Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Kötü gidişatın nedenleri

    Fatih Özatay, Dr.13 Aralık 2007 - Okunma Sayısı: 1114

     

    Hem büyüme hem de enflasyon açısından 2007'nin iyi geçtiğini söyleyemeyiz. Çok büyük bir olasılıkla enflasyonun yüzde 8'in üzerine çıkacağı, büyüme hızının da yüzde 4.5'in altında kalacağı anlaşıldı. Bu büyüme hızı 2001 krizi öncesindeki tarihsel ortalama büyüme hızımızdan biraz yukarıda. Hani büyüdüğümüzü sandığımız, ama bizle aynı düzeyde olan ülkelerin yıllar sonra bizi refah açısından fersah fersah geçmelerine neden olan, yani bizi yerimizde saydıran büyüme hızı söz konusu olan.Şüphesiz bu gidişatta olumsuz dış şoklar önemli bir rol oynadı. Enerji fiyatları yüksek gitti. Küresel ısınma tüm dünyayı etkiledi. Her iki faktör enflasyonu yukarı çekti. Küresel ısınmaya bağlı kuraklık tarımsal üretimi azalttı. Bunlar yetmiyor gibi uluslararası mali piyasalarda büyük dalgalanmalar yaşandı. Yabancı mali yatırımcıların risk alma iştahları bir süre azaldı. Biz de etkilendik bu süreçten.Şu da bir gerçek: Daha önce de yaşamıştık benzeri olumsuzlukları. Belki bu sefer hepsi üst üste geldi, bazı şoklar daha şiddetli oldu. Doğru. Ama ekonomimizin çok daha kırılgan olduğu bir dönemde Irak savaşı olmuştu. Bir süre sonra mali piyasalar yine karışmıştı.Dolayısıyla 2007'yi değerlendirirken olumsuz dışsal şokların etkilerini mutlaka dikkate almak gerekiyor. Ama daha önce de olumsuzluklar yaşandığını düşünerek bir miktar ıskonto etmekte yarar var bu olumsuz unsurların olumsuz gidişata katkılarını.Biz de bu sonucu hak edecek tasarruflarda bulunduk 2007'de. Yıllar sonra bu ülkede bir şeyler değişiyor izlenimini veren, giderek de bu izlenimi güçlendiren reform sürecinin aksatılmasının önemli bir rolü var bu olumsuz gidişatta. Çifte seçimin yarattığı belirsizliği ve özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi çevresindeki tansiyon yükselmesini de ekleyin olumsuzlukları doğuran nedenlere. Bir de mali disiplinin gevşetilmesine yol açan seçim uygulamalarını.Son yazılarımda giderek karamsarlaştığımın farkındayım. Sadece makroekonomik göstergelere ilişkin yayınlanan rakamlardan kaynaklanmıyor bu ruh hali. Evet, bu rakamlar olumsuz, ama nihayet sadece bir yılı temsil ediyorlar. Dışsal şokların etkileri geçince yine düzeliriz diye de düşünülebilir.Öyle 'yapamıyorum' ama. Karamsarlık yönünde ilerliyor olmam biraz 'hissiyat' ile ilgili. Yine olayların arkasından koşmaya başladık. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bildiğimiz alanlarda da öncelik sıramız ya yok, ya da daha önce attığımız bazı yanlış adımlar nedeniyle öncelikler 'olması gereken' öncelikler değil. Bunları kanıtlamak zor. Dediğim gibi sadece bir 'hissiyat'. Umarım yanlış çıkar.Salı günü İstanbul'da Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı (TEPAV) ve Dünya Bankası'nın ortaklaşa düzenledikleri bir toplantı vardı. İki kurumun birlikte gerçekleştirdikleri 'Yatırım Ortamı'nın Değerlendirilmesi Raporu'nun kamuoyuna açıklanması nedeniyle yapıldı bu toplantı. Toplantıda açılış konuşması yapan sayın Mehmet Şimşek, muhtemelen aralık sonuna kadar sosyal güvenlik reformunun yasalaşacağını belirtti. Ardından da özellikle işgücü piyasasındaki katılıkların bir kısmını kaldırmaya yönelik adımlar atacaklarını söyledi. Ayrıca ARGE yasası da son halini almış. Bunlar güzel haberler. Umarım arkaları gelir.

    Bu köşe yazısı 13.12.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır