Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Demirliyormuş gibi yapan geminin öyküsü

    Hasan Ersel, Dr.25 Nisan 2008 - Okunma Sayısı: 1127

     

    Gemi bir yerde konaklamak istediğinde demirler. Böylece akıntı gibi dış etmenlerin etkisiyle yer değiştirmez. Gemi tek çapa atarsa onun etrafında döner. Hem baştan hem kıçtan çapa atarsa konumu sabitlenir. Dolayısıyla nasıl çapa atılacağı ortamsal koşullara ve niyete göre değişir. Ancak bir nokta açık: Hiçbir aklı başında kaptan hem çapa atıp hem de gemisini hareket ettirmeye kalkışmaz. O zaman gemi demir tarar.

    Bir öykü: Modern kente yerleşmek isteyen yolcuları taşıyan büyükçe bir gemi, bu kentin tarihi limanına girmiş. Etrafta başka gemiler de var. Yolcular ise kararsız. Limana çıkış formaliteleri ve uzaktan gördükleri hızlı modern kent yaşamı onları ürkütmüş. Oraya gitmeye artık eskisi kadar hevesli değiller. Geriye dönmekten bile söz ediyorlar. Liman yönetimi geminin hem baştan hem de kıçtan çapa atmasını istiyor sağa sola çarpmasın diye. Kaptan bir yandan gemisini yavaşça geri geri götürüp yolcuları memnun etmeye çalışıyor öte yandan da liman yönetimiyle pazarlık yapmaya kalkışıyor: Burundan tek çapa atsam olmaz mı?

    Liman yönetiminin "olmaz" diyeceği açık. Demir tarayacağı belli olan bir gemiye kim izin verir ki? Diğer gemilerin kaptanlarının bir geminin motorlarını geriye gitmek üzere çalıştırırken demirleyemeyeceğini bilmemeleri söz konusu olamaz. İlk yapacakları iş, bir kazaya kurban gitmemek için demir alıp uzaklaşmak olacaktır. Bunu yaparken de liman yönetimine "Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Bu gemi demir tarayıp başımıza bela olacak. Ya bunu limandan atın ya da doğru dürüst demirlesin" demezler mi?

    Gemiyi Türkiye, kaptanı hükümet, modern kenti kürselleşen dünya ekonomisi, liman yönetimini IMF ve diğer gemileri de ekonomik ilişkilerimiz olan ülkeler/şirketler olarak alın. Durumumuzun bu öyküden ne farkı var? Dünya ekonomisi ile bütünleşmek için gerekli önlemleri (limana demirlemek) almamakta direniyoruz. Sorun sadece hükümette (kaptan) değil! Bizler (yolcular) da isteksiziz. Küresel ekonomiye uymaktansa geri dönebilmeyi düşlüyoruz. Hükümet de reformlarda (baştan ve kıçtan çapa atmak) yan çiziyor. Bunun IMF ve bizimle iktisadi ilişki içinde olan ülkeler ya da şirketler tarafından fark edilmeyeceğini sanıyor. Reform yapacağına, yapıyormuş gibi görünmeyi (tek çapa atmayı) deniyor. Böylece hem IMF ve diğer ülkeler/şirketleri idare etmeye hem de bizleri üzmemeye çalışıyor.

    Kaptanın bu oyunu tutar mı? Liman yönetimi ciddiyse, bu gemiye "Ya doğru dürüst demirle ya da çek git; bir daha da gelme" diyeceği açık. Diğer gemilerin ise liman yönetiminin kararını beklemeden, başlarına bir dert gelmemesi için bu geminin dolaylarından uzaklaşacakları da. Bu durumda yolcuların artık limana bile çıkmalarına izin verilmeyeceği belli. Bir süre sonra da geminin geldiği yere doğru seyretmeyip, tek çapa etrafında dönmekle sürüklenmek arasında bir konumda olduğunu fark edecekler. Üstelik, herkesin onlardan uzaklaştığını, bir tür "karantinaya alınmış" olunduklarını da görecekler. Demir tarayan bu geminin karaya oturması olasılığı da ihmal edilebilir değil. Görünen o ki, kaptan demirliyormuş gibi yaptığında ne İsa'ya ne de Musa'ya yaranabilecek.

    Kıssadan hisse: Kerameti IMF çapasında (o da neyse) arayacağımıza limanda demirlemek isteyip istemediğimize bir an önce, özellikle de tekne karaya oturmadan karar verelim. Karaya oturursa hem yüzdürmek zor olur hem de böyle bir gemiyi bu limana bir daha zor kabul ederler!

     

    Bu yazı 25.04.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır