Arşiv

  • Mart 2024 (12)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Kıbrıs’ta siyaset, “13. Maaş”ı ödeme sanatıdır

    11 Ocak 2013 - Okunma Sayısı: 4820

    Kıbrıs’ta “13. maaş” denen bir şey olduğunu öğrenenler genelde şaşırır. 13. maaş konusuna, bundan yaklaşık iki yıl önce, Lefkoşa’daki bir protesto gösterisinde açılan Ankara aleyhtarı pankartlara kızan Başbakan Erdoğan da değinmişti. Başbakan, “En düşük memurları 10 bin liraya yakın para alıyor... Üstelik 13 maaş alıyorlar yılda,” diyerek birinci kısmı yanlış, ikinci kısmı doğru bilgi içeren bir Kıbrıslı Türk memur portresi çizmişti.

    Kıbrıslı Türk memurlar geçen yıl sonunda da 13. maaş aldılar. 1984 yılından beri alıyorlar. 1983 yılında kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Özbaflı, 13. maaş uygulamasının arka planında yatan gerekçeleri şöyle anlatır:

    “Cumhuriyet’i kurduğumuz, bağımsızlığımızı ilan ettiğimiz yıl olduğu için ülkede her sektör kendisini Rum tarafıyla kıyaslıyordu. Rum tarafında olup da bizde olmayan ne varsa insanlar istiyordu. Süt ürünleri konusunda bizde bir eksik varsaydı, ‘bizde bu yok, bunu da kuralım’ deniyordu. Rum tarafında memurlara 13. maaş ödemesi vardı ve bizde de olsun isteniyordu. Polly Peck [Asil Nadir’in şirketi] nedeniyle özel sektör güçlüydü ve hükümet özel sektöre destek veriyordu. Özel sektörde maaşlar yüksekti. ... Polly Peck’te çalışan biri 2.000-3.000 Pound alırken devlette çalışan memur onun 1/3’ünü, 1/4’ünü alırdı. Yeni kurulan bir Cumhuriyet’in ilk hükümeti olarak devlet memurlarının durumunu iyileştirmek görevimizdi. Ve kasada da para vardı. Biz önce maaşlara %70-80 civarında bir artışı ve artı olarak 13. maaşı verdik. Ve devletin bütçesi bu artışlar nedeniyle açık vermedi, hala fazladan paramız vardı.”1

    Bugün KKTC’de memurlar özel sektör çalışanlarından çok daha iyi durumda. Devletin destekleyerek güçlendireceği, hapse girmeyip şaibe altında kalmayacak yeni Asil Nadir’lerin türediği koşullar bir rüyadan ibaret. Ülkede güçlü bir özel sektör olmadığı gibi, devletin kasasında para da yok. Türkiye’nin desteği sayesinde ayakta duran ve bu destek olmasa aslında komşusu Güney Kıbrıs’tan çok da farklı bir durumda olmayan batık bir ekonomiden söz ediyoruz. O halde nasıl oluyor da yılda on iki maaş almakta güçlük çeken özel sektör çalışanlarının olduğu bir toplumda, kasası boş olduğu bilinen devlet, memurlarına hâlâ 13. maaş ödeyebiliyor? Cevabı basit. KKTC kamu sektörü herkesin bildiği bir danışıklı dövüş üzerine kurulu: Kamuda istihdam vaadini kullanarak Türkiye’den akan kaynakları yönetmeyi alışkanlık edinmiş siyasetçiler ve o vaadin müptelası olmuş seçmenler.

    Elbette kamu çalışanlarının yılda 13 maaş almasında prensip olarak hiçbir sakınca yok. Türkiye’de de bazı kamu kurumlarında, özellikle devletin merkezinde, temel ekonomi polikalarının oluşturulması ve uygulamasında rol üstlenen kurumlarda, yılda 16 maaşa denk gelecek şekilde ikramiye alan personel mevcut. Nitelikli personeli istihdam edebilmek için bu tür uygulamalar olabilir. Ne var ki Kıbrıs’ta istisnasız bütün bürokrasiyi kuşatan, bir teşvik aracı olmaktan çok “kazanılmış hak” statüsünde bir uygulamadan bahsediyoruz. Maaşların ödenmesini sağlayan siyasetçi ise memura hakkını vermekle değil, memurun oyunu almakla ilgileniyor. Daha “normal” bir siyasetçi figürünün, politika oluşturma kapasitesi olan bir kamu kesiminde, performansa dayalı olarak nice 13. ve hatta 16. maaşların ödenmesini sağlaması beklenebilir. Fakat KKTC’de bürokratik aygıtın bırakın politika oluşturma kapasitesine sahip olmayı, temel kamu hizmetlerini sunmayı bile kendine işlev görmediğini düşünürsek, bazı sorular sormanın vakti gelmiş demektir. Sorun kamu kurumlarının işlevsizliği olunca, çözümü Kıbrıs’ta ve Türkiye’de sıkça yapıldığı üzere naif bir “kamu kötü, özel iyi” formülünde aramak abestir. Esas soru, taşıma parayla ödenen memur maaşları sayesinde ayakta duran çarşının dizlerinin üzerine ne zaman çökeceğidir. Siyasetçi, çarşısız da devlet olunabileceği, Türkiye pazarının büyüklüğü ve cömertliğiyle her daim çarkın döneceği yanılgısıyla yaşamaktadır. Bu yanılgının farkında olan her Kıbrıslı Türk vatandaş ise, memur olsun ya da olmasın, size aynı şeyi söyleyecektir. “Özel sektörü güçlendirecek, cazip kılacak bir devlet politikası lazım”...

    13. maaşın tartışılmasına neden olan gelişmeye gelelim: İşletme hakkı 25 yıllığına Taşyapı İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye devredilen Ercan Havalimanı’nın Eylül 2012’de sonuçlanan ihalesindeki şartlar gereği 100 milyon Euro’luk ön peşinatın KKTC hükümetine ödendiği haberi yıl sonunda duyuldu. Haberle birlikte adada herkes bu paranın 13. maaşları ödemek için kullanıldığını konuşmaya başladı. Ortada resmi bir bilgi yok. Temiz Toplum Derneği Başkanı Kudret Özersay’a göre meselenin duyumlar üzerinden tartışılıyor olması şeffaflık derdi olmayan bir düzene işaret etse de2, bu duruma ilişkin resmi bilgiye ihtiyaç duymadan söylenebilecek çok şey var.

    KKTC’de “kamuda etkinliğin artırılması,” “özel sektörün rekabet gücünün artırılması, “sürdürülebilir ekonomiye geçiş” gibi iki yılda bir değişen, şık başlıkları olan ekonomik programlar var. Ama temel bir kötü alışkanlığın, patronaj denen iptilanın kökten değişmesini sağlayacak hiçbir politik irade yok. Siyasetçi de seçmen de bildiği tek oyunu oynamaya devam etmek istiyor. 13. maaşa ilişkin bir duyumun doğruluğundan adı gibi emin olan yurttaşlar “Bu devlet beni istihdam edecek, beni memur yapan, maaşımı düzenli yatıran parti oyumu alacak, Türkiye de bu memleketin kirasını ödemeye devam edecek” demeyi normal görüyor. Hükümet ise, kamuoyunun ve özellikle kamu sektörünün ayrıcalıklarından vazgeçmek istemeyen kesimin algısında “Desteğinizi esirgemeyin, biz nasıl olsa yıl sonuna kadar parayı bir yerden buluruz” mesajını vermekten imtina etmiyor. Yıl sonunun ötesini de düşünmeye başlamak için, kaç yap-işlet-devret, kaç ekonomik paket eskitmek gerektiğini hep birlikte göreceğiz.

    Bir dostuma “Bir havalimanı ihalesinin şartları gereği hükümete yapılan 100 milyon Euro’luk ödemeyle 13. maaş ödenmesindeki tuhaflık basitçe nasıl anlatılır?” diye sorduğumda, beni şu düşünce deneyine yönlendirdi: “Bir babanın sırf oğluna cep harçlığı vermek için oğlunun arabasını sattığını düşün”...

    13. maaş ödeme sanatına dönüşmüş KKTC siyaseti, işte böyle hünerli babaların tekelinde…

     

    * Mehmet Ratip, Araştırmacı, Hukuk Çalışmaları

    --------------------------------

    1 “13. maaşın mimarından çağrı,” Haberdar Kıbrıs, Can Sarvan’ın Hasan Özbaflı’yla röportajı, 31.12.2011, http://www.haberdarkibris.com/13uncu-maasin-mimarindan-cagri--14447h.htm.

    2 “Parayı al, 13. maaşı öde, günü kurtar,” Kıbrıs Gazetesi, 09.12.2012, http://www.kibrisgazetesi.com/popup.php/cat/2/news/151536/PageName/Ic_Haberler.

     

     

    Yazdır