Arşiv

  • Mart 2024 (17)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    'Kendiliğinden istikrarsız' olmak

    Hasan Ersel, Dr.27 Ağustos 2007 - Okunma Sayısı: 1454

     

    Uçaklarda kullanılan ve olağanüstü durumlarda devreye giren 'kendiliğinden istikrarsızlık' sistemi mali piyasalar için de kullanılabilir. Ama, kontrol gerektiren bu sistem kimi 'açgözlü'ler için sıkıntı yaratacaktır.

    Hani dünyada işler çok iyi gidiyordu? Finans dünyasının keyifine diyecek yoktu. Uluslararası likidite boldu, isteyen istediği kadar kaynak buluyordu. Şimdi kimsenin ağzını bıçak açmıyor. "Ne oldu da" işler birden tersine döndü? "ABD'deki teminatlı konut kredileri..." diye başlayan öyküyü duyuyoruz. Bundan önceki krizde de "az gelişmiş ülkelerin geri kalmış mali sistemleri" beceriksizliklerini dinlemiştik. Peki "gelişmiş ülkelerin çok gelişmiş mali sistemleri" niçin bu işin altından kalkamadılar? Yoksa sorun daha mı derinde?  Belki de bizler, mali sistemden aslında olamayacağı birşeyi, istikrarlı olmasını, istiyoruz. O da olamıyor.

    İstikrarlı olmak arzulanan bir özellik midir

    Günlük yaşamımızda birisinden "istikrarsız" diye söz edersek, bu o kişi için hiç de hoş olmayan bir değerlendirmedir. Bu değerlendirmeyi ciddiye aldığımızda o kişiyle hiç olmazsa fazla yüz göz olmamaya çalışırız. Ama "istikrarsızlık kötüdür" diye bir genelleme yaparken de dikkat etmek gerekir. Uçaklardan bir örnek vereyim: Uçaklar, havada çeşitli istenmeyen hareketlerle karşılaşırlar. Rüzgâr, türbulans vs. gibi. Bunlar sonunda uçak, yönünü kaybedebilir, yukarıya ya da aşağıya doğru gidebilir, sağa sola yalpalayabilir. Uçak yapımcıları uzun süre, bir uçağın böyle bir dış etkiyle karşılaştıktan sonra, kendiliğinden eski uçuş durumuna dönmesini sağlamaya çok önem verdiler. Bunu yapabilen uçaklara da "istikrarlı uçak" deniliyordu. Ancak, istikrarlı olmanın da bir maliyeti vardı. Uçağın kaldırma gücü, buna bağlı olarak da manevra yeteneği düşüyordu. Oysa, füze çağında savaş uçakların bu beceriye çok daha fazla gereksinimi vardı. İşte bu nedenle 1970'lerin başlarından itibaren "kendiliğinden istikrarsız" uçakların geliştirilmesine önem verildi. Bu uçaklar kendi başlarına bırakıldıklarında düz uçamıyorlardı ama manevra yetenekleri çok daha fazlaydı. Ancak bir pilotun, geleneksel kumanda sistemi ile "kendiliğinden istikrarsız" bir uçağı yönetmesi de neredeyse olanaksızdı. İşte bu nedenle, bu tür uçaklar için bilgisayara dayalı çok güçlü bir denetim sistemi geliştirildi. Buna "kablo-ile-denetim" (fly-by-wire) sistemi deniliyor. Türk Hava Kuvvetleri'nin bel kemiğini oluşturan F-16 "kendiliğinden istikrarsızlık" özelliğine sahip olup kablo-ile-denetim sistemi ile donatılmış ilk savaş uçağı.

    Kıssadan hisse: Demek ki, istikrarsızlık bazı durumlarda iyi bir özellik olabiliyormuş! Ama istikrarsız sistemler için daha güçlü denetim mekanizmaları geliştirmek de gerekiyormuş.

    Mali sistemin dinamizmi ve istikrarsızlık

    Gelelim mali sisteme. Mali sistem rekabetin çok olduğu neredeyse her gün yeni bir araç ya da bağıt tipinin ortaya çıktığı bir dünya. Bilgisayar ve iletişim teknolojisindeki gelişmelerin işleyişine inanılmaz bir hız kattığı mali piyasalar serbestleşmenin kolaylaştırdığı mali küreselleşmeyle de dünyanın dört bir yanına yayıldı. Çağdaş yaşamın en modern görüntülerinin sergilendiği bu alana bu dinamizmi kazandıran güç, galiba, ise ezelden beri içimizde olup ebede kadar da olacak gibi görünen açgözlülük.

    Akla bir soru daha geliyor: Bu kadar dinamik bir sistemin istikrarlı olması beklenebilir mi? İktisatçıları bu konuda kabaca iki grupta toplayabiliriz. Bir grup iktisatçı özünde mali piyasaların da diğer piyasalardan farklı olmadığı, sonuçta istikrarın kendiliğinden sağlanabileceği kanısında. Neoklasik olarak adlandırabileceğimiz bu iktisatçılara haksızlık etmemek için, mali piyasalar her an istikarlıdır anlamına gelecek bir şey söylemediklerinin altını çizeyim. Onlara göre de hem mali piyasalarda istikrarsızlık olur, hem de bu ekonominin diğer kesimlerini de etkileyerek iktisadi çalkantılara yol açabilir. Ancak bunun temel nedeni dışsal şoklardır. Örneğin petrol fiyatlarında bir artış, siyasal ortamda gerginleşme vs. Buna karşılık, Keynes'çi gelenekten gelen iktisatçılar ise mali piyasaların "kendiliğinden istikrarsız" olduğu görüşündeler. Onlara göre, mali piyasalar kendi başlarına istikrara gelemezler. Bu özellikleri nedeniyle ekonominin işleyişini "herhangi bir dış şok olmaksızın", kendi hareketleriyle de, bozabilirler.

    Bu görüşün güçlü temsilcisi olan ABD'li iktisatçı Hyman Minsky (1919-1996)'nin, mali istikrarsızlık hipotezi adını verdiği görüşü şöyle özetlenebilir: "Ekonominin iyi olduğu dönemde, mali yapı kendi işleyişinden dolayı güçlü olmaktan kırılgan olmaya geçebilir. Bu sürecin mali kurumların bünyelerini sarsması durumunda ise kredi karşılığında verilen teminatların değer kaybetmesi olayı ile karşılaşılır. İktisatçıların borç (ya da teminat) düşüşü adını verdikleri bu olay, kredilerin geri çağrılmasına yol açabileceği için ekonomi üzerinde son derece olumsuz etki yaratma potansiyeline sahiptir."

    Bu bağlamda iktisat kitaplarında verilen tipik örnek ise teminatlı konut kredileridir (mortgage)!!! Mali istikrarsızlık hipotezi açısından bakıldığında bugünlerde yaşadığımız olayın olması için sistemin dışından gelen bir şok olması zorunlu değildir, mali sistemin normal işleyişi bunu pekâla yaratmış olabilir. Bu nedenle de, "ne oldu da..." diye başlayan sorunun yanıtı "bir şey olmasına gerek yok"dur!

    Pugachev Kobrası ve mali piyasalar

    Peki çare nedir? İlk bakışta uçak yapımcılarının çözümüne başvurmak bu işi çözer gibi geliyor. Onlar kendiliğinden istikrarsız uçağı, düzgün uçurabilmek için kablo-ile-denetim sistemini yerleştirmişlerdi. Ancak bir sorun var: F-16 uçağı belli bir amaç için geliştirilmiş. Bu uçağı kullanan hava kuvvetlerinin pilotları iyi yetiştirilmiş, askeri disiplin içinde hareket eden kişiler. Onlar kablo-ile-denetim sisteminin kendilerine sağladığı yararın farkında oldukları için uçağın bu sistemin koyduğu kısıtlamalar içinde hareket etmesinden memnunlar. Ama olayı biraz mali piyasalara benzetelim: Açgözlü bazı maceracıları "F-16 ile en güzel Pugachev Kobra'sı yapma yarışmasına" davet edelim. (Pugaçev Kobrası çok güzel ve çok riskli bir akrobasi hareketidir. Adını ilk kez bu hareketi "Su-27" uçağı ile yapıp dünyaya tanıtan Rusya'nın Sukhoy uçak yapım firmasının sınama pilotu olan Viktor Pugaçev'den almıştır.) Ödül de yüksek olsun. F-16nın kablo-ile-denetim sistemi, bu uçağın Pugaçev Kobrası için gerekli kanat hücum açısına ulaşmasına izin vermez. Bu durumda bizim açgözlü maceracıların yapacağı ilk şey kablo-ile-denetim sistemini devreden çıkarmak olacaktır. Çünkü işlerini bozmaktadır. Aynen açgözlü mali kuruluşların denetlenen yollardan ayrılıp "hedge-fund"ların, uluslararası karmaşık işlemlerin denetimin olmadığı, belirsizliğin ise kol gezdiği dünyalarına yönelmeleri gibi...

    Wall Street'in köşesinde küçük bir kilise vardır. 25 yıl kadar önce bir Pazar günü bu kilisenin papazı Wall Street'de çalışanların açgözülüklerini biraz denetleyebilmeleri için herkesi dua etmeye davet etmişti. Ayinin bu kısmı televizyondan da yayınlanmıştı...

     

    Bu köşe yazısı 27.08.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır