Arşiv

  • Mayıs 2024 (7)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ittifakı olmasa TTK olmazdı

    Güven Sak, Dr.28 Ocak 2011 - Okunma Sayısı: 1184


    Meclis görevini yaptı, şimdi idare mercek altında. Türkiye'nin gündemi işsizlik ve ekonomidir.

    Türkiye ilginç bir memleket. Hani Çinli, lanet okumak istediğinde, "Umarım ilginç zamanlarda yaşarsın, istikrar yüzü görmezsin" dermiş ya, işte o hesap. Tam "Seçime kadar buradan bir şey çıkmaz, bu memlekette 2015'e kadar reform filan olmaz" diyorsunuz, birden beklenmeyen olumlu bir adım atılıveriyor. Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) yenilenmesi bu günlerin pozitif sürprizidir. Türkiye'de şirketler kesiminde değişim kapısı bu değişiklikle birlikte açılmıştır. Memleketin yıldız sektörlerini tasarlamak için daha zamana ihtiyaç olabilir ama yıldız şirketleri bulup çıkarmanın yolu artık açılmıştır. TTK değişikliğinin manası üzerine bir değerlendirme için aşağıya beklerim, efendim.

    Öncelikle Sezar'ın hakkını Sezar'a vereyim. İktidardan muhalefete herkesi tebrik etmek gerekiyor. Yoksa 1535 maddelik tasarı Meclis'ten zor geçerdi. Uyum oldu ve geçti. TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu bir yıl kadar önce yanına iş dünyası ile ilgili sivil toplum kuruluşu liderlerini de alıp, tüm parti liderlerini bu yasalarla ilgili olarak ziyaret etmişti. Ben de oradaydım. Bütün itiş kakışa rağmen, bu yasalar konusunda bir uzlaşma zemini olduğu kendiliğinden ortaya çıkıvermişti. Bakın işe yaradı, yasalar geçti. 

    Şimdi gelelim işin esasına. Ben, Türkiye'nin sağlıklı bir büyüme patikasına oturabilmesinin yolunun bir dizi yapısal reformdan geçtiğini düşünüyorum. O reformları maliyetini düşünerek sıranın hep sonuna öteledik. Şimdi ötelenen reformlar önümüzü tıkıyor. Not artmıyor, ondandır. Sanayisizleşiyoruz, ondandır. Uzun değil kısa vadeli fonların bizi sevmesi de bundandır. Bütçe reformundan eğitim reformuna; yargının operasyonel sorunlarını çözecek reformlardan altyapı reformlarına bir dizi adım lazım. Gelgelelim 2011'de genel, 2012'de Cumhurbaşkanlığı, 2013'te yerel ve 2015'te tekrar genel seçim derken, maddi ve siyasi maliyeti nedeniyle büyük adımlar atmak imkânsız hale geliyor. Bugün için ilk tespitim budur. Büyük adımlar atamadığımız bu ortamda şirketler kesiminde yeniden yapılanmayı piyasa dinamikleri ile devam ettirebilmek mümkündür. Bunun için şirketlerde yeniden yapılanmanın önündeki engelleri kaldırmak yeterlidir. TTK değişiklikleri, tam yabancıların şirketlerimize yönelik ilgilerinin yoğun olacağı bir dönemde kapı açıcıdır. Bu da ikinci tespittir. 

    Nedir şirketler kesiminde değişimi getirecek olan? Ben yerleşik şirketlere hisse senedi yatırımı yaparak onların iş planlarını elden geçirmeye yönelik private equity aktivitesinin önemli bir değişim aracı olacağını düşünüyorum. Yalnızca PE işlemlerinin değil, işletmelerde birleşme ve devralma faaliyetlerinin de artabileceği bir dönemin başında bulunuyoruz. İşte tam bu ortamda, TTK değişiklikleri ile hem birleşme ve devralma işlemleri modernleştiriliyor hem de hisse senedi piyasaları için önemli bir dizi adım atılıyor. Evvelki gün Kiev'de Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Zühtü Aytaç'ı dinlerken bunları düşündüm. Gelelim üçüncü noktaya: TTK'nın uygulamaya girebilmesi için yirmiye yakın ikincil düzenlemenin süratle tamamlanması gerekiyor. Bu da yetmez, SPK'nın artık hisse senedi ve tahvil piyasalarının işleyişine, işin abc'sine geri dönmesi, esas işine bir odaklanması gerekiyor. Meclis görevini yaptı, şimdi idare mercek altındadır. Türkiye'nin gündemi, o statta kim ıslık çaldı gibi tırı vırı işler değil, işsizlik ve ekonomidir. Yoksa daha çok ıslık dinlemeye hazırlık yapmakta fayda vardır.


    Bu köşe yazısı 28.01.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır