Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Yaz Saati Uygulamasıyla Öğrenme Verimliliğinden De Tasarruf Mu Ediyoruz?

    29 Eylül 2017 - Okunma Sayısı: 8144

    Ülkemizde, geçen sene yaz saati uygulamasının kalıcılaştırılmasıyla birlikte gündeme gelen tartışmalar, bu sene okulların açılmasının hemen öncesinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın valiliklere gönderdiği genelge ile bir kez daha alevlendi. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 27 Eylül 2017 tarihinde, Bakanlar Kurulu’nun sürekli yaz saati uygulamasında bir başlangıç ve bitiş tarihi belirtmeden, süresiz olarak karar alması noktasındaki yetki aşımı nedeniyle, ‘yürütmeyi durdurma’ kararı[1] alması, tartışmaların bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. Tartışmalar bir yandan, uygulama değişikliğinin ana nedeni olan enerji tasarrufu konusuna odaklanırken, diğer taraftan da erken saatte okula ve işlerine ulaşmak zorunda olan kişilerin öğrenme ve çalışma verimliliklerine değinmekteydi. Bu yazı, yaz saati uygulamasının kalıcılaştırılmasının özellikle öğrencilerin öğrenme verimlilikleri üzerindeki etkisine yoğunlaşmaktadır.

    Ülkemizde 43 yıl aralıksız uygulanmış olan yaz-kış saati düzenlemesine 2016 yılı itibarıyla son verildi. Türkiye’de geçen sene yaz saati uygulamasının[2] kalıcılaştırılması kararı oldukça fazla tartışma yaratmıştı. Türkiye’de 1973 – 2016 yılları arasında aralıksız uygulanmış olan düzenleme ile saatler genelde ilkbaharın başlangıcında 1 saat ileri alınmakta, sonbaharda ise 1 saat geri alınarak kış saati uygulamasına geçilmekteydi.

    Yaz saati uygulamasının kalıcılaştırılmasının en önemli nedeni ise elektrik enerjisi tasarrufu olduğu vurgulanmıştı. Bu tasarruf hesaplamasının temelinde ise İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından hazırlanan çalışma[3] yer alıyor. Çalışmada, 2010 – 2016 yılları arasında Türkiye’deki tüm noktaların saatlik elektrik tüketim bilgileri ve bu yıllar arasında ülkemizle ilgili meteorolojik bilgiler kullanılarak ve 3 farklı mesai saati aralığı (08:00 – 17:00, 08:30 – 17:30 ve 09:00 – 18:00)  incelenerek, kış saati uygulamasının tasarruftan çok tüketim getirdiği sonucuna varılmıştı.[4]

    Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ise bu uygulamanın elektrik tüketimini arttırdığını ortaya koydu. İTÜ tarafından yapılan çalışma kış saatine geçilmemesinin temelini oluştururken, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından da uygulama dönemine ilişkin bir değerlendirme yapıldı.[5] EMO, yaz saati uygulamasının kalıcılaştırıldığı kış aylarında (Kasım-Aralık 2016, Ocak-Şubat-Mart 2017) yaklaşık 7 milyar KWh fazladan tüketim ortaya çıktığını belirterek, mesken kullanıcılarına uygulanan 1 KWh elektrik bedeli olan 41 kuruş üzerinden hesaplandığında ise 2.8 milyar liralık bir ekonomik maliyetin oluştuğunu ortaya koydu.

    Yaz saati uygulamasının kalıcılaştırılması enerji tasarrufu açısından tartışmalı bir konu iken, özellikle öğrenciler üzerinde son derece olumsuz etkilere sahip olduğu da görülüyor. Enerji tasarrufu açısından tartışmalar hala devam ederken, 2017-2018 eğitim-öğretim yılının başladığı bugünlerde üzerinde önemle durulması gereken bir diğer tartışma konusu ise, bu uygulama ile birlikte pek çok öğrencinin okula gitmek için evlerinden karanlıkta çıkmak zorunda kaldığı gerçeği. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında özellikle ikili eğitim yapan okullarda, öğrencilerin evlerinden 1 saat daha erken çıkması büyük olumsuzluklara neden olmuştu.[6] Güneşin ikinci derse geçerken doğmasının yaratığı olumsuz etki, pek çok öğrencinin karanlıkta evden çıkmaktan son derece tedirgin olması, öğrencilerin uykusunu yeterince alamamasının özellikle ilk derslerdeki verimliliği son derece düşürmesi ve karanlıkta yola çıkmak zorunda olan okul servislerinin kaza risklerinin artıyor olması, öğrenci ve öğretmenler tarafından çok kez dile getirildi.

    Endişeler dile getirildiği halde, 2016-17 eğitim öğretim döneminde ülkemizdeki farklı aydınlanma saatlerini de gözeten bir düzenleme kararı alınmadı. Geçtiğimiz sene bu tartışmalar oldukça fazla gündemde olmasına rağmen, ders başlangıç saatlerinin değiştirilmesine ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadı ve çok sayıda öğrenci okullarına karanlıkta gitmeye devam etti. Türkiye’de batı ve doğu illeri arasındaki güneş doğuş saatleri arasındaki farklılık[7] göz önünde bulundurulduğunda, özellikle batı bölgelerinde yaşayan öğrenciler, daha uzun süre karanlıkta kalmaları nedeniyle, yukarıda sayılan olumsuzluklardan daha çok etkilenen grup oldu.

    Büyük şehirlerdeki öğrenciler ise uzun seyahat süreleri nedeniyle mağduriyet yaşıyorlar. Burada hesaba katılması gereken bir başka husus ise, İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde yaşayan öğrencilerin okullarına gidebilmek için kat etmek zorunda kaldıkları mesafe. Özellikle okullarına servisle giden öğrencilerin çok daha erken evden çıkmaları gerekmekte. Bu durum, öğrencileri olumsuz etkilediği gibi servis şoförlerini de etkileyerek kaza riskini artırmakta.  Benzer riskler taşımalı sistemle eğitim gören öğrenciler için de geçerli.

    Derse başlama saatleri gün aydınlanma saatleri dikkate alınarak ayarlandığında ekonomiye katkı sağlıyor. Öğrencilerin okula gidiş saatlerinin öğrenme verimliliği ve trafik kazaları üzerindeki etkilerini tartışan bir makale geçtiğimiz günlerde RAND’da yayınlandı.[8] Gençlerin daha fazla uyumasının, yaklaşık 10 yıllık bir sürede Amerika’ya, 83 milyar dolarlık bir ekonomik değer yaratacağının öngörüldüğünü belirten makalede, 1 saat daha fazla uyumanın, lise ve üniversite öğrencilerinin mezuniyet oranını %8’den %13’e çıkardığını da vurgulanıyor.[9] Diğer bir araştırma[10] ise 2015 yılında Amerika’da 16 ve 19 yaş arasındaki 2.300’ün üzerinde gencin motorlu taşıt kazalarında öldüğünü gösteriyor. Bu kazaların yaklaşık %20’sinin de sürücünün uykusuzluğu, uyku sersemliği veya yorgunluğundan kaynaklı olduğu görülüyor. Makalede değinilen bir diğer konu da Kaliforniya’da ders başlangıç saatleri ile ilgili çıkan yasa[11]. Yasaya göre Kaliforniya’da okullar 1 Temmuz 2020 tarihine kadar 08:30’dan önce başlayamayacak.

    Derse başlama saatlerinin düzenlenmesi ile ilgili adım 2017-18 eğitim öğretim yılı başında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından atıldı. Saat düzenlemesinin yarattığı ekonomik değer göz önünde  bulundurulduğunda, 2017-18 eğitim-öğretim yılının hemen başında Milli Eğitim Bakanlığı konu ile ilgili yayımladığı genelge[12], oldukça olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir. Tüm illerin valiliklerine gönderilen genelgeye göre, taşımalı sistem ve özel öğrenci servisiyle taşınan öğrencilerin gün aydınlanmadan yola çıkmalarına müsaade edilmemesi talimatı verildi. Ayrıca her ilin valiliğinden ders başlama saatini belirlerken ilin coğrafi ve iklim koşullarını dikkate alması ve gün ışığından daha fazla yararlanılmasını temin etmesi de istendi.

    Genelgenin valiliklere ulaşması ile birlikte bazı illerde düzenlemeler yapılmaya başlandı. MEB’in genelgesi ile ilgili ilk düzenlemeler İstanbul, Ankara, Samsun, Karabük ve Antalya valiliklerinden geldi.[13] İstanbul valiliği, ikili eğitim yapan anaokulu, ilkokul ve ortaokullarda eğitim öğretimin en erken sabah 08:00'da başlaması kararı alırken, Ankara Valiliği ikili eğitim yapan aynı eğitim kurumlarının sabah en erken 07:50'de, tam gün eğitim yapanlarının ise 08:30’da açılması kararını aldı. Samsun Valiliği’nce il genelinde ders başlama saatleri, bütün okul-kurum türlerinde en erken 07.30 olarak belirlenirken, Karabük Valiliği ikili eğitim yapan okulların giriş saatini 08:00 olarak belirledi. Antalya Valiliği ise derse başlama saatlerini, ikili eğitim yapan okullarda en erken 07.30, normal eğitim yapan okullar da 08:00, özel okullarda ise 08:30 olarak belirledi.

    Ders başlangıç saatlerine ilişkin düzenlemenin merkezi şekilde ele alınması, iller arasındaki uygulama farklılıklarını gidermek açısından bir alternatif olarak değerlendirilebilir. Saat değişikliklerinin valiliklerin inisiyatif ve kapasitesi doğrultusunda hayata geçirilmesi, bazı mağduriyetlerin ortaya çıkabileceğini düşündürüyor. Bunun önüne geçebilmek için, Kaliforniya’da olduğu gibi, merkezden yapılacak bir yasal bir düzenleme ile okul başlangıç saatlerinin belirlenmesi daha iyi bir alternatif olarak değerlendirilebilir. Ancak bu durumda da illerdeki aydınlanma saatleri ayrı ayrı değerlendirilerek farklı bölgeler için farklı saatler belirlemek gerekecektir.

    Genelge çerçevesinde yapılan düzenlemeler bazı olumsuzlukları azaltacak olsa da, büyük şehirlerde yaşayanlar için yetersiz kalacağı görülüyor. Danıştay’ın aldığı son iptal kararının nereye varacağı bilinmez ama yaz saati uygulamasının kalıcı olması durumunda bile okul başlangıç saatlerinde yapılacak düzenlemeler, öğrenciler üzerindeki bir kısım olumsuz etkiyi telafi edilebilecek gibi görünüyor. Ancak, özellikle büyük şehirler açısından bakıldığında yetersiz kalacağı da aşikar. İstanbul örneğinden yola çıkacak olursak, servis şoförleri, sabah 8’de derse başlayan öğrenciyi okula götürmek üzere ancak gün aydınlandıktan sonra, yani en erken 07:30’da evinden alabilecektir. Oysaki İstanbul gibi büyük ve yoğun trafiğe sahip bir şehirde öğrencilerin çok daha uzun sürede okullarına ulaştıkları bir gerçektir. Örneğin İstanbul’da seyahat edenlerin yalnızca %32’si yarım saatten az bir sürede gidecekleri yerlere varabilmektedir. Bu konuda Bahçeşehir Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya[14] göre İstanbul’da kişi başı tek yön ortalama seyahat süresi 50 dakikadır. Araştırma bulgularına baktığımızda, İstanbul’da seyahat edenlerin %38’i 30 – 60 dakika, %32’si 30 dakikadan az, %20’si 60 – 90 dakika, %9’u ise 90 dakikadan fazla süre yol kat etmektedir.

    Seyahat sürelerini yalnızca araçlarda geçirilen süre değil, duraklardaki bekleme süreleri de etkilemektedir. İstanbul’daki seyahat süreleri konusunda, toplu taşıma uygulaması olan Moovit tarafından hazırlanan bir çalışmaya[15] göre, hafta içi bir günde İstanbul’da yaşayanların tramvay, metro, tren, otobüs, vapur, teleferik ve füniküler hattını durakta veya istasyonda beklediği ortalama süre ise 19 dakikadır. Bu süreler alt alta toplandığında, İstanbul’da gün aydınlandıktan sonra evinden çıkan bir öğrencinin 08:30 – 09:00 saatleri arasında okula ulaşmasının mümkün olduğu görülmektedir.

    Yaz saati uygulamasının enerji maliyetleri üzerinden hesaplanan tasarruf etkisi, öğrenme verimliliği üzerindeki etkisi ile birlikte değerlendirilmelidir. Yaz saatinin kalıcılaştırılması uygulaması, öğrencilerin öğrenme verimliliği ve bunun ekonomik faydaları göz önünde bulundurulduğunda, enerji verimliliğinden daha geniş bir kapsamda ele alınması gereken bir kamu politikası olarak öne çıkmaktadır. Bu politikanın ise, öğrenme verimliliğini de artıracak, daha iyi bir kentleşme politikasıyla desteklenme gereği açıktır.

     


    [1] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/832828/Danistay__surekli_yaz_saati_uygulamasini_durdurdu.html

    [2] Yaz saati uygulaması, herhangi bir ülkede veya bölgede saatlerin, gün ışığından sabahları daha az, öğleden sonra ise daha çok yararlanmak üzere belirli bir miktarda değiştirilmesidir.

    [3] http://www.itu.edu.tr/haberler/2016/09/09/itu-tasarruf-eden-ve-daha-mutlu-bir-turkiye-icin-saatleri-sabitledi

    [4] Bu noktada enerji tasarrufu konusuna biraz daha dikkatli bakmak gerekiyor. Enerji tasarrufu, yalnızca tüketilen enerji miktarı değil, aynı zamanda tüketilen enerjinin hangi zaman dilimlerine denk geldiği de dikkate alınarak hesaplanıyor. Bu açıdan bakıldığında, İTÜ çalışmasında da vurgulandığı gibi, elektrik enerjisi tüketiminin en yüksek olduğu 17:00 – 22:00 (puant) saatleri arası aynı zamanda elektrik tüketiminin en maliyetli olduğu saatler.  Yani bu aralıkta kullandığımız elektriğe ödediğimiz miktar, 06:00 – 17:00 (gündüz) ve 22:00 – 06:00 (gece) saatleri arasındaki elektrik tüketimine ödediğimiz miktarın üzerinde. Bu nedenle elektrik tüketiminin mümkün olduğunca puant saatlerin dışında gerçekleştirilmesi elektrik maliyetinin azalmasında önemli rol oynuyor.

    [5] http://www.emo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=119779&tipi=2&sube=0#.Wb9fW8hJbb0

    [6] http://www.milliyet.com.tr/-ilk-derste-uyuyoruz--gundem-2358028/

    [7] Örneğin İstanbul’da Ocak ayında 07:28’de doğan güneş, Ankara’da 07:09’da, Erzincan’da 06:41’de Van’da ise 06:23’te doğmakta. Kaynak: https://www.havaturkiye.com

    [8] https://www.rand.org/blog/2017/09/if-teenagers-get-more-sleep-california-could-gain-billions.html?adbsc=social_20170914_1795401

    [9] IZA, Sleepwalking through School: New Evidence on Sleep and Academic Performance, March 2016

    [10] https://www.cdc.gov/motorvehiclesafety/teen_drivers/teendrivers_factsheet.html

    [11] https://leginfo.legislature.ca.gov/faces/billTextClient.xhtml?bill_id=201720180SB328

    [12] http://www.hurriyet.com.tr/son-dakika-saatler-geri-alinacak-mi-ilk-isaret-mebden-geldi-40578290

    [13] https://www.ulusal.com.tr/gundem/nkarada-ve-birkac-ilde-ders-saatleri-belli-oldu-h175777.html

    [14] http://content.bahcesehir.edu.tr/public/files/files/ProfDrMustafaILICALI_2605.pdf

    [15] https://www.moovitapp.com/insights/tr/Moovit_Toplu_Ta%C5%9F%C4%B1ma_Kullan%C4%B1m%C4%B0statistikleri_T%C3%BCrkiye_Istanbul-1563

    Etiketler: Enerji, Verimlilik, Eğitim,
    Yazdır