Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    2008'de üretici fiyatları yüzde 5 dolayında artabilir

    Hasan Ersel, Dr.07 Ocak 2008 - Okunma Sayısı: 1282

     

    2007 yılını TÜFE'de yüzde 8,39 ve ÜFE'de yüzde 5,94 artışla bitirdik. 2008'de ÜFE'nin azalma yönünde direnç göstermesini bekliyorum. Yeni bir şok olmayacağı varsayımı altında ÜFE'nin yüzde 5 dolaylarında artması olasılığı bana daha yüksek geliyor.

    2007 yılını TÜFE'de yüzde 8,39 ve ÜFE'de yüzde 5,94 artışla bitirdik. 2006 yılı sonunda TÜFE yüzde 9,65 ve ÜFE ise yüzde 11,58 artmıştı. Dolayısıyla enflasyonu geçen yıla oranla düşürme yolunda adım atmaya devam ettiğimiz söylenebilir. Bunu olumlu bir nokta olarak not edelim. Eğilim, -eğer 2008 yılında yeni bir şokla karşılaşılmazsa- enflasyonun daha da azalması yönünde görünüyor. Burada önemli sorun, yeni bir şok olmaması varsayımının pek gerçekçi görünmemesi. Bu bağlamda iktisat politikası yapımcısının elinde iki araç var. İlki, kendisinin ciddi hata yapmaması. Bu, hükümet için çok daha önemli. Çünkü içinde bulunduğumuz ortamda "durumu korumaya çalışmak" da ciddi hata kategorisine giriyor. Artık "Atılım yapmayan tökezler" dönemindeyiz. İkincisi ise dış dünyadan gelebilecek şokları önceden kestirerek, bunların etkisini yumuşatacak önlemler almak. Bu konuda Başta TCMB olmak üzere ilgili kurumlarda yeterli teknik kapasite olduğu kanısındayım. Umarım siyasi düzeyde karar alanlar bu kapasiteden doğru biçimde yararlanırlar. Tabii bundan sonra akla gelebilecek bir ikinci sorun da enflasyonun hedeflenen düzeye düşüp düşmeyeceği! Bu konuda farklı bekleyişler olması doğal. Ben, 2008 yılı sonu için TCMB'nin tahmin aralığının üst sınırına yakın bir sonuç bekliyorum. Yanılmayı dileyerek. Şimdilik bu konuyu burada bırakarak ÜFE'deki (Üretici Fiyat Endeksi) hareketlere biraz daha dikkatle bakmak istiyorum. 2007 yılında TÜFE sadece 1,26 puan düşerken ÜFE 5,64 puan düştü. Başka bir deyişle ÜFE ile ölçülen enflasyon hızını bir yılda yüzde 48,7 düşürmeyi başarmışız. Bu, öyle gözden uzak tutulabilecek bir sonuç değil.  

    2006 yılında üretici fiyatları

    ÜFE'deki harekete baktığımızda garipliğin 2006 yılında olduğu anlaşılıyor. 2005 yılında sadece yüzde 2,66 artan ÜFE, 2006 yılında yüzde 11,58 artmış. Başka bir deyişle 2006'da ÜFE ile ölçülen enflasyon hızı bir önceki yılın 4,35 katına yükselmiş. Bu yılın mayıs ve haziran aylarında gözlenen aylık ÜFE artışları tüm 2005 yılında gerçekleştirilenin üzerinde. 2006'nın ilk yarısında ÜFE'de meydana gelen artışın bir kısmı ikinci yarıda geri alınmış. (Yılın son altı ayından dördünde ÜFE'deki değişme azalma yönünde.) Bu durumda 2006 yılındaki ÜFE'deki hızlı yükselişi dış kaynaklı bir şoka bağlayabiliriz. (Söz konusu tarihlerde dünya mali piyasalarında bir dalgalanma olmuştu. Bu da Türkiye'de önemli ölçüde hissedilmiş, YTL hızla değer kaybetmişti.) Bunu da akılda tutmakta yarar var. Demek ki, bir şok sonucunda kur yükselince ÜFE de çok artmış. Bundan sonra da olabilir mi? Türkiye ekonomisinde geçişliliğin azaldığı yönünde bazı bulgular var. Ancak şok karşısındaki davranışın farklı olabileceğini de akılda tutmak gerek. Üzerinde durulması gereken bir nokta daha var. O da şirketler kesiminin fiyat ayarlaması yapabiliyor olması. 2006 deneyimi şirketler kesiminin böyle bir şoku fiyatlarına yansıtabileceğini gösteriyor. Ancak bu TÜFE'ye aynı ölçüde yansımıyor. Anlaşılan ekonominin yapısı firmaların fiyat ayarlamaları yapmalarına izin verecek kadar aksak, bunu kolayca sürdüremeyecekleri kadar da rekabetçi. Bu görüşü güçlendiren bir nokta daha var: 2006'nın ilk altı ayında iktisadi büyüme çok önemli ölçüde iç talep kaynaklı. Bu da şirketlere fiyat belirlemedeki güçlerini kullanabilecekleri bir ortam yaratmış. Şok hem büyüme hızını hem de iç talebin katkısını düşürdüğü için, yılın ikinci yarısında firmalar fiyat artırma kararlarından bir kısmını geri almak zorunda bile kalmış.  

    Fiyatlar, kâr ve döviz kuru

    2006 yılında bir başka gelişme de şok sonrasında faizlerin yükselmesiydi. Bu nokta önemli. TCMB verilerine göre şirketler kesiminde finansman giderlerinin net satışlara oranı 2004 yılında yüzde 2,4 iken 2005 yılında yüzde 1,8'e düşmüştü. Bu rakam 2006'da yüzde 3,3'e yükseldi. Bütün bunlara rağmen, 2006 yılında bir önceki yıla oranla şirketler kesiminde satışların maliyetinin net satışlara oranında 1,3 puanlık bir azalma olduğu ve yüzde 84,8'e indiği görülüyor. Bunda herhalde şirketler kesiminin fiyat artışı yapabilmelerinin etkisi var. Bunun sonucu olarak da 2006 yılında vergi öncesi kâr/net satışlar oranı bir önceki yıla oranla 1.4 puan artarak yüzde 6,4'e ulaşmış. Bu rakam 2004'ten (yüzde 5,8) de yüksek. Sonuç olarak 2006, bütün karışıklıklara rağmen şirketler kesimi için kâr oranlarının arttığı, net satışlardaki reel artış oranının da 2006'daki yüzde 6,2 düzeyini epeyce aşarak yüzde 9,4'e tırmandığı bir yıl olmuş. 2006 yılının bir başka özelliği de TCMB'nin üretici fiyatları ile hesaplanmış Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi ile ölçüldüğünde, YTL'nin yıllık ortalama olarak yüzde 1,09 değer yitirmiş olması. Bir yıl önce YTL yüzde 8,12 değer kazanmıştı. Bu farklılığı yaratan 2006'nın ikinci yarısında başlayan ve 2007'nin ilk çeyreğini de kapsayan dönem. Bu dönemde YTL değer yitiriyor, net dış ticaretin büyümeye katkısı artıyor. Ancak büyüme hızı da pek yüksek değil.

    2007 yılı gelişmeleri

    2007 yılında ekonominin büyüme hızında belirgin bir yavaşlama görüyoruz. TCMB verilerine göre beklenen reel faizlerin, 2006'ya oranla daha yüksek olduğu anlaşılıyor. Öte yandan YTL'nin 2007'de ortalama olarak yüzde 6,31 değerlendiği görülüyor. ÜFE'deki artış ise yüzde 5,94'ten ibaret. Yukarıdaki çerçeve içinde bakıldığında, 2007'ye şirketler kesiminde kârlılığın azalmış olması olasılığı güçlü görünüyor. Bu sene döviz kur politikası ve yüksek faizler konusunda yükselen şikâyetler de bu görüşe destek verir nitelikte. Bu durumda 2008'de ÜFE'nin azalma yönünde direnç göstermesini bekliyorum. Yeni bir şok olmayacağı varsayımı altında ÜFE'nin yüzde 5 dolaylarında artması olasılığı bana daha yüksek geliyor. 2008'de büyüme hızının artmayacağını, büyümenin büyük ölçüde iç talepten kaynaklanacağını, finansman maliyetlerinin bir miktar yükseleceğini, bütün bunlara rağmen YTL'de değerlenme eğiliminin, daha düşük oranda olsa da devam edeceğini varsayıyorum. Bu varsayımlar altında, şirketler kesiminin, aynı ölçüde olmasa da 2006'ya benzer biçimde fiyat belirlemedeki güçlerini kullanmaları şaşırtıcı olmayacaktır.

     

    Bu yazı 07.01.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır