Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Kredi kartında taksit sınırlandırması finansal riski artırabilir

    05 Aralık 2013 - Okunma Sayısı: 2814

    Malumunuz bir süreden beri kamuoyunda BDDK’nın kredi kartlarında taksitleri sınırlandırmaya ilişkin kararı tartışılıyor. BDDK ilgili düzenlemeleri 26 Kasım’da internet sitesinde taslak olarak duyurdu. Bu demek oluyor ki düzenlemelerin hayata geçmesi için çok kısa bir süre var. BDDK, yönetmelik taslaklarının gerekçesinde “yurtiçi tasarrufların artırılması, artan yurtiçi tasarrufların üretken yatırımlara yönlendirilmesi ve israfın azaltılmasını” amaçladığını belirtmiş. Yani, amaç “israf” boyutuna ulaşan taksitli tüketimi azaltmak ve böylece kredi kartı borçlarını düşürmek.

    Ekonomi çevreleri konunun iç tüketime ve büyümeye etkisi üzerinde uzun süreden beri konuşuyor. Ama aslında asıl sorulması gereken soru, BDDK taksit sayısını sınırlandırarak kredi kartı borçlarını ve finansal riski azaltabilir mi? Bu soruya benim ilk cevabım “duruma göre değişir” olur. İkinci cevabım da “tüketicilerin önemli bir kısmında ters etki yapar” olur. Gelin bir örnek üzerinden neden böyle dediğimi anlatayım.

    BDDK’nın öngörüsü belli bir geliri olan ve fazla taksitten dolayı kredi kartı borcu şişen tüketicilerin, taksit sayısının azalmasıyla kredi kartı borçlarını azaltacakları yönünde. Mesela, Ahmet (A) örneği üzerinden gidelim. Ahmet her ay 1,000 liralık taksitli harcama yapıyor. Ortalama 10 taksitlik bir sarmala girmiş durumda. Yani her ay önceki 9 ayın 100’er liralık taksiti ile birlikte cari ayda yaptığı 1,000 liralık harcamanın 100 liralık ilk taksitini ödüyor. Ama en azından ekstre borcunun hepsini kapatabiliyor. 4,500 liralık kredi kartı borcu vadesi gelmemiş taksitlerden kaynaklanıyor.

    1.520px

    Şimdi BDDK’nın Ahmet’in alışveriş sepetindeki ortalama taksit sayısını 10’dan 5’e indirdiğini varsayalım. O zaman Ahmet’in ne yapması lazım. Önceki taksitlerden dolayı 100 liralık yeni ödeme imkanı olduğuna göre, taksitli harcamasını geçici bir dönem için 500 liraya indirmesi lazım. 5 ay boyunca taksitli harcamalarını azaltırsa 1,000 liralık bütçesine sığmış olur. Altıncı aydan itibaren yeniden aylık taksitli harcamasını 1,000 liraya çıkarabilir. Bu sürecin sonunda da kredi kartı borcu 4,500 liradan 2,000 liraya düşmüş olur. İlk yılki harcaması da %21 oranında azalır. Bu baz senaryomuz.

    Aslında basında yapılan tüm tartışmalar da bu baz senaryo üzerinden yürüyor. BDDK müdahalesinin ilk yılında A’nın taksitli harcamalarında gözlenecek %21’lik daralmanın büyüme üzerinde önemli bir negatif etkisi olacağı tartışılıyor. Aynı zamanda sağ taraftaki grafikte görüldüğü gibi kredi kartı borcunda da önemli bir azalma gözlenecek. Bu da BDDK ve finansal istikrar açısından oldukça başarılı bir sonuçmuş gibi görünüyor. Yani baz senaryonun avantajları ve dezavantajları var. İkisinin de sıkı taraftarları bulunuyor.

    Ama açıkçası bana yukarıdaki hikaye hiç de inandırıcı gelmiyor. Yani ben Ahmet’ten bu kadar rasyonel bir hareket beklemiyorum. Ahmet ne yapabilir ki, sonuçta kurallara uymak zorunda diyebilirsiniz. Bakın size 2 farklı “Ahmet bu durumda ne yapar?” senaryosu çizeyim:

    2.520px

    A1. 
    Ahmet, taksit sayılarındaki düşüşü hiç fark etmemiş gibi davranır. 5 taksitle 1,000 lira harcamaya devam eder. Malum önceki aylardan 900 lira taksiti vardı. Yeni ayın ilk taksiti (200 lira) de üzerine eklenir. İlk ay ekstre 1,100 lira gelir. Bütçesi 1,000 lira olduğu için hepsini ödeyemez. 100 lira bir sonraki aya devreder. Bu böyle asgari ödeme sınırına dayanana kadar, 6 ay devam eder. Yedinci ayda harcamalarını asgari ödeme tutarını kurtaracak şekilde sadece 2 ay düşürüp, sonra harcamalarını yeniden yükseltir. Peki, bu durumda n’olur?

    Öncelikle Ahmet’in kredi kartı borçları istenilen 2,000 liralık düzeye hiç düşmez. Kredi kartı borcu 3,700 liraya doğru hafif bir düşüş yapar, ama yeniden 4,500 liraya tırmanır. Yani BDDK’nın amaçladığı borç düşürme gerçekleşmez.  Sadece borcun şekli değişir. Vadesi gelmemiş taksit borcundan, ödenememiş ekstre borcuna dönüşür. Bu nedenle Ahmet, 24 aylık dönemde bankaya 1,070 lira faiz ödemek durumunda kalır. İkincisi, “israf” noktasına erişen tüketimin azaltılması amacına da ulaşılamaz. Yani baz senaryodaki gibi %21 azalması beklenen taksitli harcamalar sadece %4 düşer. Yani, işin sonunda Ahmet daha riskli bir kredi kartı kullanıcısı haline gelir.

    3.520px

    A2. 
    Ah Ahmet, n’aptın sen dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama bu iyimser senaryo. Ya Ahmet’in aklı başına gelmezse, kredi kartı kapanana kadar 1,000 lira harcamaya devam ederse, n’olur? Kredi kartı açılana kadar harcamalarını sıfırlar, kredi kartı açılınca da yapamadığı harcamaları telafi eder.  Hele bir de Ahmet’in kart limiti sorunu yoksa, bu mümkün. Bankaların “Ağzınızdaki sakızla bir balon yaparsanız, limitinizi 2 katına çıkaracağız” dedikleri dönemi düşünürsek, bu işin sonunda aşağıdaki tablo ortaya çıkıyor.

    Ahmet’in kredi kartı onuncu ayda asgari ödemeyi yapamadığı için kapanıyor. Borcu sıfırlayana kadar, yani on beşinci aya kadar Ahmet harcama yapamaz. On altıncı ayda ise harcama yapamadığı 5 aylık dönemi de telafi etmek için 6,000 lira harcama yapar. Böylece 24 aylık dönemde Ahmet’in harcamalarında hiç düşme olmaz. Sadece zig zaglar yaşanır. Borç düzeyi ise 24 ayın sonunda düşmez, tam aksine%38 artar. Ayrıca Ahmet bu 24 aylık dönemde bankaya 1,700 lira faiz ödemek durumunda kalır.  Ahmet bu işin sonunda, sicili bozulmuş, riskli bir tüketici olur. Ahmet’in borcu çıktığı bu düzeyden aşağı nasıl geri iner diye sormayın, çünkü bu işin sonu maalesef büyük ihtimalle kötü biter.

    Gördüğünüz gibi sürecin başında hiçbir riski olmayan, taksitlendirilmiş ekstrelerini zamanında ödeyen Ahmet bile bu sürecin sonunda ciddi bir finansal risk unsuru haline gelebilir. Siz bir de hali hazırda kredi kartı ödemelerinde sıkıntı yaşayan, harcamalarını kısma imkanı sınırlı olan Ayşeleri, Alileri, Velileri düşünün. Özellikle mevcut kredi kartı limitlerinin rasyonelize edilmediği bir ortamda bu tür bir hamle oldukça yıkıcı sonuçlar verebilir.

    Yazının başında bu politika değişikliğinin sonucunun “duruma göre değişir” olduğunu söylemiştim. Ama, taksitli alışverişe bu denli alışmış bir toplumun tüketim alışkanlıklarını hızlıca değiştireceğini beklemek bence fazla iyimser olur. Çünkü, davranışları değiştirmek zordur. İktisadi literatürde en önemli sorunlardan biri bireylerin davranışlarını nasıl değişeceğinin modellemesidir. Bireylerin politika yapıcıların gönderdiği sinyalleri anında algılayacağı ve rasyonel bir şekilde davranışlarını değiştireceğine ilişkin klasik yaklaşım pek çok kez yanılmıştır. Davranışsal iktisat bunun binlerce örneğiyle doludur. Kredi kartı taksitleri hususunda da davranışların istendiği gibi değiştirilememesi ihtimali yüksektir. Bunun sonucu da azalan değil, artan finansal risk olacaktır.

     

    * Sarp Kalkan, TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/34/Sarp+Kalkan

     

     

    Etiketler:
    Yazdır