Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Bir açılış töreninden esintiler

    Hasan Ersel, Dr.30 Kasım 2007 - Okunma Sayısı: 1140

     

    Lisede Engin Bağda adlı çok sevdiğim bir arkadaşım vardı. Almanya'ya kimya tahsiline gitti, doktora da yaptı. Kendi alanında çok başarılı oldu. Yollarımız ise hiç kesişmedi. 42 yıl sonra o beni Referans gazetesindeki adresimden buldu. E-posta olunca yazışmak kolay. Ama birbirimizi yolda görsek tanıyabilecek miydik? Bu soruya yanıt verecek bir fırsat çıktı. 22 Kasım günü Gebze'de kendisinin de başında olacağı bir kuruluşun açılışına davet etti. Kuruluş RMI Boya ve Isı Yalıtım Sistemleri Araştırma ve Eğitim Merkezi adını taşıyor. Yaptığı da boya, dış cephe ısı yalıtım sistemleri üzerinde araştırma, geliştirme yapmak, dayanım testleri yürütmek ve eğitim vermek. Tümüyle bilgi üretimi ve aktarımı faaliyetleri. Kendisi misafirlere yapılan testler konusunda bilgi verirken kulak misafiri oldum. Teknik açıklamaları anlamayı zaten beklemiyordum, kulağında kalan izi yeter diye düşündüm. O kadarı da oldu. Demek ki güzel anlatmış. Bu arada birbirimizi de görmüş olduk. Artık yolda birbirimizi tanıyabileceğiz.

    Sonra olayın iktisadi yönü üzerinde düşünmeye başladım. Bu kuruluş Türk-Alman işbirliği ile ortaya çıkmış. Özel bir kuruluş. Yani sonuçta kâr etmeyi amaçlıyor. Bunun karşılığında ne sunuyor? Boya ve yalıtım malzemeleri konusunda bilgi üretimi ve aktarımı. Bilgi aktarımını nasıl yapıyor? Eğitim vererek ve testler yaparak. Burada testler söz konusu malzemelerin hangi koşullarda ne süre dayanacağına ilişkin.

    Dolayısıyla bir firma ürününün kolayca bir bakışta görülemeyecek özelliklerini öğrenebiliyor. Bunun yararı ne? Bir kere, firma bu konuda standartlar konulmuşsa onları sağlayıp sağlamadığını öğreniyor. Bu da örneğin Avrupa Birliği ya da ABD gibi, bu tür standartlara dikkat eden pazarlara girme olanağı sağlıyor. Ama bu işin sadece bir yönü. Test sonuçları, ürününün belli özelliklerini belli yönde değiştirmek isteyenlere de yardımcı oluyor. Örneğin Erzurum ve Antalya'daki koşullar (nem, ısı vs) aynı olmadığına göre ulusal ölçekte üretim yapan bir firmanın her iki yerdeki müşterisini tatmin edecek biçimde ürün çeşitlendirmesine gitmesi gerekir. Bu açık. Ne yapılacağı ve nasıl yapılacağı ise bu tür testlerin sonuçlarına bakılarak belirleniyor.

    Dikkat edilirse bu kuruluşun varlığı, ilgili sanayi dalında yenilik (inovasyon) yapabilmek için bir olanak sağlıyor. Tabii yenilik yapılabilmesi için bu sağlanması gereken koşullardan -önemli olsa da- sadece birisi. Peki, neden bu kuruluş bugün Türkiye'de iş yapabileceği görüşüne vardı? Sanırım bunun arkasında, başardıklarına başaramadıkları kadar dikkat etmediğimiz sanayimizdeki ciddi atılımlar yatıyor. Bu kuruluşun yöneticileri/ortakları böyle bir hizmete talep olacağını tahmin etmeselerdi, yani Türkiye'de yenilik yapma potansiyeli olduğunu görmeselerdi, bu yatırımı yaparlar mıydı?

    Bir de kuruluşun yeni açılan binası var. Tam Ömer Madra'nın kulaklarını "iyi anlamda" çınlatacak cinsten. Binanın ısıtma ve soğutması jeotermik olarak topraktan sağlanıyor. Böylece sadece bu bina yılda atmosfere 40 ton CO2  verilmesini önlemiş oluyor. Türkiye'nin ilk Yeşil Binası sıfatını kazanmış. Aydınlatma için de güneş enerjisinden yararlanıyor. Doğrusu bundan çok etkilendim. Bir bilgi daha var: Avrupa'da bu türde sadece 60 bina varmış. Doğrusu buna çok şaştım. Hani Avrupa çevre kirlenmesi/iklim değişikliği konusunu çok ciddiye alıyordu? Neden 60 bina var da 60.000 tane yok?

    Arkadaşım Engin Bağda'ya ve başında olduğu kuruluşa başarılar diliyorum.

     

    Bu köşe yazısı 30.11.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır