Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Karamsar tahminlerden daha az küçüleceğiz. Ama...

    Fatih Özatay, Dr.28 Ağustos 2020 - Okunma Sayısı: 696

    Pazartesi günü ikinci çeyreğe ilişkin GSYH değerleri açıklanacak. Güven Sak ile birlikte 13 Nisan 2020’de Dünya gazetesinde yayımlanan pandeminin ekonomik etkilerine ve uygulanabilecek ekonomi politikasına ilişkin üçüncü yazımızda GSYH’yi harcama tarafından inceleyerek bir büyüme değerlendirmesi yapmıştık. Büyük belirsizlik altında yapılan ve dolayısıyla önemli bir hata payı içerdiğini vurguladığımız hesaplamamızdan çıkan sonuç ürkütücüydü:

    O tarihte geçerli olan sosyal mesafe koyma davranışlarının -ki en kapsamlı uygulama Nisan ayında gözlendi- süreceği birim zaman başına (mesela her ay için) yüzde 40’lık bir GSYH kaybı yaşanabileceğini ileri sürdük. Sosyal mesafe önlemlerinin bir kısmı Mayıs ayında, kalanları da Haziran’da kaldırıldı. Ayrıca, çok yüksek bir kredi genişlemesi yaşandı. Daha sonra bu çerçevede yaptığım yeni bir değerlendirmede, ikinci çeyrek küçülme oranının yüzde 20 civarında kalabileceğini belirttim.

    O değerlendirmeyi yaptığım sıralarda başlayan yüksek kredi artışı sürdü. Kur hareketlerinden arındırılmış ve yıllıklandırılmış on üç haftalık ortalama kredi artışı, Mayıs ayında kamu bankalarında yüzde 130’un biraz üzerinde, Haziran ayında yüzde 122, Temmuzda ise yüzde 92’ydi. Enflasyonun aynı dönemde yüzde 11’lerde olduğunu dikkate alırsanız bunlar çok ama çok yüksek artışlar. Aynı dönemde özel bankaların kredi artışı, sırasıyla, yüzde 30, 34 ve 49 oldu. Bunlar da yüksek değerler ama açık ki kamu bankalarındaki artışların yanında sanki önemsizmiş gibi duruyorlar. Oysa öyle değiller.

    Kredi cephesinde yaşanan bu gelişmelerin şüphesiz GSYH küçülmesini belirgin biçimde törpüleyici etkisi var. Ne kadar? Söylemek zor. Ama mesela sanayi üretimi, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre, Nisan’da yüzde 31, Mayıs’ta yüzde 19 oranında azalmışken, Haziran ayında sadece 0,2 oranında düştü. Üç aylık azalış ise yüzde 16,8 oldu. GSYH’nin yüzde 14’ün biraz üzerinde düştüğü 2009’un ilk çeyreğinde sanayi üretimindeki düşüş daha yüksekti: Yüzde 22,3. Buna karşılık elektrik tüketimi 2009’un ilk çeyreğinde yüzde 6,3 azalmışken, 2020’nin ikinci çeyreğinde yüzde 11,5 oranında düştü.

    İki gösterge bir miktar çelişiyor. İkinci çeyrek küçülme oranı hakkında fikir veren başka göstergeler de var. Ama uzatmaya gerek yok. İkinci çeyrek büyümesi muhtemelen daha önceki yüzde 20 tahminimden daha olumlu bir düzeyde gelecek. Bu da önemli değil. Keşke yanılma oranım çok büyük olsa. Ama bir şartla; uyguladığımız politikalar sürdürülebilir olsaydı ve bu nedenle sürdürülebilir bir şekilde ekonomimizi toparlamıştık olsaydık.

    Ne yazık ki son gelişmeler durumun böyle olmadığını gösteriyor. Ağustos ayında yeni bir kur atağı başladı. Risk primi ve faiz yükseldi. Kredi artışı mecburen azaltılıyor. Bunların şüphesiz olumsuz sonuçları olacak. Keşke daha yavaş ama sürdürülebilir bir toparlanma politikası tasarlayıp uygulasaydık.

     

    Bu köşe yazısı 27.08.2020 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır