Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Merkez Bankası'nın araştırmaları ışığında faiz indirimi isteği

    Hasan Ersel, Dr.09 Kasım 2007 - Okunma Sayısı: 1368

     

    Bazıları "Faizlerin düşmesi gerekir" diyorlar ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faizleri "yüksek" tuttuğunu düşünüyorlar. Merkez Bankası'nı faizleri düşürmeye çağırıyorlar. Bu çağrıları yapanlarca kendilerine istedikleri ölçüde olumlu yanıt vermediği için TCMB, pek de hoş olmayan bir dille eleştiriliyor.

    Sanırım merkez bankası olan her ülkede bu tür olaylar yaşanmıştır. İnsanlar kendi çıkarlarına olanı isterler. Toplum içinde, "kendim için şunu istiyorum" demek de o kadar kolay değildir. Bu nedenle, isteklerine toplumsal gerekçeler bulmaya çalışırlar. Bulurlar da. Üretimin toplumsal bir olay olduğu göz önünde tutulursa, sağlanan bir avantajın belli bir çevreye yayılması doğaldır. Dolayısıyla bu istekte bulunanların olası toplumsal yararlar konusunda söyledikleri tümüyle yanlış da olmayabilir.

    Zaten sorun da bu değil. Sorun, olayın yararları böyle ele alınırken maliyetlerinin aynı biçimde hesaba katılmamasıdır. Yapılması gereken böyle bir kararın tüm etkilerinin, ekonominin bütünü ve gelecek dönemler hesaba katılarak değerlendirilmesidir. TCMB'nin web sitesinden izleyebildiğim yayınlarına dayanarak bu tür çalışmaların, bu seçkin kurumumuz bünyesinde yapıldığını memnuniyetle görüyorum. Bu çalışmaların kalitesinin de uluslararası düzeyde olduğunu görmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Buna karşılık, bilebildiğim kadarıyla, bu konuda bu denli derinlemesine analitik çalışmalar yapan başka bir kurum yok. Dolayısıyla, Merkez Bankası'nın politika kararlarının biçimlenmesinde önemli katkı sağlayan bu tür araştırmalardaki bulgulara ters düşen, benzer düzeyde sonuçlar da yok.

    Merkez Bankası'nın faizleri değiştirmesinin ekonomi üzerindeki etkileri iktisatta "parasal aktarım mekanizması" başlığı altında inceleniyor. Böyle bir karar ekonomiye çeşitli kanallardan (Kredi, döviz kuru, mali varlık fiyatları, bekleyişler gibi) etki yapıyor. Bu etkiler ve karşılıklı etkileşimler sonunda da enflasyon başta olmak üzere makro değişkenler yeni bir dengeye oturuyor. Sorun bu dengenin istenilen yerde olmasında. Onun için TCMB ekonomideki tüm bu karşılıklı ilişkileri hesaplayarak adım atmak durumunda. Bir sorun daha var. O da bu etkileme sürecinin zaman alması. Türkiye'de bu sürecin enflasyona etkisi 9-12 ay kadar gecikmeyle görülüyor.

    Dikkati çekmek istediğim bir nokta daha var. Faiz düşsün diyenler herhalde TCMB ile bankalar arasındaki işlemlerde geçerli faiz oranı düşsün demiyorlar. Onların derdi, şirketlerin bankalardan aldığı kredilerin faizlerinin düşmesi. Ama TCMB'nin yaptığı çalışmalara göz atılırsa bu işin sanıldığı kadar kolay olmadığı görülüyor. Şirketlere açılan banka kredilerinin faizleri TCMB faizlerine pek de duyarlı görünmüyor. (Halil İbrahim Aydın: Interest Rate Pass-Through in Turkey, TCMB, Haziran 2007). Buna karşılık tüketici kredilerinin faizleri para piyasası faizlerine karşı çok daha duyarlı. Bunu iş çevrelerinin de gayet iyi bildiğinden kuşkum yok. O halde, bu ilanların derdi kredi faizlerinin inmesi değil. Sorun dönüp dolaşıp yine döviz kuruna geliyor. Gelecek yazımda bu konuyu ele almak istiyorum.

    DÜZELTME: 5 Kasım 2007 tarihli yazımda, benim hatamdan kaynaklanan, bir yanlış ifade var. Yazının sondan üçüncü paragrafının ilk cümlesi "Hudong-Zhonghua, Çin'in yakınlarda seyir denemelerine başladığı çıkarma ana gemisinin yapıldığı tersane; gemi yaklaşık 20.000 tonluk" olacak.

    Bu köşe yazısı 09.11.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır