Arşiv

  • Nisan 2024 (10)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Tüketiciler rahatsız da şirketlerimiz huzurlu mu

    Güven Sak, Dr.07 Mart 2008 - Okunma Sayısı: 1204

     

    Salı günü "Türkiye'de bir rahatsızlık olduğu ortada. Rakamlar öyle gösteriyor" demiştik. Şahit olarak da CNBC-e tüketici güven endeksine bakmıştık. O sabah o endeksin Şubat 2008 rakamı açıklanmıştı. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yayımladığı bir tüketici güven endeksi de var. CNBC-e endeksine inanmayanlar, TCMB-TÜİK endeksine bakabilir. Onun en son Ocak 2008'i açıklanmıştı. Şubat 2008'i de yakında açıklanır. Eğilim aynı eğilim, başlık aynı başlık: "Genç tüketiciler rahatsızdır efendim".

    Bunlardan ne sonuç çıkar? İç talepten yana endişeli olanların artık endişelenmesine gerek yoktur. Bu rakamlar "piyasada para dönmeyeceğini" göstermektedir. Peki, bu durumda acaba şirketlerimiz ne durumdadır? Bazı sektörlerimizde sıkıntı olduğuna geçenlerde değinmiştik. Peki, bu sıkıntı bazı sektörlere özgü tekil bir sıkıntı mıdır? Yoksa herkesi kapsamakta mıdır? Memleketimizde arandığında veri bulmak zor olabilir. Ancak şirketlerimizin bir bütün olarak genel gidişat hakkındaki kanaatlerini izleyebilmek mümkündür. Bu konuda TCMB İktisadi Yönelim Anketi'ne bakmak gerekmektedir. Anketin 27. ve son sorusu tam da bu genel gidişat hakkındadır. Burada katılımcılara sektörlerindeki genel gidişat hakkında karamsar mı, iyimser mi oldukları sorulmaktadır.

    Anket 2007 yılı başından beri yeni sorular ve yeni ağırlıklarla yaklaşık 1500 şirkete gönderiliyor. Şubat 2008'de 1100 civarında yanıt gelmiş. 2007 yılı başından beri kötümserlerin en çok olduğu ay Şubat 2008. Ekim 2007'den beri kötümserlerin sayısı iyimserlerden fazla ve fark giderek açılıyor. Şimdi buradan ne çıkar? Tüketicilerin rahatsız olduğu memleketimizde firmalarımız da genel gidişattan şikâyetçidirler. Sıkıntı öyle tek bir sektöre indirgenecek türden değildir, sıkıntı hali genel olarak hâkim görünmektedir. Sonuç şudur: Şirketlerimizin kendi sektörlerindeki genel gidişat hakkındaki kanaatleri giderek olumsuzlaşmaktadır. Bu, Avrupa Birliği'ne yakınsama süreci ve tempolu büyüme açısından bakıldığında iyi haber değildir.

    Peki, bu rakamlar yalnızca bize özgü müdür? Hani öyle ya, Türkiye söz konusu olduğunda, ortada hem bir içsel neden -artan siyasi istikrarsızlık ve ekonomi ile ilgilenmeyen bir yönetim- hem de bir dışsal neden, -uluslararası bankacılık krizi- vardır. Bunu elbette bir gazete yazısında bir sonuca bağlamak mümkün değil. Ama şöyle bir bakabiliriz, dünyada neler oluyor diye? Merak edenler için mesela, Güney Kore'nin tüketici güven endeksine bir bakalım isterseniz. En son haber dün sabah itibariyle oradan gelmişti. Orada kasımdan beri yeni bir ivmeyle güçlenmekte olan tüketici güven endeksi Şubat 2008'de ciddi bir düşüş gösterdi. Son 3 ayda kazandığını bu ay kaybetti. Bizde zaten devam etmekte olan bir düşüş süreci Şubat 2008'de ivme kazanırken, orada endeksteki artış Şubat 2008'de düşüşe döndü.

    Uzmanlar Güney Kore tüketici güven endeksindeki düşüşün dışsal riskler kaynaklı olduğunu söylüyorlar. Kore ile Türkiye arasında temel bir fark var yalnız galiba. Kore ekonomisi kredi gelişmelerine bize kıyasla son derece duyarlı bir ekonomi. Özel sektör kesimine kullandırılan kredilerin milli gelir içindeki payı yüzde 100'den fazla. Bu oran Türkiye'de halen yüzde 320'lar civarında. Güney Koreli tüketiciler kredi piyasasındaki bir daralmanın olumsuz etkisini bize göre çok daha ciddi bir biçimde hissedeceklerini biliyor. Finansal piyasaların azgelişmiş olmasının yararlı olduğu bir dönemde miyiz? Ne dersiniz? Acaba aradaki olası çarpma şiddeti farkını kapatmak için mi içeride ek yerel siyasi problemler çıkartmaya çalışıyoruz? İlginç günlere hazır mısınız?

    Anketler herkesin beklemede olduğunu gösteriyor. Siyaset sınıfı hariç.

     

    Bu yazı 07.03.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır