Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Darbe girişimi neden başarısız oldu?

    Nihat Ali Özcan, Dr.19 Temmuz 2016 - Okunma Sayısı: 2187

    Yakın tarihimizin ilginç ve bir o kadar acı, can sıkıcı dönemine tanıklık ediyoruz. Kanlı, başarısız bir darbeden söz ediyoruz. Çok sayıda insanımız hayatını kaybetti. Kurumlar ağır hasar aldı. İlişkiler bozuldu. İtibarlar sarsıldı.

    Darbeciler kaybettiler. Mahkeme önünde hesap verme süreci uzun zaman gündemi işgal edecek. Kazanan taraf ise Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, seçimle gelen hükümet, parlamento ve medya. Kaybeden taraf her ne kadar FTÖ/PDY gibi görünse de asıl kaybedenin, kısa vadede, TSK olduğu açık. Uzun vadeli tahminler yapmak, halkımızın durumu için karar vermek ise oldukça zor.

    Darbe girişiminin akamete uğratılmasını nelere borçlu olduğumuz uzun süre tartışılıp tahlil edilmeye çalışılacaktır. Bunun için, meşru anayasal güçler ile cuntacıların stratejilerini, yaklaşımını ayrı ayrı ele almak olanları ve olabilecekleri anlamak açısından faydalı olabilir.

    Darbeyi önleyen ve gelişmelere damgasını vuran, tartışmasız Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Krizin başından itibaren tereddütsüz, kesin kararlı ve etkili bir liderlik sergilediği açık. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı güçlü kılan ise darbecilere karşı basit, etkili ve uygulanabilir bir stratejiye sahip olmasıydı. Bu gün sözün ettiğimiz stratejinin üç bileşeninin olduğu daha açık görülebiliyor.

    Birincisi, “kitlelerin sokaklara çıkması ve harekete geçirilmesi”. Böylece darbecilerin hareketleri, manevra yetenekleri ciddi manada sınırlandırıldı. Adeta çamura saplandılar. Yola devam etmek için sivil halka karşı silah kullanıl-dıklarında ise ahlaken ve vicdanen açığa düştüler.

    İkincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın camileri aktif olarak oyuna dahil etmesiyle psikolojik alanda önemli bir mevzi kaybettiler. Böylece darbenin azmettiricisi olarak görülen hareketin “ideolojik meşruiyetini”, güçlü “dini” argümanını elinden aldı. Öte yandan bu durum, direnişin ideolojik kimliği üzerinden yeni tartışmaları da tetikledi.

    Üçüncüsü, darbecilerin kimliğini muallakta bırakmadı. Kısa sürede kamuoyuyla paylaştı. Bu herkesin bildiği, negatif içeriğe sahip bir “markaydı”. Böylece darbecileri büyük kitlelerden, halktan soyutladı. Öyle ki F. Gülen bile ABD’den “İlgim yok” açıklaması yapmak zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan süreç boyunca medyanın stratejik rolünü, teknolojiyi çok iyi kullandı. Polis içindeki Gülencileri önceden ayıklamış olmanın faydasını bu süreçte gördü.

    Cuntacılar ise hiyerarşi dışı yapıları, zaman baskısı altındaki zayıf hazırlıkları, hatalı stratejileri, irrasyonel tutumları ve yapısal zorluklar nedeniyle kaybettiler. Adeta bir “intihar bombacısı” gibi davrandılar. Asla kazanamayacakları bir savaşa tutuştular ve kaybettiler. Hepimiz için asıl imtihan ise şimdi başlıyor.

    Bu köşe yazısı 19.07.2016 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler: Darbe girişimi, FETÖ, PYD,
    Yazdır