büyüme hızımız çok yavaşlıyordu, ya da küçülüyorduk. Genellikle de bu ikincisi gerçekleşiyordu. Buna karşın, liranın hızla değer kazandığı dönemlerde büyüme hızımız yüksek oluyordu.

    Cuma günü bir çalışma elime geçti. Yazarları Dr. Erdem Başçı, Özgür Özel ve Çağrı Sarıkaya. Son iki yazar Merkez Bankası (MB) Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü'nde çalışıyorlar. Dr. Başçı ise MB'nin başkan yardımcısı. Çalışmaya MB'nin web sitesinden erişmek mümkün (07/04 numaralı çalışma makalesi). Türkiye'de para politikasındaki değişikliklerin hangi kanallar yoluyla ekonomimizi etkilediği (parasal aktarma mekanizması) inceleniyor.

    Yeri gelmişken yazmazsam içim rahat etmeyecek: Geçen yıl, çok kötü yönetilen MB'ye yeni başkan atanması sürecinde, sayın Başçı'nın ismi üzerinde çok şey yazıldı çizildi. Ne yazık ki yazılanların çok azı Dr. Başçı'nın ekonomi konusundaki uzmanlığına ilişkindi. Dr. Başçı, MB'ye gelmeden önce Bilkent Üniversitesi'nde öğretim üyesiydi ve çok sayıda nitelikli bilimsel makaleye imza atmıştı. MB'de iki yılı aşkın bir süre büyük bir uyum içerisinde birlikte çalıştık. Çok yetenekli iki genç araştırmacıyla birlikte kaleme aldığı bu çalışmayı, parasal aktarma mekanizmasının Türkiye'de nasıl işlediğini merak eden herkese tavsiye ederim.

    Sözünü ettiğim grafiği o çalışmanın 'döviz kuru ve ekonomik aktivite' adlı bölümünden esinlenerek çizdim. Kimileri bu grafiğe bakıp, "Canım bunda yeni ne var? Dışarıdan sıcak para geldikçe, lira değerleniyor. Gelen sıcak para suni bir talep patlaması yaratıyor. Büyüme de artıyor." diyebilir. Oysa daha ayrıntılı bakmakta yarar var.

    Liranın değerlenmesi (düşük kur denilen), ithal ürünlerin lira cinsinden fiyatlarının ucuzlaması, ihraç ürünlerimizin ise yabancılar açısından (kendi para birimleri cinsinden) fiyatlarının artması demek. Bu durumda, Türkiye'de üretilen mallara olan talebin azalması gerekir, düşük kur hüküm sürdükçe. Yani, büyüme hızımız üzerine etkisi olumsuz olmalıdır değerli paranın. Klasik 'talep kanalı' bunu söylüyor.

    Ama bir de arz kanalı var. Döviz cinsinden borçlu olanların (hatırlarsanız bu sütunlarda tartışmıştık; şirketler kesimi genellikle böyle) bilançoları olumlu etkileniyor düşük kurdan. İşletme sermayesi ve yatırımlar için daha fazla kaynak ayırabiliyor böylelikle şirketler kesimi. Bu, ekonomik büyümeyi hızlandırıcı bir unsur. Yukarıdaki olumsuz talep etkisinin tam tersi.

    Yazarların dikkatimizi çektiği büyümeyi artırıcı başka etkileri daha var liranın değerlenmesinin. Birincisi, düşük kur üretim maliyetlerini ve dolayısıyla satış fiyatlarını aşağıya çekiyor. İkincisi, tüketicilerin alım gücünü artırıyor. Üçüncüsü, bu ortamda tüketici güveni de yükseliyor.

    Makro istikrarın sürdürüldüğünü ve Türkiye'nin büyük bir ekonomi olmasını dikkate alarak, rekabet gücümüzü sıçrattırıcı mikro reformların gerçekleştirildiğini düşünün (mesela AB sürecinin başarıyla götürülmesiyle olabilir bu). Giderek daha fazla doğrudan yabancı sermaye, daha az sıcak para gelecek anlamına geliyor bunlar. Yani, paramız hep değerli olacak. Bunun çok da korkulacak bir şey olmadığını ima ediyor yukarıda özetlenen bulgular.

    Bir de not: Bu etkileri doğrudan ve dolaylı yoldan gösteren iki bilimsel çalışma daha var. Başlıklarını Türkçe yazarsam, merak edenler için künyeleri şöyle. Birincisi: H. Kara, H. Küçük-Tuğer, Ü. Özlale, B. Tuğer ve E. Yücel (2007): 'Döviz kuru rejimleri ve kurdan geçişkenlik', Contemporary Economic Policy, 206-225. İkincisi: H. Kara, Ç. Sarıkaya, F. Öğünç, Ü. Özlale (2007): 'Değişen bir ekonomide çıktı açığının tahmini', Southern Economic Journal'da yayımlanmak üzere. Dr. Ümit Özlale TOBB-ETÜ'de öğretim üyesi, diğer araştırmacılar ise MB Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü çalışanları.

     

    Bu köşe yazısı 25.06.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır