Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İlginç bir deney

    Fatih Özatay, Dr.31 Ağustos 2008 - Okunma Sayısı: 869

     

    'Liraya nasıl değer kaybettirebiliriz?' sorusunun peşine takılmıştım perşembe günü. Sık ve yüklü miktarda gerçekleştirilecek döviz alım müdahalelerine odaklanmıştım. Bu yolla enflasyonu yükseltmeden tatmin edici bir sonuç almak pek mümkün görünmüyordu.Şüphesiz daha kolay yoldan liraya değer kaybettirmek de mümkün. Mesela, 'Büyüme hızımızı artırmak üzere bütçe açığını üç katına çıkaracağız' şeklindeki saçma bir açıklama bu amaca hizmet eder. Bu tip 'politikalar' bizden uzak olsun.Peki, bu kadar 'kör parmağım gözüne' olmayan, ama sonuçta parlak bir 'Zihni Sinir' projesi sınıfına sokulabilecek bir politika tasarlamak mümkün mü? Bu sıcak ağustosun son pazarında gelin böyle bir tasarımın peşi sıra gidelim, birlikte. Perşembe günü 'pazara' şeklinde duyurduğum reel faizi düşürme projesi ise pazartesiye kalsın izninizle.Kanununun dördüncü maddesinde Merkez Bankası'nın (MB) temel görevleri sayılmış. Bu maddenin birinci fıkrasının 'b' bendine göre temel görevlerinden birisi şu: "Hükümetle birlikte Türk Lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak ve yabancı paralar ile altın karşısındaki muadeletini tespit etmeye yönelik kur rejimini belirlemek." Dikkat edilirse bunları hükümetle birlikte yapıyor. Buna karşın, birinci fıkranın 'b' bendinin devamı gereğince kur politikasını yürütmek ve 'e' bendince de 'Ülke altın ve döviz rezervlerini' yönetmek sadece MB'nin görevi.Peki, gelişmiş dünyada durum nasıl? Amerika'da döviz rezervlerinin yönetilmesi ve döviz piyasasına müdahale edilmesi Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) görevi değil, Amerikan Hazinesi'nin görevi. Diğer bir ifadeyle, Amerikan Hazinesi doların değerini isterse belli bir süre ve belli bir düzeyde tutmak için (kur rejiminden bağımsız olarak) Fed'e talimat verebilir. Fed bu talimat uyarınca sadece gerekli işlemleri yapmakla yükümlü.Dikkat edilirse, bizdeki durumdan son derece farklı bir durum söz konusu. Bizde kur rejimi bir kez hükümet ve MB tarafından birlikte belirlendikten sonra, MB bu rejim çerçevesinde kur politikasını kendisi yürütüyor. Oysa ABD'de dalgalı kur rejimi uygulanıyorken bile teorik olarak Amerikan Hazinesi'nin Fed'e 'şu miktarda döviz al ya da sat ve kuru şu düzeye getirmeye çalış' demek yetkisi var.AB ülkelerinde de benzeri bir yetkiden söz etmek mümkün. Avrupa Bakanlar Konseyi'nin Avrupa Merkez Bankası'na avronun değerine yönelik 'yön gösterici' talimatlar vermek hakkı var. İngiltere'nin döviz rezervlerinin çok az bir kısmı İngiltere Merkez Bankası'nda. Asıl kısmı İngiliz Hazinesi'nde.Uzun lafın kısası, 'parlak Zihni Sinir' projesi şöyle: MB'nin yasasını değiştireceğiz. Kur politikasını da hükümete bırakacağız. Hükümet adına döviz müdahalesi gerekip gerekmediğine ve döviz rezervlerinin düzeyine Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı karar verecek. MB de aldığı talimatlar doğrultusunda gerekli işlemleri yapacak.Hem unutmayalım, Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Hazine Müsteşarlığı Ankara'da aynı binayı paylaşıyor. İlgili bakanlar aynı yerde, birer kat arayla çalışıyor. Bu fiziksel yakınlık sayesinde kuru karşılıklı istişareyle daha 'rekabetçi' bir düzeyde belirlemek mümkün olur. Bu tür bir uygulama zorlu günlerde acaba nasıl sonuç verir diye uzun uzun düşünmeye de gerek yok. Hazır, orta yerde küresel mali kriz var. Kim demiş iktisatta deney yapma şansımız yok diye? Dener, görürüz.

     

    Bu yazı 31.08.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır