Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Gıda Güvenliğinde Destekler Yeterli mi?

    Halil Agah20 Nisan 2020 - Okunma Sayısı: 1310

    Halen yaşadığımız Covid-19 salgını ortamında sağlık konusuna ilişkin alınan tedbirler ve uygulamalar, ülke yurttaşlarımızın kendilerinin ve sevdiklerinin yaşamları açısından çok önemlidir.  Ancak yaşamların devamı için mutlaka gıdaya erişim ve sağlıklı yaşam için de asgari düzeyde protein ve gıdaya ulaşım gereklidir. Tüm dünyayı tehdit salgın nedeniyle ülkeler kendi yurttaşlarının yaşamlarını sürdürmeleri için gıda güvenliği ve gıdaya erişim konusunda yoğun çabalar göstermektedirler.

    Dünya Sağlık Örgütü’nün global salgın ilan ettiği 11 Mart 2020 tarihi itibariyle ülkeler bu yapılanların, kendi koşullarında daha iyi olduğu konusunda birbirleriyle yarış içerisine girmişlerdir.  Öte yandan, ülkemizde gıda ve tarım konusunda söz konusu dönemde alınan tedbirler tartışılmaktadır. Özellikle Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çiftçilerin 2019 yılından kalan desteklerinin bir bölümünün ödenmesinin ön plana çıkarılması “ne derece yeterli olacaktır?” sorusu konunun paydaşlarca sürekli olarak gündeme getirilmektedir.

    Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 10 Nisan 2020 tarihinde açıklanan ve 10.530 hayvancılık işletmesine verileceği söylenen toplam 53 milyon TL’lik destek, işletme başına sadece yaklaşık 5.000 TL demektir ve bunun sorunun çözümlerinden birisi olarak ilan edilmesi tüm taraflarca tartışılmaktadır. Oysaki hayvancılık işletmelerinin ana işletme giderlerinden olan “yem” fiyatlarındaki hızlı fiyat artışlarında alınan/alınacak tedbirler konusunda söylenen bir çözüm önerisi bulunmamaktadır.  Son iki ay içerinde yaklaşık %25 artan kaba ve kesif yem fiyatları nedeniyle yakın gelecekte birçok hayvancılık işletmesinin süt ve et üretimine yönelik faaliyetlerini durdurma eğiliminde olduklarını üretici birlikleri ve kooperatiflerden haberdar olmaktayız.  Bunun etkisi ise tüketicilerin temel besin maddelerine daha yüksek fiyatlar ödemelerine neden olabilecektir. Zira ithalat yapılarak ortaya çıkan açıkların kapatılması ve özellikle global ticaret sorunlarının olduğu dönemlerde mümkün görünmemektedir.

    Daha öncede de belirttiğimiz gibi Hazine’ye ait alanların kiralanarak tarıma açılmasından daha önemli olan konu, halen işlenmeyen tarım alanlarının etkin bir şekilde üretime yönlendirilmesinin sağlanmasıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yaklaşık 60.000 hektarlık alanda gerçekleştirilen kiralama sistemi kapsamında sadece yıllık kiraların toplanması değil söz konusu bu sözleşmeler kapsamında yürütülen faaliyetin etkinliğinin izlenmesi ve kamuoyu ile paylaşılması önemlidir. Ayrıca bu tip faaliyetlere ilişkin şeffaf bir süreç kapsamımda etki analizleri yapılarak sistemin geçerliliği ortaya konulmalıdır.  Bu konuyla ilgili olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın görev alanı içerisinde olan “Çiftçi kayıt Sistemi”nin bu konuda belki de bir pilot uygulama da araç olarak işlev görmesi ilerideki çalışmaların başlangıcı olabilir.

    Öte yandan ülkemizde Covid-19 kapsamında ardı ardına açıklanan ekonomik tedbir paketlerinde tarım ve gıda konusunda üreticilere yönelik somut tedbirler yer almamaktadır. Oysaki benzer sorunları yaşayan ABD’de 17 Nisan 2020 tarihinde tarım sektöründe yurttaşlarının gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik yeni bir tedbirler paketi açıklanmıştır. Somut olarak 19 milyar ABD doları-yaklaşık 130 milyar TL tutarında üreticilere destek yapılacağı belirtilmiştir.  Bu kapsamda paketin yaklaşık % 85’ini oluşturan 16 milyar ABD dolarının tarım ürünleri fiyatlarındaki hızlı düşüşler ve pazarda gıda tedarik zincirindeki aksaklıklarda etkilenen üreticilerin gerçek kayıplarının ve pazarın yapısının düzenlenmesi konusunda  “doğrudan gelir desteği” şeklinde uygulanacaktır.

    Ayrıca toplam 3 milyar ABD doları tutarındaki fonlarla, gıda tedarik zincirinin önemli aşamalarından yer alan üretici örgütleri-bölgesel ve yerel kooperatifler ve birliklerle işbirliği içerinde üreticilerin elindeki taze sebze ve meyveler, süt ve et ürünlerinin alımı için kullanılacaktır.  Bu kapsamda taze meyve ve sebzelerde ayda yaklaşık 100 milyon ABD doları, çeşitli süt ve süt ürünlerine ayda 100 milyon ABD doları ile et ve et ürünlerine de ayda 100 milyon ABD doları tutarlarında alımlar gerçekleştirilecektir. Bu ürünler daha sonra gıda bankaları, vakıflar,  yardım kuruluşları ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşlar kanalıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacaktır.

    Öte yandan, insanların geçim sıkıntılarını ve ekonomik problemlerini azaltmak için 2 Nisan 2020 tarihinde Avrupa Komisyonu salgına karşı kapsamlı bir ekonomik paket geliştirdiğini duyurmuştur.  Bu kapsamda, AB mali kuralları esnetmiş ve üye ülkelere yönelik mali destek kuralları revize edilmiş, 37 milyar € fona sahip “Coronavirus Response Investment Initiative” oluşturarak KOBİ’lere ve sağlık sektörüne fon sağlanmaya başlamıştır.

    Buna ek olarak, Komisyon, “SURE - Acil Durumda İşsizlik Risklerini Azaltmaya Destek” adlı yeni bir girişim başlatmış, işletmelerin mevcut işlerinin korunmasına ve ailelere gerekli desteklerin ulaştırılmasına yardımcı olmaya başlanmıştır. Ayrıca, 3 milyar € tutarında bir fonla “AB Sağlık Dayanışma Girişimi” oluşturularak üye ülkelerin sağlık sistemlerinin acil ihtiyaçları karşılanmaya başlanılmıştır

    Komisyon tarafından salgın kapsamında, çiftçiler, gıda işleyicileri ve balıkçılar da en kırılgan gruplar olarak tanımlanmış ve yapılacak yardımlardan yoksun bırakılmayacaklar olarak tanımlanmışlardır.

    Bu kapsamda çiftçilere ve gıda işleyicilerine yönelik halen uygulanmakta olan mevcut destekleme sisteminde var olan 3 farklı yapı geliştirmiştir. Buna göre alınan kararlar ve uygulamalar aşağıdaki şekilde olmuştur;

    1. Çiftçiler ve diğer kırsal kalkınma desteklerinden yararlanıcılar, çok düşük faiz oranları veya uygun ödeme planları gibi uygun koşullarda 200 bin € 'ya (yaklaşık 1,5 milyon TL)  kadar yıllık işletme giderlerini karşılamak için kredi veya garantilerden yararlandırılacaktır.
    2. Çiftçilerin yıllık faaliyetlerine yönelik işletme-operasyon giderlerini karşılamak sağlamak için verilen nakit desteği ödemelerini artırmak için, Komisyon doğrudan ödemelerin (% 50'den % 70'e) ve bazı kırsal kalkınma/çevreyi koruma ödemelerinin (% 75'ten% 85'e) varan oranlarda arttırılmasına karar vermiştir.
    3. Komisyonun geçici devlet yardımı çerçevesi kapsamında, üye ülkelerin çiftçileri işletmeleri için maksimum 120.000 € yardımdan yararlanabileceklerdir. Yine gıda işleme ve pazarlama şirketleri de bu kaynaktan maksimum 800.000 €'ya varan miktarlarda yararlanabileceklerdir. Yeni kurallarla, AB üye ülkeleri, çiftçilere 120.000 € (veya 125.000 €) kadar devlet yardımı konusunda yardımcı olabilme konusunda esnekliğe sahip oldular.

    Dünya gerçekten de çok büyük ölçekte bir Covid-19 salgını nedeniyle kriz ile karşı karşıyadır. Krizin sağlık konusunda bir çözüme ulaşılamadan çözüm sürecine girmesi beklenmemekte olup, bu süreçte en önemli konulardan birisi de gıdaya erişimin ve kriz dönemi/sonrası tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır.  Covid-19 salgını nedeniyle yukarıda verilen bazı örneklerde tarımsal ürünlerin üretimi ile gıdaların üretimi ve dağıtımına yönelik nakit destekleri uygulamalarının amacı ülkelerin gıda güvenliğinin ve tarımsal sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır. AB tarımsal üretim ve gıda tedariki konusunda yaşanacak krizin ulusal sınırlar içinde alınacak önlemlerden ziyade geniş ölçüde Birlik içinde işbirliği ortamının sağlanacağı beklentisi içinde olup, buna yönelik tedbirleri uygulamaya aktarmıştır.

    Covid-19’un salgın olarak ilan edildiği tarihten bu yana ülkemizde tarımsal üretim ve gıda tedariki zincirinin devamlılığı konusunda sektöre sağlanan desteklerin tüm yurttaşların beslenmesi ve sektörün ekonomiye olan katkılarına etkisini görmek için zamanımız var ama geç kalmış olmak geri dönüşü olmayan sonuçlara neden olabilir.

     

    Etiketler:
    Yazdır