Arşiv

  • Mart 2024 (18)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Dövize alım müdahalesi gerekiyor mu?

    Fatih Özatay, Dr.26 Nisan 2007 - Okunma Sayısı: 1219

     

    Pazartesi günkü yazımda, önümüzdeki dönemde olumsuz bir şokla piyasaların karışması durumunda, Merkez Bankası (MB) kura müdahale etmeli mi sorusunu yanıtlamaya çalışmıştım.

    Bugün ise tersi bir durumu ele alıyorum: Kur daha da aşağı doğru düşme eğilimine girerse, MB piyasaya alım yönünde müdahale etmeli mi? Önce son yazımda ulaştığım sonuçları özetleyeyim:

    Dış piyasalarda oluşacak büyük ve uzunca süre piyasaları karıştıracak olumsuz bir şok karşısında, MB döviz piyasasına müdahale etmemeli. Bu koşullar altında iyice anlamsız hale gelecek enflasyon hedefinin değiştirilmesi daha doğru.

    Ancak, hedefi değiştirmeyip artan enflasyonu düşürmek için faizleri yükseltmesi halinde, müdahale seçeneği de belli bir ağırlık kazanıyor. Bu koşullar altında, yine de 'müdahale etmemeli' şeklinde benim görüşüm.

    O yazıda, üçüncü olarak, iç siyasi gelişmeler nedeniyle kurlar ve enflasyon beklentilerinin sıçraması durumunda döviz piyasasında ne yapılabileceğini ele almıştım. O açıdan da yanıt netti: Gerginliğin ne zaman geçeceğini bilemeyeceği için MB müdahale etmemeliydi. Zira gerginlik bitmeden yapılacak bir müdahalenin başarılı olma şansı yoktu, üstelik kurdaki oynaklığı daha fazla artırma olasılığı yüksekti. Gerginlik ortadan kalkınca da, kur iktisadi temellerce belirlenen eğilimine zaten geri dönecekti.

    Dış piyasalarda esen bahar havasının güçlenmesi, içeride de siyasi gerginlik çıkmaması halinde, kurun daha da aşağı doğru gitmesi ihtimali yüksek.Bu eğilimi güçlendirecek bir olgu da, hükümetin bazı reformları yürürlüğe koyma yönünde yaptığı hazırlıklar (bu yöndeki haberler doğru çıkarsa).

    Bu durumda MB'nin biraz 'şansa' ihtiyacı var. Şu anlamda: Üst üste birkaç ay enflasyonun düşük bir düzeyde gerçekleşmesi, böylelikle yıllık enflasyonun belirgin biçimde düşüş eğilimine girdiğinin büyük bir çoğunlukça kabul edilmesi gerekiyor. Bu süre zarfında, özellikle ABD ekonomisine ilişkin yeni verilerin de açıklanmasıyla, FED'in izleyeceği faiz politikasının biraz daha netleşmesi olasılığı da var. Keza, aynı süreçte içerideki hava da kendini bir ölçüde belli edebilir. Bu gelişmeler izin verirse, enflasyonun hedef ile uyumlu bir patikaya girdiğine vurgu yaparak faizleri düşürmeye başlayabilir MB.
    Dolayısıyla, müdahale etmemek seçeneği çok daha ağır basıyor eğer politika faizlerinde yeniden bir düşüş süreci başlatılabilirse. Enflasyon gelişmeleri bu sürecin başlangıcını ileriye attıkça, buna karşın dış piyasalar ve iç siyasetteki gelişmeler kurda aşağı doğru hareket yarattıkça, durum daha karışık.

    Karışık; çünkü kurda daha da aşağıya doğru bir gidiş, MB üzerindeki baskıları da artıracak. Baskıdan kasıt, 'uygulanan para politikasının aslında kuru baskılayarak enflasyonu düşürmeyi amaçladığı, bunun için de yüksek faiz politikası uygulandığı' teranesinin artan yoğunlukta duyulacak olması. MB'nin inandırıcılığı ve güvenilirliği, bu yeni baskı dalgasından olumsuz yönde etkilenebilecek.

    Bu koşullar altında temelde dikkate alınması gereken olgu, yüklü alım müdahalelerinin ileride faizlerin düşürülmesi olasılığını azaltıcı yönde çalıştığı gerçeği. Çünkü artan likidite nedeniyle daha hızlı kredi genişlemesi olabiliyor, bu da enflasyonu artırıcı yönde etki yapıyor.

    'Şans' yanında MB'nin gereksindiği bir diğer unsur daha var: İdari kararlarla belirlenen mal ve hizmetlerin fiyatlarının, bütçe hedeflerindeki olası sapmaları telafi edecek yönde artırılmamalarına özen gösterilmesi gerekiyor.

     

    Bu köşe yazısı 26.04.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır