Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Eric Dinallo, geçen hafta, dünyayı nasıl kurtardı

    Güven Sak, Dr.26 Ocak 2008 - Okunma Sayısı: 1283

     

    New York Eyaleti Sigorta Başmüfettişi Eric Dinallo'nun ödeme güçlüğü içine düşen kredi riski sigortalama şirketlerinin alacaklısı bankalarla görüşmesi FED'in faiz indiriminden daha etkili oldu.

    Önümüzdeki dönemin temel sorusu aslında son derece basit: Bankaların risk iştahı nasıl artırılır? Nasıl artırılmayacağını hemen söylemek mümkün: Merkez bankalarının piyasaları daha ucuza fonlamaları tek başına bankaların risk iştahını artırmaz. Peki, o vakit FED neden şaşırtıcı faiz indirimlerine yöneliyor. Herkes bankanın niye böyle davranmaya devam edeceğini düşünüyor? Geçen hafta pek kötüydü. Dünyanın tüm finansal merkezleri arka arkaya sarsıldı. Neden böyle oldu? Önümüzdeki dönemde ne beklemekte fayda var? Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir dönemi konuşmaya başlayalım mı? Ayrıca bir de geçen haftanın "dünyayı kurtaran adam"ının, Sayın Eric Dinallo'nun yaptıklarından bahsedelim. Onu da merak edenleriniz olabilir. Hepinizi birlikte aşağıya bekleriz efendim. Günlük hayatta, her gün yapılan son derece masum işlerin geri planındaki dehşetini anlatan korku filmlerini sever misiniz? İşte geçen hafta olanlar aynen öyleydi: Alt tarafı şirketler, her 3 ayda bir yaptıkları gibi, 4. çeyrek bilançolarını açıkladılar. Bu kez gündemde AMBAC, MBIA gibi kredi riskini sigortalayan şirketler vardı. AMBAC 3.2, MBIA 1 milyar dolar zararla yılı kapatmışlardı. S&P ve Moody's, adı geçen şirketlerin kredi değerliliği notunu indireceklerini açıkladılar. AMBAC'ın sloganı "finansal iç huzurunuz için"di. Ancak, notun düşürüleceği haberi ortalığı sarınca herkesin huzuru kaçtı.

    Küçük çöpü kim çekti

    Neden böyle oldu? Kredi riski takaslama (swap) piyasasında sigortalanan kredi tutarı yaklaşık 5 trilyon dolar civarındaydı. Takas işlemi şöyle gerçekleşiyordu: Mesela ortada bir tahvil olsun. Tahvili satın alan, sigortalayana dönemsel bir prim ödemesi yaparken sigortalayan da tahvilin gelir akımlarının, mutlaka ödeneceğini garanti ediyordu. Allah göstermesin, asıl tahvil borçlusu borcunu zamanında ödeyemezse, ödemeyi sigortalayan yapıveriyordu. Şimdi elinde tahvil tutanların riskini bir prim karşılığı sigortalayan şirketler sendelemeye başlayınca herkes endişelenmeye başladı. Bir hesaba göre ortada 175 milyar dolarlık bir zarar ihtimali olabilirdi. İşte ortalık bundan sonra karıştı. Borsalar birbirine girdi. Acaba küçük çöpü kim(ler) çekmişti? Kimin bilançosunda garantisi şaibeli tahvil olabilirdi. Peki, nasıl duruldu? Galiba New York Eyaleti Sigorta Başmüfettişi Eric Dinallo, ödeme güçlüğü içine düşen kredi riski sigortalama şirketlerinin alacaklısı bankalarla görüşmeye başladıktan sonra. Zor durumdaki sigorta şirketlerine yönelik bir kurtarma operasyonu olduğu kanısı etrafa yayılınca. Öyle anlaşılıyor ki, FED'in faiz indiriminden daha etkili oldu bu yaygın kanaat. Bu perşembe günü Eric Dinallo, "dünyayı kurtaran adam" lakabını Cüneyt Arkın'dan aldı. Üstelik hakikaten bir felaketi önlemişti. Peki, FED'in faiz indirimleri ille de gerekli miydi? Evet, gerekliydi. Ancak yeterli değildi. Bugüne kadar FED'in faiz indirimleri esasen yalnızca yangının boyutlarını kontrol etme amaçlıydı. Kimin bilançosunun ne kadar riskli olduğunu tam olarak bilmenin mümkün olmadığı bir ortamda, FED ödemeler sisteminin sağlıklı bir biçimde işletilmesini temin etmeye çalışıyor bir süredir. Aynı bizim buralarda 2001 yılında olduğu gibi bankanın banka ile gecelik işlem yapmaktan kaçındığı bir ortamda, sistemin işlemesini garanti altına alıyor. Kimseyi kurtarmıyor. Bir şeyi çözmüyor. Ödemelerin zamanında yapılmasını sağlıyor. Sistemi işletiyor.

    Faiz indirimleri çare değil

    FED sistemi işletiyor ama örneğin bankaların yine eskisi gibi, o eski iştahla kredi açmasını temin edebilecek bir gücü de bulunmuyor. Dolayısıyla FED'in, büyüme için, yapabileceklerinin sınırı var. Bu durumda, FED'in faiz indirimleri ABD ekonomisinin yavaşlamasını engeller mi? Bize kalırsa, hayır. Amerikan ekonomisinin bu yıl içinde ne kadar yavaşlayacağı meselesinde, yani asıl meselede, kredi kanalının ne kadar etkin bir biçimde yeniden devreye girdiği belirleyici olacak. İşte bu konu bizi en baştaki soruya götürüyor: Bankaların risk iştahı nasıl yeniden artırılacak? Şimdi kendinizi banka yöneticilerinin yerine koyun lütfen. Daha yeni bir sonsuz çılgınlıklar çağından çıkmışsınız. Dün yediğiniz hurmaların acısı hâlâ canlı mı canlı. Bilançonuzda taşıdığınız zararı daha yeni belirlemişsiniz. Kredi sigortalama şirketlerinin zararı ile daha yeni hop diye ayağa kalkmışsınız. Neyse belayı şimdilik savuşturmuşsunuz. Ama bu arada borçlanma araçları nedeniyle üstlendiğiniz riskleri şöyle bir daha, daha yeni, hesaplatmışsınız. Her gün oturup ne kadar sermaye kaybettiğinizi hesaplıyorsunuz. Şimdi böyle bir ortamda, daha dünün çetelesini tutarken, siz nasıl ileriye bakıp bilançonuza yeni riskler eklemeyi düşünebilirsiniz?

    Kamu müdahalesi gecikti

    Böyle durumlarda, bizim aklımıza hemen Kahneman ve Tversky'nin "felaket miyopisi" kavramı gelir. Felaketin olduğu zaman geride kaldıkça, biz faniler, bir daha asla öyle bir felaket olmayacakmış gibi davranırız. Araba kazamızın ertesi günü kaskoyu yaptırırız da aradan 3 yıl geçince "canım, ne olacak?" deriz. İşte eğer hal böyleyse, şimdi zaman banka yöneticilerinin "yoğurdu üfleyerek yeme" zamanı. "Yoğurdu üfleyerek yeme zamanı"nın ekonominin geneli açısından manasını düşünebiliyor musunuz? 2008 yılı için bakıldığında kredi kanalının eski risk iştahı ile yeniden inşa edilmesini beklememek gerekiyor. Bu birincisi. Hal böyleyse, Amerikan ekonomisinin 2008 yılında yavaşlamaması diye bir seçenek, normal şartlar altında yoktur. Bu da ikincisi. Merkez bankaları tek başlarına meseleyi çözemezler. Bu üçüncüsü. Peki, bundan sonra atılması gereken ilk adım nedir? İlk adım, hasar gören bankaların yeniden yapılandırılması için doğrudan kamu müdahalesidir. Şimdiye kadar geciken esas itibariyle budur. Yeniden sermayelendirme olmadan kredi kanalının sağlıklı bir biçimde yeniden inşası ve de bankaların risk iştahının artırılması mümkün değildir. Banka yeniden yapılandırması, piyasalara bırakılamayacak kadar ciddi bir iş olarak algılanmalıdır. Bu da dördüncüsü. Peki, mali destek paketi ne anlama gelmektedir? Ona da geleceğiz.

     

    Bu yazı 26.01.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır