Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Anayasa değişikliği mi anayasayı yenilemek mi?

    Hasan Ersel, Dr.15 Ekim 2007 - Okunma Sayısı: 1552

     

    Türkiye Büyük Millet Meclisi, Deniz Baykal'ın önerisini uygun bulup kurucu meclis kurmaya karar verir ve kendisini kurucu meclis olarak kabul ederse ne olur? Mevcut Meclis'in 'kurucuların iradesini yansıtıp yansıtmadığına' kim, nasıl karar verecek?

    Sayın Deniz Baykal, 22 Eylül 2007 günü Sayın Mehmet Ali Birand'la yaptığı söyleşide anayasada değişiklik yapmak ile anayasayı yenilemek arasındaki fark üzerinde duruyor. Sayın Baykal, anayasada değişiklik yapılması isteğine karşı tutumunu şöyle ortaya koyuyor: "Eğer bazı acil anayasa değişikliği hissettikleri noktalar varsa bunun gereğini birlikte yaparız. Buna biz açığız. Bunu somutlaştırmaları lazım." Ancak Sayın Baykal, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) girişiminin "anayasada değişiklik yapmak" olmadığının altını çizdikten sonra yapılmak istenenin "anayasanın değiştirilmesi" olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: "Bizim anayasamız 175. maddesinde yeni bir anayasa yapılmasını değil anayasanın nasıl değiştirileceğini düzenlemiştir. Yani bizim anayasamızda anayasanın değiştirilmesine yönelik düzenleme vardır. Ama yeni bir anayasa yapılmasına yönelik bir düzenleme yoktur. Anayasalar ancak kurucu iradeyi yansıtan bir oluşumla,.... [b]ir kurucu meclis eliyle yenilenir. Kurucu meclisin nasıl kurulacağı da gene anayasada düzenlenir. .... [B]izim anayasamızın içinde böyle bir madde yok. Varolan tablo karşısında hükümetin yapması gereken anayasayı yenileme, eski anayasayı iptal etme iddiasından vazgeçerek bence anayasayı değiştirmek istedikleri noktalardaki taleplerini açıkça ortaya koymaları ve o konularda bir değişiklik arayışına girmeleridir. Eğer bunları belirlerse bu konuda bir toplumsal uzlaşma arayışı gerçekleştirilebilir."

    Anayasa yenilenemez

    Anladığım kadarıyla bu açıklamadan şu sonuçlar çıkıyor: Anayasada değişiklik yapılmak istenmesi durumunda, ne yapılması gerektiği anayasanın 175.  maddesinde belirlendiği için durum açıktır ve ana muhalefet partisi böyle bir isteğin olabileceğini doğal karşılamakta ve üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu söylemektedir. Ancak konu "anayasayı yenilemeye" gelince, durum çok farklılaşmaktadır. CHP liderine göre "anayasanın nasıl yenilenebileceği" düzenlenmiş değildir. Dolayısıyla mevcut anayasa kuralları içinde anayasa yenilenemez. Bu yoldan vazgeçilmelidir.

    Ancak Sayın Baykal'ın söylediklerinden "anayasayı yenilemek" için neler yapılması gerektiğine ilişkin bir yol çıkarmak da olanaklıdır. Önce anayasada, anayasayı yenilme ile görevi verilen bir kurucu meclisin oluşturulmasına olanak sağlamak üzere, bir değişiklik yapılır. Kurucu meclisin oluşturulmasında da "kurucuların iradesini yansıtma" koşulu sağlanır. Ondan sonra bu kurucu meclis yeni anayasayı hazırlar. Daha sonra anayasada yapılan değişiklik çerçevesinde öngörülen yöntem neyse (referandum vs) ona göre yeni anayasanın toplum tarafından benimsenip benimsenmediği belirlenir.

    Açıklığa kavuşmayan noktalar

    Sayın Baykal'ın "anayasada değişiklik yapılması" ile "anayasanın yenilenmesi" arasındaki farkı madde sayısına bağlı bir aritmetik ölçüte bağlamayacağı herhalde apaçık. Şu kadar madde değişirse "anayasa değişikliğidir", bu kadar madde değirse "anayasa yenilenmiştir" gibi bir kural, anlamlı olmadığı gibi, değişiklik önerileri taksitler halinde sunularak kolayca devre dışı bırakılabilir. Bu dururumda geriye anayasanın bazı maddelerinin değişmesinin "anayasayı yenilemek" anlamına gelmesi seçeneği kalmaktadır. 1982 Anayasası'nda bu tür diğerlerinden farklılaştırılarak daha önemli statüye taşınmış üç madde var. Bunlar anayasanın ilk üç maddesi. Ancak yine yanlış anlamadıysam Sayın Baykal bunları kapsayan ama daha geniş bir madde kümesinin değişmesinin "anayasayı yenilemek" anlamına geleceğini söylüyor. Sözünü ettiğim söyleşisinde bu bağlamda üzerinde durduğu dört konu var. Bunlar: 1) Atatürk düşüncesinin anayasadaki ağırlığının korunması. 2) Din, devlet ilişkisinin düzenlenmesinde anayasadaki anlayışın korunması, 3) Türkiye'nin eğitim dilinin sadece Türkçe olması, 4) Yargı bağımsızlığının korunmasında mevcut anayasadaki durumun sürdürülmesi.

    Bu dört konunun belirlediği ölçütlere dayanarak herhangi bir önerinin anayasanın değiştirilmesi mi yenilenmesi mi anlamına geleceğini saptamanın olanaklı olduğu açık. Bu açıdan bakıldığında Sayın Baykal'ın tutarlı bir öneri sunduğuna kuşku yok. Ancak, başka kişiler de bu ölçütleri artırarak bileşimlerini değiştirerek ya da azaltarak farklı "anayasayı yenileme" ölçütleri de oluşturabilirler. Bu ölçütler arasında seçimi, kim, nasıl ve hangi hakla yapacaktır?

    Aklıma takılan ikinci nokta ise pratik bir sorun. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Sayın Baykal'ın önerisini uygun bulup kurucu meclis kurmaya karar verir ve kendisini kurucu meclis olarak kabul ederse ne olur? Mevcut Meclis'in "kurucuların iradesini yansıtıp yansıtmadığına" kim, nasıl karar verecek? Tabii burada önemli bir başka sorun da "kurucuların iradesi" konusunda toplumda görüş birliği olup olmadığı. O konuda da farklı görüşler varsa, bunlar arasından seçimi kim yapacak? TBMM mi? Öyle ise bütün bu turların anlamı ne?

    Soruna liberal bakmak

    Ancak Sayın Baykal'ın ele aldığı sorunun, bence çok daha önemli, bir boyutu daha var. Bu boyutu, özgürlükçü (liberal) siyasal düşünce içinde ele alıp iki soru sorayım:

    Soru 1: Özgürlükçü siyasal düşünce anlayışını izleyerek "toplumun makul fakat uyuşmaz dini, felsefi ve ahlaki doktrinlerce ciddi olarak farklılaşmış özgür ve eşit vatandaşlardan" oluştuğunu kabul edelim. Bu vatandaşların uzun süre devam edecek istikrarlı ve adil bir topluma sahip olmak için üzerinde anlaşabilecekleri bir anayasal rejimin siyaset anlayışını "onaylaması" olanaklı mıdır? Böyle bir görüş birliğini sağlayacak siyaset anlayışının yapısı ve içeriği ne olmalıdır? Nasıl bir anayasa bu sorunu çözer?

    Soru 2: Siyasal adaletin belli özgürlükçü ilkelerini karşılamak kaydıyla toplumdaki siyasal rekabeti düzenleyecek demokratik seçim süreçlerini yerleştirmek üzere görüş birliği nasıl sağlanır? Bunu sağlayacak bir anayasa nasıl olmalıdır? Bu konuda görüş birliği sağlanabilir mi?

     

    Örtüşen görüş birliği

    Açık ki ilk sorunun yanıtını bulmak ve toplumda bu koşulu sağlayacak bir görüş birliğini sağlamak, ikinci soruya verilen yanıt etrafında görüş birliği sağlamaya oranla kat ve kat daha zordur. O zaman da anayasa değişikliğinden söz edildiğinde hangi soruya yanıt arandığının açık bir biçimde ortaya konulması gerekir. Sayın Baykal'ın söyleşisinden edindiğim izlenim, AKP'nin başlattığı girişimin ilk soruya yanıt aramaya yönelik olduğunu düşündüğü yönünde. Bu durumda Sayın Baykal'ın toplumu anayasa değişikliği konusunda çok daha duyarlı olunması için uyarmasının da bir anlamı var. Acaba AKP'nin bu konuya yaklaşımı ne?

    Siyasal özgürlükçülük açısından önem taşıyan bu iki soru John Rawls'ın "Siyasal Liberalizm" adlı kitabında etraflı bir biçimde tartışılmaktadır. Rawls ilk soruyu çözen durumu "örtüşen görüş birliği" (overlapping consensus), ikincisini çözen durumu ise "anayasal görüş birliği" (constitutional consenus) olarak adlandırmaktadır. Bu kitaptan öğrenebileceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. Rawls'ın bu kitabı Mehmet Fevzi Bilgin tarafından Türkçeye çevrilmiş ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından 2007'de basılmıştır. Gerek çevirmene ve gerekse yayınevine bu değerli yaptı Türkçeye kazandırdıkları için de ayrıca teşekkürlerimi iletmek istiyorum.


    Bu köşe yazısı 15.10.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır