Arşiv

  • Mart 2024 (17)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Neden en fazla üretim kaybı Türkiye’de?

    Fatih Özatay, Dr.25 Kasım 2015 - Okunma Sayısı: 2191

    G-20 ülkeleri içinde ‘gelişmiş ülkeler’ sınıfına girmeyen on tane ülke var: Arjantin, Brezilya, Çin, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan ve Türkiye. Son yirmi yıl içinde Çin’in ve Hindistan’ın hiçbir zaman üst üste iki çeyrek yıl ya da daha uzun bir süre milli gelirleri eksi büyüme (küçülme) göstermedi. Farklı bir ifadeyle, bu ülkeler resesyon yaşamadılar. Arjantin ve Suudi Arabistan için veri kısıtı var (Arjantin önemli resesyonlar yaşadı ama son yirmi yılın sadece küçük bir kısmı için çeyrek dönemlik milli gelir verisi var. Suudi Arabistan’ın ise hiç çeyrek yıllık milli gelir serisi yayınlanmıyor).

    Tabloda geriye kalan altı ülkenin 1995’in başından 2015’in ortasına kadar yaşadıkları resesyonlara ilişkin bazı verilere yer veriyorum. Mevsimlik hareketlerinden arındırılmış ve OECD tarafından yayınlanan verilere dayanıyor bu ortalamalar. ‘Küçülme’ sütununda resesyon dönemlerinde (bir dönem öncesine göre) gerçekleşen ortalama milli gelir küçülme oranı var. ‘Süre’ sütununda ise 1995’ten bu yana geçen sürede ülkelerin kaç çeyrek resesyon yaşadıkları gösteriliyor.

    Son sütunda ise ortalama küçülme oranı ile resesyon süresinin çarpımı var. Resesyonlardaki toplam küçülme oranlarını ifade ediyor bu çarpım.

    Bazı önemli gözlemler şöyle: Birincisi, ortalamada en büyük küçülmeyi Endonezya yaşamış. Ama Endonezya ele aldığım 82 çeyreklik sürede sadece 5 çeyrek resesyonda kalmış. Onun dışında hep büyümüş. Zaten resesyonlardaki toplam küçülme oranı (son sütun) Türkiye ve Rusya’nın altında. İkincisi, en fazla süre ile resesyo yaşayana ülke Rusya: 15 çeyrek. Üçüncüsü, hem ortalama küçülme oranı hem de resesyonda kalma süresi açısından Türkiye ikinci sırada. Dördüncüsü ve en önemlisi toplam üretim kaybı dikkate alındığında Türkiye birinci sırada.

    Elbette hemen akla şu sorular geliyor: Neden Türkiye böyle? Neden ekonomisi küçüldüğünde bu küçülme şiddetli oluyor? Neden bu küçülme uzun süre devam ediyor?

    Dikkat edilirse sorduğum soruların ortalama büyüme oranı ile ilgisi yok. Bu ülkelerle karşılaştırıldığında ve aynı dönem ele alındığında Türkiye’nin çeyrek dönemlik ortalama büyüme oranı Endonezya’dan sonra geliyor. Diğer ülkeler daha az büyüyorlar. Sorduğum sorular küçülme dönemlerine ilişkin. Bu soruların yanıtlarının şoklara karşı ekonomilerin kırılganlık derecesi ile ilgisi olması gerekiyor. Üzerinde düşünmeye değer.

    Ya da kısaca “Neden bu kadar kırılganız?” diye de sorabiliriz. Ve yine dikkat: En son yaşadığımız resesyon 2008-2009 dönemindeydi. Bu soru sanki 2009 ve öncesi için diye algılanmasın. Mayıs 2013’te o zamanki Fed Başkanı’nın yaptığı meşhur ‘para politikasını sıkılaştırma’ açıklamasından bu yana Türkiye en kırılgan ülkeler listesinin hep başında yer alıyor.

    Nasıl oluyor da bunca yıl ‘en kırılganlardan biri’ olmayı başarıyoruz?

    1111028

    Bu köşe yazısı 25.11.2015 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Yazdır