Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Plastik Bankası blockchain ile denizleri temizliyor

    Güven Sak, Dr.02 Ağustos 2018 - Okunma Sayısı: 1865

    Dünya İşleri’nde ilk şifreli para yazımı 24 Ağustos 2017’de yazdım. O vakit, şifreli paraların toplam piyasa değeri 150 milyar dolar civarındaydı. Dün itibariyle 272 milyar dolar oldu. Şifreli paraların güvenilir alışverişini sağlayan blockchain teknolojisi ise artık hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Blockchain’in tekstil ve moda endüstrilerini nasıl değiştirdiğinden bahsettiğim küçük harfli bitcoin ve büyük harfli Bitcoin meselesini hatırlayın. Ama yalnızca ticari uygulamalar yok ortada, blockchain ile plastik, sosyal plastik oluyor. Plastik Bankası blockchain ile denizleri temizliyor. Gelin bakın nasıl oluyor?

    IBM Blockchain Hizmetleri emrinizde

    Önce “Nasıl oluyor da, blockchain teknolojisi bu kadar hızlı yayılıyor?” ona bakalım. IBM benzeri şirketler bu teknolojinin hızlı yayılmasına doğrudan katkıda bulunuyor. Bugün şirketiniz için blockchain’e dayalı çözümler mi üretmek istiyorsunuz? Kafanızda bazı fikirler ya da elinizde prototipi çıkmış bir ürün mü var? IBM’in blockchain rehberlik hizmetlerinden faydalanabilirsiniz. IBM Blockchain Hizmetleri web sitesi, bir nevi blockchain kuluçka merkezi ve blockchain hızlandırıcısı olarak çalışıyor. En son bir Starter kit bile geliştirmişler. Bir nevi yeni başlayanlar için blockchain adımları.

    Laboratuvarları olan düşünce kuruluşları olarak, yeni teknoloji kuluçka merkezleri ve hızlandırıcılar

    Şimdi IBM’in bu açılımına nasıl bakmak lazım? Birincisi, IBM gibi yaklaşık 400 bin çalışanı olan 170 ülkede örgütlü bir şirket, blockchain teknolojisine doğrudan yatırım yapıyor. Neden blockchain umut vaat ediyor? Biraz da bu ilgiden. Dünyanın en büyük bilgi ve iletişim teknolojisi şirketi blockchain’e yatırım yapıyorsa bu işin bir geleceği var demektir. İkincisi, IBM’in blockchain odaklı startupları etrafında toplamak üzere, blockchain kuluçka merkezi ve blockchain hızlandırıcı hizmetlerine odaklanması, bu dönemde teknolojik değişimin nasıl olabildiğine güzel bir örnek olarak alınabilir. Startuplar, yenilik süreçlerinde önemlidir. Üçüncüsü ise, bu kuluçka merkezleri ve hızlandırıcılar bir nevi yeniçağın yeni tür düşünce kuruluşlarıdır. Bundan bir kaç yıl önce, Kaliforniya’da IndieBio’yu gördüğümde, kuluçka merkezi ve hızlandırıcının ne olduğunu daha iyi idrak edebilmiştim. IndieBio, laboratuvarları olan bir düşünce kuruluşu gibiydi. Odağı biyoteknolojiydi. Yeni teknolojiye dayalı bir ürünü ya da ürün fikrini ticarileştirmek demek, o ürünün hangi meseleye ne tür bir çözüm sağlayacağına odaklanmak demektir.

    Küresel, bölgesel ya da yerel meseleyi belirledikten/bildikten sonra, mutasavver ürüne piyasa yaratmak mümkün olur. Çözüm ne tür bir çözümdür? Maliyeti nasıldır? Ortada benzer ya da farklı çözümler üreten bir rakip var mıdır? İnkübasyon merkezi demek, öncelikle küresel, bölgesel ya da yerel meselenin ya da işin farkında olmak demektir. Mesele nedir, ne tür bir teknik çözüme açıktır? Sonra, laboratuvarlarınızda buna bir çözüm sunabilecek startupları bir araya getirmektir işiniz. Kuluçka merkezleri yeniçağın düşünce kuruluşlarıdır derken aklımdaki bu tür laboratuvarlı düşünce kuruluşlarıdır doğrusu.

    2050 yılında denizlerimizde balıktan çok plastik olacak

    Şimdi geleyim, konuya. Ben Plastik Bankası ile ilgili haberleri bu çerçevede ilgiyle takip ediyorum. Bir bakıma Plastik Bankası, IBM Blockchain Hizmetleri ile işlevini belirginleştirmiş gibi duruyor. En azından benim izlenimim böyle. Ayrıca yukarıda bahsettiğim çerçevede bakılabilecek güzel bir örnek niteliğinde . Ortada son derece somut ve sosyal bir, hatta iki, mesele var ve o sosyal meselelere yeni teknolojilere dayalı son derece teknik bir çözüm getiriliyor. Gelin bakın, Plastik Bankası, plastiği nasıl blockchain vasıtasıyla sosyal plastik yapıyor?

    Bugün denizlerimizde, çok uzağa gitmeden söyleyeyim, Akdeniz’de kilometrekarede 1,25 milyon plastik parçası bulunuyor. Parçalar küçüldükçe, balıklar ve diğer deniz canlıları ölüyorlar. Denizlerimizde çok değil 30 yıl kadar sonra balıktan çok plastik olacak söylemi buradan çıkıyor. Geçenlerde Dünya Doğayı Koruma Vakfı (World Wildlife Foundation-WWF) Akdeniz Plastik Raporunu açıkladı. Fırsat bulursanız bir bakın. Tam adı: “Plastik Kapanından Çıkış: Akdeniz’i Plastik Kirliliğinden Kurtarmak”. Konu burada da acil. Unutmamak lazım.

    Akdeniz’e en çok plastiği Türkler atıyor

    Rapora göre, halen plastik maddeler Akdeniz’deki atıkların %95’ini oluşturuyor ve plastik atıklar fok ve deniz kaplumbağası gibi büyük canlıları yaralıyor veya boğuyor. Hayvanlara en çok zarar veren plastik atıkların %65’ini ise denize bırakılan misinalar oluşturuyor. Peki, Akdeniz’e en çok plastiği kim bırakıyor?:Türkler. Rapora göre, Türkiye’den günde 144 ton plastik atık denize bırakılıyor. İkincilik 126 ton ile İspanya’nın. Onu 90 ton plastik atık ile İtalya ve 77 tonla Mısır takip ediyor. Doğrusu ya, ben plastik atık yönetiminde sorunlu olduğumuzu görünce, Plastik Bankası haberlerini daha dikkatli okumaya başladım. Nedir? Ortada bir mesele vardır.

    Plastik Bankası blockchain teknolojisini kullanarak atık plastiği sosyal plastiğe dönüştürüyor

    Plastik Bankası faaliyetine Haiti’de örgütlenerek başlamış. Haiti zor ve yoksul bir coğrafya. Sistemin işleyişini üç aşamalı olarak anlatmak mümkün. Öncelikle Plastik Bankası, karadan ya da denizden plastik toplayıp getirenlere ilgili ülkede mevcut geri toplama fiyatlarının üzerinde bir ücret ödüyor. İlgili ülke, atık yönetiminde sorunlu bir ülke elbette. İş Haiti’de başlıyor. Seçilen ikinci ülke ise Filipinler. Filipinliler okyanusu plastikle kirletmede birinciler. Her iki ülkede de yoksulluk yaygın bu arada. Yüksek ücret politikası ile plastik toplamanın, ilgili ülkedeki yoksullara destek olacak, sürdürülebilir bir “iş” olması için ilk tedbir alınmış oluyor. Sosyal dediğim bu işte. Bu, bizim gibi ülkeler için bir nevi istihdam artırıcı bir yöntem.

    Plastik toplama ücretleri dijital cüzdana dijital jeton biçiminde yapılıyor.

    İkincisi, plastik toplayanların kazançları dijital jeton-koin biçiminde bir dijital cüzdana yapılıyor. Böylece yoksulların kazançları dijital güvence altına alınıyor. Banka hesabına erişemeyenlerin, bütün nakdi cebinde taşımaması için bir tedbir daha eklenmiş oluyor sosyal projeye. Kazancını harcamak isteyenler ihtiyaçlarını bankanın birlikte çalıştığı işletmeler vasıtasıyla ayni olarak karşılayabiliyorlar, ödemeleri dijital jetonlarıyla yapıyorlar. İsterlerse jetonlarını önceden belirlenmiş işletmelerde nakde çevirebilecekleri gibi, bu kazançlarını güvence olarak göstererek krediye de erişebiliyorlar. Bankaya erişemeyenlerin bankaya erişmesi de sosyal bir amaç sonunda. Şimdilik dijital jetonlar para gibi her yerde işlem görmüyor, yalnızca belirlenmiş işletmelerle iş yapmak gerekiyor.

    Şimdi bu plastik hakikaten sosyal midir?

    Üçüncüsü, Plastik Bankası, o arada, toplanan plastikten ürettiği, geri kazanılmış sosyal plastiği zaten büyük sponsorlarına satmış oluyor. Henkel gibi büyük şirketler, sosyal sorumluluk projesi olarak, sosyal plastik kullanımına yöneliyorlar. Burada donörlerin kadim meselesi gündeme geliyor? “Bu sosyal diye bize pazarlanan plastik, hakikaten yoksulların bir gelir akımına sahip olmasına imkan sağlayan bir yolla toplanmış, atık plastikten mi geri dönüştürülmüştür” sorusu. İşte bu kuşkuyu gidermek için de devreye blockchain teknolojisi giriyor. IBM’in projeye katkısı da bu çerçevede şekilleniyor.

    Plastik Bankası sosyal plastiğin nerede kimler tarafından kaç dijital jeton ödenerek toplandığını bir blockchain zinciri ile kayıt altına almış oluyor. Sosyal plastiği kullananlar, satın aldıkları malzemenin kaynağını kanıtlayan şifreli blockchain mesajını okuduklarında ne aldıklarından emin oluyorlar.

    İnkübasyonun özü, yapacağınız işin hangi meseleye çözüm üreteceğine odaklanmanızdır

    Plastik Bankası, blockchain teknolojisini kullanarak, atık plastiği sosyal plastiğe dönüştürüyor. Bu arada, bu tür sosyal projelere destek veren donörlerin kadim problemlerine de bir çözüm üretiyor. İşler mi? Şimdilik işliyormuş gibi görünüyor. Türkiye’de de atık yönetimimiz sorunlu, nitekim Türkiye Akdeniz’in plastik kirliliğinde birinci sırada. İşte size odaklanılabilecek bir alan. Hem küresel, hem bölgesel, hem de yerel bir mesele.

    Önemli olan yöntemi kapmak, benim gördüğüm: Üretmeyi planladığınız ürün, hangi yaraya merhem olacak? Neden merhem olacak? O yaraya merhem olacak başka yollar var mı? Kolay gibi duruyor. Söylemesi kolay tabii.

    Bu köşe yazısı 02.08.2018 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır