Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Riskleri artırmaya gerek yok ki

    Fatih Özatay, Dr.11 Nisan 2018 - Okunma Sayısı: 2360

    Son günlerde uygulamaya konulan ya da uygulanmak üzere kısa bir süre sonra açıklanacağı söylenen ekonomi politikası kararlarını anlamıyorum. “Başka bir dünyanın” kararları gibi duruyorlar.

    Kararların ortak bir paydası var: Ekonomiyi canlandırmak üzere sağa sola verilecek teşviklere (para dağıtımına) dayanıyorlar. Türkiye’yi hiç bilmeyen bir ekonomiste bu kararları anlatıp Türkiye’nin mevcut durumu hakkındaki tahmini sorsanız, işin ehli bir uzmansa söyleyeceği büyük ihtimalle şudur: “Anladığım kadarıyla ekonominiz ya potansiyelinin oldukça altında büyüyor ya da küçülüyor. Bu durumun nedeni ise ülkenize ilişkin risk algılamasındaki artış değil. ‘Kaynak bulmak –borçlanabilmek-‘ derdiniz yok. Çok muhtemelen şu sıralar paranız yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmiyor ve piyasa faizleri istikrarlı bir seyir izliyordur. Dış politika uzmanı değilim ama ülkeniz komşularıyla gayet iyi ilişkiler içindedir, süper güçlerle de bir sorunu yoktur. Dolayısıyla, büyüme oranınızı kazasız belasız, döküp saçmadan, yani aldığınız kararların ters tepip sizi vurmasından korkmadan, potansiyeline yaklaştırabileceğinizi düşünüyorsunuz.”

    Ne yanlış bir tahmin! Bir: Türkiye ekonomisi zaten potansiyelinin çok üzerinde büyüyor. İki: Hadi diyelim potansiyelinin üzerinde büyümesi geride kaldı; ileride büyüme oranının düşmesi ihtimali var ki büyük ihtimalle böyle. Peki, büyümeyi artırmak üzere alınan önlemler kaynak bulmak sorununu da çözüyor mu? Farklı bir ifadeyle, bankalar zorlanmadan (faiz yarışına girmeden) mevduat toplayabiliyorlar ve yurtdışından gani gani ucuz maliyetle borçlanabiliyorlar mı? Hadi bankaları geçelim, şirketlerinizin böyle bir imkânı mı var? Üç: Borçlanabilmek (kaynak bulmak) için dış finansal koşullar uygun mu? Gelişmiş ülkelerin büyük merkez bankaları parasal gevşeme dönemine mi giriyorlar? Dört: Türkiye’ye ilişkin risk algılaması normal mi? Beş: Son haftalardaki kur ve faiz artışının nedeni risk artışı değilse ne? Beş: Yatırımları artırmak salt teşvik saçmakla mümkün müdür? Altı: Hepsinin farkındayız; aldığımız kararlar hem bu riskleri ortadan kaldırarak kur ve faiz artışını geri döndürecek hem de büyümeyi artıracaktır mı diyorsunuz?

    Gün, risklerimizi doğru saptayıp, onların arkasındaki nedenleri ortadan kaldırmaya çalışmak zamanı. Oysa alınan ve alınacağı belirtilen kararların bırakın bu riskleri ortadan kaldırmayı, tam tersine katlayarak artırmaları söz konusu.

    Yeri gelmişken uzun zamandır kafama takılan bir soruyu da sorayım: Ekonomiyi canlandırmak istiyorsunuz (şu sıralarda yapmamak gerekiyor ama diyelim ki ortam müsait). Allah aşkına ekonomiyi canlandırıcı politikalar sadece şirketler kesimine teşvik sağlayan politikalar mıdır?

    Bu ekonomiye şirketlerde çalışanlar, yani emekçiler katkı sağlamamakta mıdırlar? Onlara yönelik herhangi bir politika düşünülemez mi? O politikalar zaten şirketler kesimine de yaramaz mı? Talep artırıcı politikalar diye bir kavram yok mudur?

    Bu köşe yazısı 11.04.2018 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Yazdır