Arşiv

  • Mart 2024 (18)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Parasal genişlemenin riskini azaltmak için

    Fatih Özatay, Dr.03 Nisan 2020 - Okunma Sayısı: 971

    Bu salgın ve yarattığı tahribat ortaya çıkmadan önce parasal genişlemeyi içeren bir ekonomik paket önereceğim asla aklımın ucundan geçmezdi. Ama önerdim; bu sıradışı koşullarda gerekli olduğunu düşünüyorum çünkü. Peki, nasıl bir parasal genişleme?

    Önce, Güven Sak ile ortaklaşa kaleme aldığımız ve Dünya’da 23 Mart tarihinde çıkan yazının (COVID-19’a ilişkin ilk yazımız) sonuç kısmından bir alıntı yapayım: “Burada unutulmaması gereken bir nokta 2001 krizinden hemen sonra ağırlıklı olarak kamu bankalarını ayağa kaldırma operasyonu nedeniyle Hazine’nin bu bankalara verdiği DİBS’lerin, Merkez Bankası’nca paraya çevrildiği ve sistemde önemli bir parasal genişleme yaşandığı gerçeğidir. O dönemde, parasal genişleme güvenilir bir ekonomik programın bir parçası olarak ortaya çıktığı için herhangi bir güven sorunu ortaya çıkmamıştır. O deneyimden alınacak ders, sıra dışı duruma karşı uygulanacak ekonomik programının da güven sorunu oluşturmayacak şekilde tasarlanabileceği ve uygulanabileceği gerçeğidir.”

    Demek ki bir parasal genişlemeye gitmek zorundaysanız, bunu, enflasyonu, risk primini, yerli paradan kaçışı ve döviz kurunu artırıcı riskleri en aza indirecek biçimde, yani güvenilir ve iyi tasarlanmış bir programın parçası olarak yapmak zorundasınız. Peki, ‘güvenilir ve iyi tasarlanmış’tan kastedilen ne? Ne tip unsurlar taşımalı ki bir program güvenilir ve iyi tasarlanmış olsun?

    Birincisi, ne kadar kaynağa ihtiyacınız olduğunu hesaplayabilmek için ne hedeflediğinizi ve bu hedefe ulaşmak için ne yapacağınızı bilmeniz gerekiyor. Ama bunun için de salgının ne zaman tepe noktasına ulaşacağı ve ne kadar zaman sonra önemsiz bir düzeye ineceği hakkında çeşitli senaryolar altında (sokağa çıkma yasağı, kısmi sokağa çıkma yasağı ve benzerleri) öngörüleriniz olmalı.

    İkincisi, yapacaklarınızın parasal karşılığını hesaplamalısınız. Mesela: Tüm işsizlere şu kadar ay şu kadar ödeme; sağlık kapasitesini hızla artırmak için şu tutarda yeni ürün ve hizmet alımı; şirketlerin işletme sermayesi kaybını azaltmak için şu kadar destek; elektrik, su, doğalgaz ve vergi ödemeleri ertelemeleri nedeniyle bütçeye şu kadar yük gibi. Güven Sak ile kaleme aldığımız ikinci yazıda (31 Mart tarihli Dünya), sokağa çıkma yasağı halinde her aileye üç ay boyunca yapılacak ortalama aylık 2000 lira yardımın maliyeti 2019 GSYH’sinin yüzde 3,3’ü olarak hesaplanıyordu. O yazıda belirtilen ve az önce sıraladığım desteklerden doğacak maliyetler de devletin ilgili kurumları tarafından kolaylıkla hesaplanabilir.

    Üçüncüsü, gerekli kaynağın ne kadarının parasal genişleme ile finanse edileceğini açıklamalısınız ki parasal genişlemenin ucu açık olmasın. Dördüncüsü, salgının süresine ilişkin yaptığınız farklı senaryolara dayanarak, parasal genişlemenin yaklaşık ne zaman ve ne hızla geri çekilmeye başlanacağını açıklamalısınız.

    Dördüncüsü, devlet bütçesindeki olanakları zaten salgının doğurduğu tahribatı en aza indirmek için kullandığınıza herkesi ikna etmelisiniz. Bu çerçevede, öncelikle mega projeleri ertelediğinizi açıklamalısınız. Köprüden geçiş, yol kullanımı, hasta sayısı ve benzerleri için verilen garantilerin bütçeye getirdiği yükü azaltmak üzere, bu garantilerden doğan yükümlülüklerinizi, yasal tüm olanakları kullanarak en azından bir süreliğine ötelediğinizi göstermelisiniz.

    Beşincisi, dış yükümlülüklerin yerine getirilmesinin aksamadan sürdürüleceği konusunda ikna edici olmalısınız. Mevcut döviz rezervlerinin büyüklüğü dikkate alındığında, bunun yolu uluslararası kuruluşların olanaklarından yararlanmaktan geçiyorsa, bu kuruluşlarla anlaşmaya gitmekten kaçınmamalısınız.

    Buna benzer bir çerçevede yapılmayacak her parasal genişleme, ne yazık ki bu sıradışı koşullarda bile geri tepme riski taşır.

     

    Bu köşe yazısı 02.04.2020 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır