TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de olup bitenlerin Türkiye’ye yansımasını “beka” sorunu olarak tanımladı. İfade, Türkiye’nin konuyu hangi düzeyde gördüğünü ve ne kadar ciddiye aldığını anlamak açısından önemli. Bugün Türkiye bu sorunu dönüştürmek için güç kullanmak zorunda kaldı.
Zeytin Dalı harekâtı doğal olarak Suriye’de denklemi değiştirmeye ve yeni politik sonuçlar doğurmaya başladı. Harekâta çeşitli ülkeler, gruplar, bireyler farklı tepkiler veriyorlar. En dikkat çeken ise ABD’nin verdiği tepki. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Trump ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından yayınlanan açıklamalar, iki tarafın fikirlerinin ve beklentilerinin kristalize olmuş, kâğıda dökülmüş haliydi.
Bu nedenle, olanları/olabilecekleri anlama açısından iyi bir referans noktası teşkil ediyor. Açıklamalara bakarak Suriye bağlamında şunları söyleyebiliriz. ABD, Suriye’den söz etmeye başladığında, aklına Rusya, “cihatçı terörizm”, İran ve Türkiye geliyor. Rusya’yı Suriye’de sınırlama, İran’ı kabuğuna çekilmeye zorlama, nükleer sorunla ilgili ve mümkünse rejimi değiştirme, “cihadist” terörü etkisiz kılma, Türkiye’de siyasi değişimleri tetikleyecek ortam yaratma hedeflerini satır aralarından ve genel gidişattan görmek mümkün. Yine ABD, sahadaki “müttefiki” PKK/PYD’yi önemsiyor. Ona genel stratejisinde önemli bir rol verdiğini, yatırım yaptığını hissettiriyor.
Hedefler çok iddialı gibi görünse de ABD yönetimi için denemeye değer görüyor. Sonuçta başarısız olsa da hiç önemli değil. Geride enkaz bırakır ve çeker gider. Faturayı ise bölge insanları ve yönetimleri öder.
Bazen bu süreçte, genel stratejiyle çelişiyor gibi olsa da ufak tefek, ilginç, taktik düzeyde, fakat “cinlik” emareleri taşıyan öneriler de gündeme gelebiliyor. Örneğin, ABD kaynakları teyit etmese de Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu gazetecilere ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un Suriye ile ilgili bir önerisinden söz etti. Tillerson, Türkiye-Suriye sınırı boyunca 30 km’lik bir güvenlik şeridinin kurulabileceğini, bunun Türkiye’nin güvenlik kaygılarını giderebileceğini belirtti. Böylece PKK/PYD Suriye’den Türkiye’ye füze atamayacak.
Hem ABD’nin sorunu algılama biçimini, hem “cinlik” düzeyini, hem de taktik olanla stratejik olanı ayırt etme kapasitesi göstermesi açısından güzel bir örnek.
Öneri hayata geçerse Türkiye füzelere hedef olmayacak. Güvenliğini füzelere indirgeyecek. ABD ve PKK/PYD ise stratejik hedeflerini gerçekleştirmek için yollarına devam edecekler. Asıl konuları olan, “siyasi/askeri mimariyi” inşayı sürdürecekler. Türkiye ise, şimdilik, füzelerden kurtulmanın mutluluğu içinde PKK/PYD’nin semirmesini seyredecek. Nitekim sadece bu yıl, ABD’nin bu bölgeye ayırdığı para, askeri yardım hariç, 875 milyon dolar. El altından AB’nin Suudi Arabistan’ın ve diğerlerinin ne vereceğini ise bilmiyoruz. Olup bitenlere bakınca, Suriye konusunda daha çok politik, operasyonel ve taktik hamlelere, önerilere tanıklık edeceğimizi, maruz kalabileceğimizi söyleyebiliriz.
Bu köşe yazısı 26.01.2018 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.