TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Türk-Rus ilişkilerine ivme kazandıran Soçi görüşmelerinin ardından Putin’in yaptığı açıklamalar arasına sıkışmış dikkat çekici iki cümle vardı. Putin, “Türkiye’deki Rus turistlerin güvenliğinin sağlanması önemli. Rus istihbarat ajansları bu konuda Türkiye’ye yardımcı olmaya hazır” dedi.
Cümlelerin arka planında Putin’in istihbaratçı kimliği kadar, ülkesinin tarihi tecrübeleri, terörizmin değişen karakteri, bölgesel gelişmeler ve Rus istihbarat örgütlerinin analizlerinin olduğu açık.
Terörizm tarihinde Rusya, hem hedef, hem de “vekil” atama yetenekleriyle özel bir yere sahiptir. Rusya, bu gün de çeşitli terör örgütlerinin hedefinde. Özellikle Suriye’ye savaşmaya giden kendi “yabancı terörist savaşçı” vatandaşlarının yanı sıra eski Sovyet cumhuriyetlerinden gelenlerin hedefinde.
Nitekim vatandaşlarının %20’si Müslümanlardan oluşan Rusya’da, terör örgütleri yeterince “radikalleşmeye hazır” aday bulabiliyorlar. Öte yandan, Rusya’nın güncel politikalarının bu “radikalleşmede” etkili olduğu da bir gerçek. Özellikle de Suriye politikaları bağlamında. Nitekim 3 Nisan günü St. Petersburg’da gerçekleştirilen ve 10 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının failinin geçmişi, kimliği ve örgütü söz konusu genel çerçeveyi doğrulamaktadır.
Putin’in Türkiye’ye gelen/gelecek milyonlarca Rus turistin güvenliğini gündeme getirmesinin, kaygı duymasının nedenlerinden biri de “turizm” sektörünün terör örgütlerinin sıklıkla tercih ettiği, yumuşak ve kolay hedef olmasıdır. Böyle bir saldırı, anında dünya gündemine taşınır, propaganda imkânı verir. Toplumu, siyasileri olumsuz etkiler. Tepki doğurur ve turizm sektörüne ciddi zarar vererek gündemde kalır. Nitekim Tunus’ta, Mısır’da, Hindistan/Mumbai’de ve Bali’de yaşanalar buna birer örnektir. Maalesef bu turizm merkezlerinde turistler teröristlerin hedefi oldular.
Diğer neden, Türkiye, Rusya ve eski Sovyet cumhuriyetleri arasında var olan yoğun insan trafiği, güçlü sosyal, ideolojik ağlardır. Bu trafik ve ağlar sadece teröristleri değil, aynı zamanda muhalifleri de izleyen Rus istihbaratının ilgi alanına girmektedir. Putin, kendi vatandaşlarının güvenliğinin yanı sıra muhalifleri izlemeyi de hedeflemektedir. Dahası, NATO üyesi bir ülke de bilgi toplamak, istihbarat üretmek bunun için altyapı oluşturmak istihbarat sektörü için cazip bir faaliyettir.
Son olarak, komplo teorisi gibi görünse de, Türk-Rus ilişkilerinin gidişatından hoşnut olmayan “üçüncü” tarafın/tarafların kriz çıkartmak istediğinde akıllarına gelecek ilk yöntem “terör”, hedef ise “turizm” olacaktır. Böylece Büyükelçi suikastıyla zor bir sınavdan geçen Türk-Rus ilişkilerinin “güvenlik açığı” nedeniyle yeni bir krize sürüklenmesi kolay olacaktır.
Nedeni ne olursa olsun, Türkiye egemen ve etkin bir devlet olarak sadece Rus turistlerin değil, ülke topraklarında yaşayan herkesin can güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, “misafirler” için daha fazla özen göstermeyi gerektiriyor. Özellikle de Putin kaygılarını dile getirdikten sonra.
Bu köşe yazısı 05.05.2017 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
05/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
04/10/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
03/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
02/10/2024
Güven Sak, Dr.
01/10/2024