Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Srebrenitsa: 16 Yıl Sonra

    Erhan Türbedar, Dr.11 Temmuz 2011 - Okunma Sayısı: 2047

     

    Bugün Srebrenitsa soykırımının 16. yıldönümü anıldı. Onbinlerce kişinin katıldığı merasimde, Srebrenitsa'nın yakınlarındaki Potoçari anıt mezarında 613 yeni ceset toprağa verildi. Kayıp Kişiler Uluslararası Komisyonu (ICMP)'nun yürüttüğü DNA analizleri sayesinde, şimdiye kadar 6.598 Srebrenitsali Boşnak'ın ceset kalıntıları tespit edildi. Söz konusu Komisyon, Temmuz 1995'te öldürülen Srebrenitsalı Boşnak'ların sayısını 8.100 olarak tahmin ediyor.

    Srebrenitsa'da yaşananlar, son altmış yılda Avrupa kıtasında işlenen suçlar arasından uluslararası mahkemelerce soykırım olarak tanınan tek vakadır. Bu yüzden uluslararası topluluğun davranışına gölge düşüren en önemli olaylardan biridir. Srebrenitsa, Bosna Savaşı yıllarında, sivil Boşnaklar'ı Birleşmiş Milletler koruması altına almak amacıyla, BM Güvenlik Konseyi tarafından "güvenli bölge" olarak ilan edilen bir kentti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 836 sayılı ve 4 Haziran 1993 tarihli kararıyla, güvenli bölgeye ve etrafına yapılan saldırılar karşısında, Birleşmiş Milletler askerleri tarafından güç kullanımı, hatta hava desteğinin talep edilmesi öngörülmüştü. Ancak, Srebrenitsa'da konuşlandırılan ne Birleşmiş Milletler asker sayısı, ne de bu askerlerin sahip oldukları silahlar güvenliğin sağlanması için yeterliydi. Srebrenitsa'nın güvenli bölge olarak ilan edilmesinin ve bu bölgede Birleşmiş Milletler askerlerinin konuşlandırılmasının, Srebrenitsa'yı korumaya yeteceğine inanılmıştı. Ancak, bu büyük bir yanılgıydı.

    6 Temmuz 1995'te, General Ratko Mladiç'in komutası altındaki Sırplar Srebrenitsa'ya saldırdı. Buna rağmen, güvenli bölgenin korunmasını öngören mekanizma harekete geçirilmedi. 30 Hollandalı asker Sırplar'ın elinde rehine olarak tutulduğu için, Srebrenitsa'da güvenliği sağlamakla yükümlü Hollandalı tabur pasif davrandı. Sırplar, Hollandalı askerleri öldürecekleri tehdidinde bulununca, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Bosna'daki Özel Temsilciliği de Sırp mevzilerine yönelik hava saldırılarını engelledi. Böylece, 11 Temmuz 1995'te Mladiç, Srebrenitsa'ya girmeyi başardı. Neticede, güvenli bölge "güvenli ölüm kampına" dönüştü. 30 Hollandalı asker karşılığında, 8 binin üzerinde Boşnak'ın katledilmesine izin verildi. Böylece tarihte ilk defa, dünyanın kameraları önünde, bir soykırım gerçekleşti. Bugün Potoçari'deki büyük anıt mezar, adeta Boşnak şehitlerinin bir vadisidir.

    Srebrenitsa'daki ihmaller yüzünden, 16 Nisan 2002'de, Wim Kok'un başkanlığındaki Hollanda Hükümeti, bir jest olarak istifa etti. Ne var ki aynı ülkede Aralık 2006'da, Srebrenitsa'yı Bosnalı Sırplar'a terk eden askerlere, onur madalyası verildi. Açılan özel bir davaya istinaden ise, 5 Temmuz 2011'de Hollanda'nın Lahey kentindeki Temyiz Mahkemesi Srebrenitsa'da öldürülen üç Boşnak'ın ölümünden Hollanda devletinin sorumlu olduğunu hükmetti.

    Srebrenitsa'daki katliamdan yaklaşık 4,5 yıl sonra, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği, Srebrenitsa'yla ilgili bir rapor hazırlattı. 15 Kasım 1999'da yayımlanan bu raporda, Birleşmiş Milletler'in Srebrenitsa'da çok hata yaptığı, gelişmelerle ilgili yanlış öngörülerde bulunduğu ve bunun sonunda Srebrenitsalılar'a yeterli koruma sağlanamadığı belirtiliyordu. Bosnalı Sırplar'ın Srebrenitsa ile ilgili bir komisyonu ise, Srebrenitsa soykırımına doğrudan ve dolaylı yoldan iştirak edenlerin sayısını 25 bin olarak tahmin etti.

    Günümüzde birkaç anne Srebrenitsa'ya geri döndü. Hayatın güzelliklerine sevinmeyi unutan bu anneler, bir gün en yakınlarının cesetlerinin bulunacağı ümidiyle, derin hüzün içinde yaşamlarını sürdürüyor. Boşnaklar, Bosna'nın başına gelen bütün kötülüklerin, komşu ülkeler Sırbistan ile Karadağ'da tasarlandığına, Belgrad'daki Slobodan Miloşeviç yönetiminin eski Yugoslavya coğrafyasındaki bütün savaşları yönettiğine inanıyor. Bu yüzden Boşnaklar, Bosna-Hersek'in Sırbistan'a karşı açmış olduğu soykırım davasına istinaden Uluslararası Adalet Divanı'nın 26 Şubat 2007'de aldığı kararı yetersiz buldu. Hatırlatmak gerekirse, söz konusu kararda, "soykırımın sadece Srebrenitsa'da gerçekleştiği belirtildi ve bu fiilden "Bosnalı Sırpların Ordusu" sorumlu tutuldu. Srebrenitsa dışındaki sivil ölümler, yeterince delil olmadığı gerekçesiyle, soykırım olarak nitelenmedi. Sırbistan'a gelince, bu ülke Soykırım Sözleşmesi'nin 3. maddesinde etkili cezaların verilmesini öngören hususların hiçbirinden sorumlu tutulmadı. Sırbistan sadece, Srebrenitsa'daki soykırım suçunu gerçekleştirenleri engelleme yükümlülüğüne uymadığı ve soykırımı gerçekleştiren şahısları tutuklayıp, "Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi"ne teslim etmediği yönünde suçlandı. Boşnaklar Uluslararası Adalet Divanı'nın kararından memnun değil ve açıklanan kararda siyasi niteliğin ağır bastığına inanıyor.

    Bosna Savaşı ile ilgili gerçeklerin bilinmesi savaş kurbanlarında ve yakınlarında küçük bile olsa bir adalet duygusunun oluşması açısından önemlidir. Çünkü adalet olmadan Bosna'da barışma süreci de tamamlanamayacaktır. Diğer taraftan, Srebrenitsa soykırımı ile ilgili gerçekler netleşmeden, uluslararası hukuk ve adalete gölge düşecektir.

     


    Dr. Erhan Türbedar, TEPAV Dış Politika Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/105/Erhan+Turbedar_+Dr.

    Etiketler:
    Yazdır