Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    ‘IMF light’ dertleri bitirecek mi?

    Fatih Özatay, Dr.21 Aralık 2008 - Okunma Sayısı: 1010

    Yapılan açıklamalara göre IMF ile anlaşmak üzereyiz. Bu kısa vadeli bir anlaşma olacak ve IMF'den önemli bir kaynak sağlanacak. Muhtemelen bu program kamu harcamaları açısından biraz daha esnek olacak, faiz dışı fazla hedefini iddialı bir düzeyde tutmayacak
    ve çok fazla yapısal önlem diye diretmeyecek. Bu programa 'IMF light' diyelim.Peki, bu anlaşma derdimize deva olacak mı? 19 ekim tarihli yazımdan alıntıyla başlayayım. Aşağıda söyleyeceklerim ve bir süre daha bu köşede okuyacaklarınız o yazıdaki şu üç paragrafta saklı çünkü:

    "Reel sektörde baş göstermekte olan sorunlara karşı ne yapabiliriz? İki alternatif var. Birincisi şu: eskiden beri uygulaya geldiğimiz politikalara devam ederiz. AB sürecini hızlandırarak bu politikaları güçlendiririz. Ek olarak IMF çapasına sarılırız. Bu durumda 'her şey (büyüme ve işsizlik) olacağına varır'.

    Şüphesiz AB ve IMF çapaları önemli; bunları sarılmalıyız bir an önce. Ancak, olağanüstü zamanların olağanüstü önlemler gerektirebileceğini unutmamak gerekiyor. Böyle zamanlarda her zamanki söylemin dışına çıkmakta yarar var. Zira bu çapaların atılması ne kadar önemli olursa olsun, 2009'da Türkiye ekonomisinin durgunluğa girmesi olasılığını azaltmaları mümkün değil. Kaldı ki, dünyanın önde gelen ülkelerinin mali sistemin yanı sıra şirketler kesimini de ayağa kaldırmak için karar üzerine karar aldıklarını dikkate almakta yarar var.

    İkinci alternatif, yani olağanüstü önlem paketi ne olabilir? Bu tür bir önlem paketinin sorması gereken temel soru şu: Şirket iflaslarını önlemek ve işsizliğin artmasını engellemek için tıkanma olasılığı oldukça yüksek olan kredi kanalını nasıl çalıştırabiliriz?"

    Eski program çareydi
    Yerine başka bir program koyamadığımıza ve gidişat da iyi olmadığına göre IMF ile anlaşmaktan başka çaremiz yok. Ama bu anlaşmadan 2002-2006 döneminde elde ettiğimiz sonuçları beklemememiz gerekiyor. Yani IMF ile anlaştık, güven hemen artacak, haneler yine harcamaya başlayacaklar, yatırımlar yükselecek; sonuçta oldukça yüksek bir hızla büyüyeceğiz (o dönemin ortalama büyüme hızı yüzde 7.2 idi) Ö Yok böyle bir şey. Çünkü o zamanki koşullarla şimdiki koşullar çok farklı. O dönemin temel sorunlarından biri banka kurtarma operasyonu sonucunda sıçrayan kamu borcunun nasıl döndürüleceğiydi. Büyük bir kesim o kadar yüksek borcun sürdürülemez olduğunu düşünüyor ve ona göre davranıyordu. Bu nedenle reel faizler uçuk-kaçık düzeylere çıkmıştı. Bu, borcun sürdürülemezliği kaygılarını daha da artırıyor ve ekonomiye duyulan güvenin yerlerde sürünmesine yol açıyordu.

    Ekonomik birimlerin tekrar harcamaya başlaması için öncelik sürdürülemezlik kaygılarını ortadan kaldırmaktı. Bunun yolu kamu maliyesine disiplin getirmekti. IMF ile yapılan anlaşma, bu anlaşma çerçevesinde yürürlüğe konulan programla sağlanan mali ve parasal disiplin ve beraberinde IMF'den gelen kaynak, zamanla borcun sürdürülebilirliği hakkındaki kaygıları azalttı. Ekonomiye duyulan güven arttı. Beraberinde de tüketim ve yatırım artışı geldi.

    IMF light ne ölçüde çare?
    Oysa şimdi böyle değil. Kredi kanalının tıkanmasına, dolayısıyla yatırım ve tüketim harcamalarının kısılmasına yol açan güven azalmasının nedeni, 2001 krizinden sonra olduğu gibi kamu borcunun sıçraması ve beraberinde getirdiği borcun sürdürülebilirliği ile yüksek reel faiz sorunları değil. Olsaydı IMF programı dertlerimize çare olurdu zaten.

    Şu anda karşı karşıya olduğumuz birinci temel sorun, bankalarımızın ve şirketlerimizin dış borçlarını ödeyecek yeterli dış kaynak bulamayacak olmaları. 'IMF light'ın çare olacağını düşünenler, IMF'den gelecek paranın şirketler kesiminin ve bir ölçüde bankalarımızın dış borç geri ödeme sorununu nasıl çözeceğini düşündüler mi acaba? Böyle bir mekanizma geleneksel IMF programlarında var mı? Belki de IMF ile anlaşılacak, böylelikle uluslararası mali yatırımcılara güven verilecek diye düşünüyorlardır. IMF ile yapılacak bir anlaşma elbette azalan güveni onarmakta yardımcı olacak.

    Ama dikkat: Bize benzer ülkeler ya benzer anlaşmalar yapıyorlar, ya da kendileri güven sağlayıcı önlemler alıyorlar. Güven açısından muhtemelen daha iyi bir yere getirmeyecek bizi bu anlaşma, sadece kredi değerliliği sıralamasında göreli durumumuzun bozulmasını önleyecek. Ve yine dikkat: Bize benzer ülkelere gelecek uluslararası fon miktarı, küresel mali sistemdeki tahribat nedeniyle eskiye göre çok daha az olacak.

    İkinci temel sorunumuz bu ortamda bankalarımızın reel sektöre daha az kredi açacak olmalarıydı (son iki aydır bu gerçekleşiyor). Üçüncü sorunumuz ise yine aynı ortamda ekonomiye duyulan güvenin yerlerde sürünmesi nedeniyle, yatırım harcamalarının ve özellikle dayanıklı tüketim harcamalarının bir başka bahara ertelenmesiydi (bu yılın üçüncü çeyreğinde başladı, daha da şiddetlenecek).

    'IMF light', özellikle ilk soruna tatmin edici bir çözüm getiremezse, bu iki soruna ne ölçüde çare olacak? Bir ölçüde çare olacağı kesin de ne ölçüde olacak bu 'bir ölçüde'? Bunu sorgulamamın temel nedeni bu aşamaya kadar krizi kötü yönetmemiz. Yine kendi başımıza sağlam bir ekonomik programa tasarlayamama hastalığımız nüksetti. Olağanüstü dönemlerin olağanüstü önlemler gerektirdiğini unuttuk. Belirttiğim ikinci sorunumuzu çözecek yollar vardı; bu köşede bu 'yollardan' bazılarını defalarca yazdım. Oysa bunları tartışmadık bile.

    Kısacası, hem kendi önlemlerimizi alarak hem de arkasından IMF ile anlaşarak çok daha olumlu sonuçlar elde etme şansımız vardı. Bunu ıskalamak üzereyiz. Bu uzun girizgâhtan sonra birkaç yazı şu 'IMF light' konusunu deşmekte yarar var.

    Bu yazı 21.12.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır