Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Merkez bankaları piyasa oyuncularını anlayacak, ama kolunu kaptırmayacak

    Hasan Ersel, Dr.11 Şubat 2008 - Okunma Sayısı: 1175

     

    Mali piyasa oyuncuları doğal olarak kendi çıkarları doğrultusunda ve kısa vadeli hareket eder. Merkez bankaları ise piyasa oyuncuları anlamakla birlikte toplumun tüm kesimlerini düşünerek hareket etmeli.

    Mali piyasa oyucuları bu hafta, kolaylıkla tahmin edilebileceği üzere, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet'nin kişiliğinde Avrupa Merkez Bankası'ndan şikayetçiydi. Faizi indirmemişti Avrupa Merkez Bankası, ağırdan alıyordu... Mali piyasa oyuncuları, doğrudan olmasa bile, ima yoluyla, Avrupalı Merkez Bankacılara, Ben Bernanke'yi örnek almasını öneriyorlardı... Arkasından Tokyo'da G-7 toplantısı geldi. G-7 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası başkanları bazı düzgün cümlelerle, ABD ekonomisinde yavaşlamanın biraz daha devam edeceğini, mali piyasalarda çalkalanmaların da süreceğini öngördüklerini bizlere iletti. Ancak, her ülkenin gerekeni kendisinin yapmasını temenni etmenin ötesine de geçmediler. Akla şu geliyor: Madem ortak bir şey yapmayı düşünmüyorlardı, neden zahmet edip Tokyo'ya kadar gittiler? Bir yanıt şu olabilir: İşin ciddi, fakat çok vahim olmadığında görüş birliği içinde olduklarını söylemek için... Bu piyasa oyuncularına moral vermek için mi, yoksa merkez bankalarına destek vermek için mi? Bana biraz ikincisi gibi geldi. Açıklayayım: Mali piyasa oyuncuları, ABD'de olsun Avrupa'da olsun, faiz indirimi istiyor. Oysa merkez bankalarından aldıkları tepkiler farklı. Atlantik'in batı yakasında Federal Reserve faiz indiriyor, doğu yakasında ise Bank of England faiz indirirken, Avrupa Merkez Bankası faizi değiştirmiyor. G-7 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarının geçen haftasonu Tokyo'da yaptıkları toplantı sonunda yapılan açıklama ise merkez bankalarının bu farklı kararlarının tümüne birden destek niteliği taşıyor. Çünkü ülkelerin durumlarındaki farklılıkların altını çiziyor. Başka bir ifadeyle merkez bankalarının kararlarının arkasındaki gerekçeleri, dolaylı da olsa, onaylamış oluyor.

    Oyuncularının istekleri neden yerine getirilmiyor

    Bir banka düşünelim. Müşterileri ondan bir şeyler istesin. Banka da bu istekleri yerine getirmesin. Ne olur? Herhalde müşteriler hesaplarını kapatıp başka bankaya gider. Elimizdeki örnekte bunu yapamıyorlar. Çünkü her ülkede bir merkez bankası var. O zaman akla şu soru geliyor: Neden bu müşteriler merkez bankasının kabul etmeyeceği bir öneriyle ortaya çıkıyorlar? Anlayamıyorlar mı durumun ne olduğunu? İkinci soruya, gönül rahatlığı ile, "anlayamıyorlar" diye yanıt verebiliriz. Ama bu konuda yalnız olmadıklarının da altını çizmek kaydıyla. İçinde bulunduğumuz durumu anlayabilmek, buradan hareketle nereye gidilebileceğini kestirebilmek neredeyse olanaksız. Bu Merkez bankaları için de geçerli. İlk sorunun yanıtı ise biraz daha karmaşık. İktisat politikası nasıl yapıldığına ilişkin bir çerçeve oluşturmadan olay sadece "mali piyasa oyuncuları istediler, merkez bankaları ise isteklerini yerine getirmedi" biçiminde ele alınırsa, hem her iki tarafa da haksızlık yapılmış, hem de varılacak sonuç yanlış olur. Bir kere bütün bu olayın (aslında tüm iktisadi yaşamın) belirsizlik içinde geçtiğini unutmayalım. Herkesin karar alabilmek için bilgiye gereksinimi var. Karar alıcıların gerekli tüm bilgiyi toplayıp biriktirdiğini düşleyebiliriz. Ama bu karar alıcıların sonsuz bilgi toplama ve işleme kapasiteleri olduğu anlamına gelir. Bu süreçlerin de maliyeti olduğunu anımsarsak, bu düşün, bilim kurgu romanları dışında işe yaramayacağı apaçık. Çare, diğer ilgililerle iletişim içinde girip, gerekli bilginin ne olduğunu belirleyip, onu elde etmeye çalışmak. Yani "iletişim". Enflasyon hedeflemesi bağlamında bu kavramın sıklıkla gündeme gelmesinin nedeni de bu. Örneğimizde, karar alıcı merkez bankası, bilgi toplayabileceği ilgililer ise mali piyasa oyuncuları. Merkez bankası onların yaptığı açıklamalar, eleştiriler ya da gönderdikleri notlardan sorunun ne olduğunu ve mali piyasa oyuncularının alınacak kararlara karşı olası tepkilerinin ne olacağını çıkarmaya çalışacak. Çünkü ondan sonra piyasalar bu oyuncuların alacakları kararlar çerçevesinde çalışacak. Piyasa sistemin mantığı böyle. O halde mali piyasa oyuncuları isteklerini açıklarlarken iktisat politikası yapma sürecinin çok temel bir gereğini yerine getirmiş oluyor. Burada dikkat edilmesi gereken bir başka nokta daha var. Bu oyunculardan istenen kendi durumlarını yansıtmaları. Yani kendi çıkarları açısından değerlendirme yapıp, isteklerini iletmeleri. Onlar da öyle yapıyor. (Piyasa oyuncularının bu tavrı eleştirilmiyor değil. Onları bencillikle suçlayıp topluma zarar verdikleri için itham edenler de var. 1980'lerin ABD finans okullarında dolaşan şöyle bir şaka vardı: "ABD için (o dönemdeki) Sovyetler Birliği silahlı kuvvetleri mi daha tehlikelidir, yoksa ABD üniversitelerinin finans bölümleri mezunları mı?)

    Toplumun tüm kesimleri gözetilmek zorunda

    Öte yandan bu oyuncuların kısa dönemle ilgili olduklarını da unutmamak gerekir. Sonuçta onların ufku en çok yönetim kuruluna ya da ortaklarına hesap verecekleri güne kadardır. Oysa merkez bankaları piyasa oyuncularından çok daha uzun dönemi hesaba katmak zorundadır. Bu onların üstün insanlar olmasından değil, görevlerinin niteliğinden kaynaklanmaktadır. Her şeyden önce merkez bankaları aldıkları kararların ekonomide beklenen sonucu vermesi için aylar hatta bazen yıl ile ölçülen zaman geçmesi gerektiğini bilirler. Bu nedenle de onların kararları bugün ne olduğundan çok yarın ne olacağı ile ilgilidir. Topladıkları bilgiyi bu çerçeve içinde değerlendirirler. Böyle olunca da bilgiyi verenin bugün olmasını istediği ile merkez bankasının yarın için aldığı kararın uymamasını doğal karşılamak gerekir. Tabii bir de merkez bankaları, piyasa oyuncularından farklı olarak toplumun tüm kesimlerini hesaba katmak durumundadır. Bu uyuşmazlık, ne piyasa oyuncularının gözlerinin kendi çıkarları dışında bir şeyi görmediği ne de merkez bankalarının yanlış yaptığı anlamına gelir. Sonuç olarak, bu sürecin sağlıklı çalışabilmesi için para politikasını yürütmekten sorumlu olanların, mali piyasalarda olup bitenleri algılayabilecek kadar kültürlü, ama onlara kendilerini kaptırmayacak kadar bilgili olmaları gerekir.

     

    Bu yazı 11.02.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır