Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Kafkaesk bir sabah

    H. Ekrem Cunedioğlu08 Ocak 2024 - Okunma Sayısı: 1537

     

    Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” Kafka’nın insanın kendine yabancılaşmasını anlattığı Dönüşüm adlı uzun hikayesi bu cümle ile başlar. Ticaret Bakanlığı’nın 4 Ocak’ta yayımladığı, firmaların üretim yerlerini dikkate alarak hesaplanan il bazında ihracat verilerine baktığım anda aklıma bu hikâye geldi. Ancak Ticaret Bakanlığı’nın bize sunduğu, Kafka’nın hikayesindekinin aksine bir öze dönüş hikayesi. Çünkü yeni verinin sunduğu ilk mesaj şu: TÜİK’in kamuya açık il bazında ihracat verilerini kullanarak yaptığınız tüm analizler aslında illerin gerçeklerini yansıtmıyor. Birçok il toplantısında bu yönde şikayetler duymuştum. Mesela, Bursa’da reel sektör temsilcilerine yaptığım bir sunumda Bursa’nın ihracatını değerlendirirken TÜİK verilerini değil de TİM verilerini kullanmanın daha doğru olacağını söylemişlerdi. Aksaray’da katıldığım bir toplantıda Mercedes’in ihracatının Aksaray’a değil de İstanbul’a yazıldığını öğrenmiştim. Sanayi Bakanlığı’nın Girişimci Bilgi Sistemi’ni kullanarak elde ettiğimiz il bazlı dış ticaret sonuçları da TÜİK’in sunduğu verilerden farklı çıkardı. Bir farkındalığım vardı ama bu farkındalık bile Ticaret Bakanlığı’nın yeni verisiyle Kafkaesk bir sabaha uyanmama engel olamadı. Peki, bu kadar dramatize ettiğim yeni veri bize ne anlatıyor?

    İstanbul sandığımız kadar büyük bir ihracat merkezi değilmiş!

    Üretim merkezine göre hesaplanan il bazında ihracat verisinin öne çıkan ikinci mesajı, İstanbul’un aslında bugüne kadar anlatılan kadar büyük bir ihracat merkezi olmadığı. Firma merkezini esas alan ihracat hesabına göre İstanbul, Türkiye’nin 2022’deki mal ihracatının %49’unu, 2023’ün ilk 11 ayındaki ihracatının ise %49,9’unu yapmış sayılıyordu. Oysa yeni veri bize bu oranın 2022 için %21,7, 2023 içinse %23,2 olduğunu söylüyor. Ayrıca Bursa’daki iş insanlarının TİM verilerine bakın derken oldukça haklı olduklarını ancak TİM’in verilerine göre toplam ihracattan İstanbul’un aldığı payın bile Ticaret Bakanlığı’nın yeni verisindekinden 20 puan daha yukarıda olduğunu da öğrenmiş olduk. (Grafik 1)

    TÜİK’in 2022 verilerine göre İstanbul, kişi başına ihracatın en yüksek olduğu il. 7836 USD kişi başına ihracat değeri ülke ortalamasının da %163 üzerinde. Ancak üretim yerini dikkate alan yeni veriyi kullandığınızda İstanbul’un kişi başına ihracatı 3472 USD ile ülke ortalamasının sadece %16,5 üzerinde bir değer alıyor ve İstanbul kişi başına ihracata göre il sıralamasında on sekizinciliğe geriliyor.  Ülke örneği vermek gerekirse firma merkezini dikkate alan veri bize kişi başına ihracat açısından İstanbul’un Portekiz’e, Bulgaristan’a benzediğini söylerken, üretim merkezini dikkate alan veri İstanbul olsa olsa Panama’ya, Moğolistan’a benziyor diyor.

    İhracat verisi derleme yöntemi değişince İstanbul’un toplam ihracattan aldığı pay 27,3 puan azalıyor. Peki, veri değişince hangi illerin toplam ihracattaki ağırlığı arttı ya da hangi illerin ihracat yarışında aslında hakkını yiyormuşuz? Grafik 2’de pay değişimlerinin haritası görülüyor. Bu harita belki de İstanbul’un doğudaki illerden daha kötü durumda olduğunu gösteren nadir haritalardan biri. Ancak artış oranlarına baktığımızda doğunun durumunun da kötüleştiğini görüyoruz. Payı en çok artan üç ildeki pay değişimi şöyle: Kocaeli’de 6,4 puan, Tekirdağ’da 4,1 puan, İzmir’de 3,1 puan. Payı bir puandan çok artansa 7 il var ve bu 7 il Ankara’nın batısında yer alıyor.

    Veri derleme yöntemini değiştirseniz de değişmeyen bir sonuç: Bölgesel eşitsizlik

    Grafik 3’te ihracatın üretim merkezini esas alan il dağılımını görebilirsiniz. Ankara’nın doğusundaki gelişmişlik problemi yeni ihracat verisine de açık şekilde yansıyor. Hatta Doğu Karadeniz ile Kuzeydoğu, Ortadoğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin toplam ihracattaki payı firma merkezi esasına göre %7,04 iken üretim merkezine göre %6,45. Bu bölge toplam nüfusun %21,2’sini, toplam gayri safi yurtiçi hasılanın %10,8’ini sağlıyor ama ihraç edilen malların sadece %6,45’i bölgedeki illerde üretiliyor. Hatta söz konusu bölgedeki ihracatın %43,3’ü de Gaziantep’ten gerçekleştiriliyor. O zaman şu şekilde düşünmek daha sağlıklı olabilir: Türkiye’nin doğusunda toplam nüfusun %18,7’sini, gayri safi yurtiçi hasılanın 8,8’ini sağlayan Gaziantep hariç 29 ilimiz var ve mal ihracatımızın sadece %2,8’ini bu iller gerçekleştiriyor.

    Üç büyük ihracatçının sektörel çeşitlilik sorunu sandığımızdan büyük

    Ticaret Bakanlığı yeni yayımladığı verinin bülteninde en çok ihracat yapan üç ilin en çok ihracat yaptığı beş sektöre de yer vermiş. İlk sürprizi yine İstanbul yapıyor. TÜİK verisinin bize İstanbul için sunduğu en çok ihracat yaptığı beş sektör listesinde “kıymetli metaller ve taşlar” yok. Oysa üretim yeri bazlı veri bize bu sektörün İstanbul’un 2023’teki yıldız sektörü olduğunu söylüyor. 4 Ocak 2024 sabahına kadar İstanbul’un 2022’de 124 milyar USD ihracat yaptığını ve bunun 13,2 milyarını motorlu kara taşıtları, 10,2 milyarını makine, 7,1 milyarını ise elektrikli teçhizat sektörlerinin sağladığını, yani İstanbul’un Türkiye’nin üst-orta teknolojili ürün ihracatının merkezlerinden biri olduğunu sanıyorduk. Oysa yeni veri, İstanbul’un 2023’te makine sektöründe 5,2, elektrikli teçhizat sektöründe 3,7 milyar USD ihracat yaptığını söylüyor. 2022 için olduğunu sandığımız düzeyin bile 8,3 milyar USD altında. Motorlu kara taşıtları ise ilin ilk 5 ihracatçı sektörü listesinde yok ve bu da sektördeki ihracatının 3,7 milyar USD’nin altında olduğu anlamına geliyor.

    İstanbul’da olmayan ama İstanbul’a yazılan motorlu kara taşıtları sektörü ihracatının önemli bir kısmının Kocaeli’de gerçekleştiğini de söylüyor veri bülteni bize. Çünkü TÜİK verilerine göre Kocaeli 2022’de sadece 645 milyon USD motorlu kara taşıtı ihracatı yapmış ama yeni veri 2023 için bunun aslında 10,3 milyar USD olduğunu gösteriyor. Hatta motorlu kara taşıtlarının Kocaeli’nin ana ihracat sektörü olduğunu da öğrenmiş oluyoruz. Benzer şekilde Kocaeli’deki makine ve elektrikli teçhizat ihracatı da TÜİK’e yansıyandan daha yüksek.

    İhracatın sektörel çeşitliliğini ölçmek için daha iyi göstergeler olsa da bültende sunulan veriden sadece en çok ihracat yapılan 3 ve 5 sektörün toplam ihracattaki payını hesaplayabiliyoruz. Bu da makul bir gösterge sayılabilir. Eğer söz konusu oran yüksekse ilin ihracatının az sayıda sektöre bağımlı olduğu ve bu sektörlerdeki negatif bir şokun il ekonomisini fazla etkileyeceği düşünülebilir. HS sınıflaması 2 basamak detayda İstanbul, Kocaeli ve İzmir’in ihracatlarında en büyük 5 sektörün payı 2023 için sırasıyla %55,8, %65 ve %51,5. Oysa TÜİK’in 2022 verilerine göre bu oranlar yine sırasıyla %40,2, %64,8 ve %39,2’ydi. Burada Kocaeli’nin sektörel çeşitlilik sorunun hala çok ciddi olduğunu ama bunun kaynak sektörünün sanılandan farklı olduğunu; nispeten çeşitliliği yüksek iller arasında saydığımız İstanbul ve İzmir’de ise aslında ciddi düzeyde bir çeşitlilik sorunu olduğunu öğreniyoruz.

    İhracat odaklı il sayısı oldukça fazla

    Yeni veri ülkedeki ihracatın sürdürülebilirliği açısında pozitif mesajlar da veriyor elbette. Örneğin ihracat-odaklı il sayısının sandığımızdan fazla olduğunu görmek güzel bir haber. İlin ülkedeki toplam ihracattan aldığı pay, toplam gayri safi yurtiçi hasıldan aldığı paydan yüksekse ilin ihracat-odaklı olduğunu varsayabiliriz. Firma merkezini esas alan il bazında ihracat verisine göre, toplam ihracattaki payının toplam GSYH’deki payına oranı 1’in üzerinde olan, yani ihracat-odaklı sadece 7 il vardı. Üretim merkezini esas alan veriye göreyse bu kriteri sağlayan il sayısı 23. Grafik 4’te, Tekirdağ ve Manisa gibi orta-yüksek teknolojili ürünlerin üretim merkezleri arasında yer almalarına rağmen TÜİK verisine göre ihracat-odaklı sayılmayan illerimizin, Ticaret Bakanlığı’nın yeni verisine göre beklentilerle uyumlu şekilde ihracat-odaklı sayıldığını görüyoruz. Diğer taraftan, TÜİK verisini kullanınca ihracat-odaklı diye sınıfladığınız İstanbul ve Şırnak ise aslında ihracat-odaklı değilmiş farkındalığını da kazandırıyor Grafik 4. Elbette TÜİK’in bölgesel GSYH verisinin doğru olduğu varsayımına dayanıyor bu değerlendirme. Ancak TÜİK’in bölgesel GSYH hesabında firma bazlı ihracat verisi kullandığını varsaysak ve bunu üretim yerine göre ihracat verisiyle değiştirsek dahi İstanbul’un ihracat-odaklı olmaması durumu değişmiyor. İstanbul nereden bakarsanız bakın hizmetler ve tüketim odaklı bir il.

    Üretim yerleri dikkate alınarak hesaplanan il bazında ihracat verisini kamuya açarak Ticaret Bakanlığı oldukça önemli bir iş yaptı. Sadece “illerin toplam ihracatı” ve “en çok ihracat yapan üç ilin en çok ihracat yaptığı beş sektördeki ihracatı” verileri ile yapılan bir değerlendirme bile illerimizi yanlış tanıyormuşuz sonucuna varmaya yetiyor. Örneğin ürün uzayı analizi yaptığımızda inovasyon eşiğindeki iller arasında yer alan İstanbul’un ana ihracat sektörünün “kıymetli metaller ve taşlar” olması inovasyon bunun neresinde dedirtiyor insana. Sanırım ihracat verisi kullanarak illerin üretim yetkinliklerini anlamaya çalışan tüm analizleri bu yeni veriyle yeniden yapmak gerekecek. Madem bir şeyleri doğru veriyle yeniden analiz sürecine gireceğiz, kamu daha yüksek detayda ve daha çok veriyi açık veri haline getirmeyi de düşünmeye başlayabilir. Örneğin sadece ihracatın değil, ithalatın il dağılımını da üretim yerine göre hesaplayıp paylaşsalar ve hatta bu verileri il ve sektör (mümkünse HS sınıflaması en az 4 basamak detayda) düzeyinde paylaşsalar keşke. O zaman Ticaret Bakanlığı’nın veri bülteninde ifade ettiği gibi veriye dayalı il/bölge bazlı politika tasarımına akademi de düşünce kuruluşları da daha çok katkı sağlayabilecektir.

    Etiketler:
    Yazdır