Arşiv

  • Nisan 2024 (6)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Dinallo amca buraya, yumruk havaya!

    Fatih Özatay, Dr.03 Şubat 2008 - Okunma Sayısı: 1106

     

    ABDekonomisine ilişkin ilginç haberler gelmeye devam ediyor. 2007 yılının son çeyreğinde ABD'nin büyüme hızı yüzde 0.6'ya düştü. Çok düşük bir büyüme hızı bu. 2008'in ilk üç çeyreğinde ise negatif bir büyüme hızı bekleniyor.Hafta sonu ABD'de ocak ayına ait tarım dışı istihdam verileri açıklandı. Beklenti istihdamın 70 bin artacağı yönündeydi. Açıklanan rakam tam bir sürpriz oldu. Tarım dışı istihdam 17 bin azaldı. Üstelik bu azalış sadece inşaat sektöründeki istihdamın düşmesinden kaynaklanmadı. İmalat sanayinde de istihdam düştü. Bu haberlere karşın ABD'de borsalar haftayı önemli bir yükselişle kapattılar.Şüphesiz borsadaki günlük oynamalardan büyük çıkarsamalar yapmamak gerekiyor. Ama resesyon olasılığını güçlendiren bu verilere karşın piyasaların iyimser bir 'gün' geçirmelerinin de altını çizmek lazım. Son yazılarımda vurguladığım ikili ayrışmaya, resesyon ile mali piyasalardaki depremin ayrı ele alınması gerektiğine bir başka örnek oluşturuyor bu iyimserlik. Bloomberg'den 24 Ocak tarihli haberden bir alıntıyla başlayayım:

    Neden korkuluyor?

    " Bu tahvil garantörleri (ihraç edilen mali ürünleri sigortalayan kurumlar) insanı ölümüne korkutuyorlar..."Neden? Her şeyden önce bir rakam vereyim. Sigorta kurumlarının sigortaladıkları tahvillerin değerinin 2.4 trilyon dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor. İki önemli sigorta şirketinin (Ambac ve MBIA) olası zararlarının boyutunun 25 milyar dolara ulaşabileceği öngörülüyor. Bu olası zararlar, bu zararları telafi edecek şekilde sermaye enjekte edilmezse bu şirketlerin karne notlarının düşeceği anlamına geliyor. Karne notunun düşmesinin önemi ne?Bazı kurumların (mesela emeklilik fonlarının) tutabilecekleri menkul kıymetlerin kredi notlarının belli bir düzeyin altına inmesi mümkün değil. Piyasalardaki olumsuz gelişmeler nedeniyle bu mali ürünlerin kredi notları düşerse, bu mali ürünleri ellerinden çıkarmak zorunda kalacak söz konusu kurumlar. Büyük miktarda bir satış dalgası, bu menkul kıymetlerin değerlerinin düşmesi demek. Satanlar büyük zararlarla karşılaşabilecekler.Mali piyasalar tekrar karışacak. Üstelik bu karışıklık dönüp dolaşıp tüketicileri vuracak; daha yüksek faizle borçlanmak zorunda kalacaklar. Daha yüksek faiz, değişken faizli mortgage kullananların durumlarının kötüleşmesi demek. Zaten tüm dertler de geçen yılın yazında bu tür kredilerin geri dönmemesi ile başlamamış mıydı?Bu mali ürünlerin kredi notları ile bu ürünleri sigortalayan sigorta kuruluşlarının kredi notları arasında yakın bir ilişki var. Ama mali deprem nedeniyle sigorta kurumları büyük bir sermaye kaybına uğradılar ve kredi notlarının birkaç puan düşmesi gündeme geldi. Dolayısıyla sigorta kurumlarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi için 'bir şeyler' yapılması gerekiyor.

    Piyasa ekonomisi çözemiyor

    Serbest piyasa ekonomisi çoğu yerde tıkandığı gibi burada da tıkanıyor: Piyasa kendi haline bırakıldığında sorun çözülemiyor. Zira A bankası bu sigorta şirketlerinin yardımına koşsa, B bankası oturduğu yerden avantaj sağlıyor. Sigorta şirketlerinin kötü duruma düşmesi halinde onun da uğrayabileceği zararlar söz konusu; rakip A bankası sayesinde bu zararlardan kurtuluyor. Bunu bilen A bankası da "Yok öyle yağma" deyip o da zordaki sigorta şirketinin yardımına koşmuyor. Sonuçta herkes için ulaşılacak daha iyi bir sonuç varken, o sonuç elde edilemiyor. Herkes zarar ediyor. Birisinin piyasanın işleyişine müdahale etmesi gerekiyor bu durumda.Son iki hafta içinde sigorta kurumlarının güçlendirileceği, böylelikle kredi notlarındaki düşmenin engelleneceği yönünde çeşitli haberler çıktı. Özellikle, ocak ayının 24'ünde çıkan, New York Bölgesi Sigorta Müfettişi Eric Dinallo'nun bu çerçevede önemli çabalar sarf ettiği haberleri piyasalarda iyimserliğe yol açtı. Sonra bu çabaların çıkmaza doğru gittiğine dair spekülasyonlar ortalığı kapladı. Piyasalar yeniden karamsarlaştı. Cuma günü Dinallo yine başroldeydi. Şu alıntı Cuma günkü Bloomberg'den:"New York Bölgesi Sigorta Müfettişi Eric Dinallo, Ambac şirketinin kredi notundaki olası bir indirimin kredi piyasalarında yeni bir sarsıntıya yol açmasını engellemek için bankaların öncülük edecekleri bir kurtarma operasyonu organize etmeye çalışıyor."

    Rivayet o ki

    Sekiz bankadan oluşan bir 'kurtarma takımı' söz konusuymuş. İki ayrı plan üzerinde çalışılıyormuş. Birinde 15 milyar dolarlık bir kredi söz konusuymuş. Haberin kaynağı bu takımda yer alan iki ayrı kişiymiş, ama isimlerini vermek istemiyorlarmış. Pazarlıklar netleşmemiş çünkü.'Miş'. Evet, 'miş'e ve de ABD'de resesyon olasılığını güçlendiren verilere karşın ABD piyasaları cuma günü tekrar iyimserleşti. Şüpheniz olmasın, izleyen günlerde yine karamsarlaşacaklar, sonra iyimserleşecekler, falan. Haberin çıktığı gün 15 milyar dolarlık bir kredinin yaraya (o yara ki 25 milyar doların üzerinde) merhem olmayacağına dair yorumlar da çıkmadı değil.Bizim için kıssadan hisse şu: Dünyanın en büyük ekonomisindeki klasik(makroekonomik) bir resesyonun doğuracağı olumsuzluklar değil asıl derdimiz. İş sadece onunla kalsaydı "O kadarı kadı kızında da olur" diye avunabilirdik. Asıl sorun mali piyasalarda her an her şeyin olma olasılığının yüksek olmasında.

     

    Bu yazı 03.02.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır