Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Greenspan'a göre piyasanın üstünlüğü

    Hasan Ersel, Dr.28 Nisan 2008 - Okunma Sayısı: 1129

     

    Son zamanlarda yeni bir moda ortaya çıktı: ABD mali sisteminde olup biten her türlü olumsuzluğun nedeni olarak Alan Greenspan'ı sorumlu tutmak. Bir bakıma bu görüşte olanlar haklılar hem de yerden göğe kadar. Koskoca ABD ekonomisini bu kadar etkilemeyi (zarar vermek biçiminde de olsa) ancak efsaneleşmiş bir insan yapabilirdi. Bu sıfatı kazanmış bir merkez bankası başkanından daha uygun bir aday olabilir mi? Doğrusu bütün bunların beni biraz mutlu etmediğini söyleyemem. İnsanlara bu tür haksızlıkların sadece bizde yapıldığını düşünüp dertleniyordum. Meğer küresel bir rahatsızlıkmış.

    Alan Greenspan yaşamıyla, yaptıklarıyla ve bütün bunların kendi dünya görüşüyle olan ilişkileri ile birlikte düşünüldüğünde, ilginç bir insan. Onun dünyaya bakışını bir başka yazıma bırakıp Greenspan'ın mali piyasalarda gözetim ve denetim konusundaki görüşlerini ele almak istiyorum. Greenspan'a yöneltilen eleştirilerden birisi gözetim ve denetime önem vermediği, dolayısıyla mali sistemin zayıflamasına katkıda bulunduğu biçimindeydi. Greenspan'ın bu konudaki yanıtı ilginç: Çünkü, bu eleştiriye itiraz etmiyor. Sahtekârlık dışında gözetim ve denetimin sıkılaştırılması yanlısı olmadığını açıkça kabul ediyor. Nedeni de gözetici ve denetleyici yetkelerin güçlendirilmesinin pek bir işe yaramayacağı kanısında olması.

    Greenspan mali piyasalardaki sıçramaları (discontinuity) öngörmenin olanaksız olduğundan hareket ediyor. Ona göre mali piyasalarda beklenmedik anda bir sıçramayla karşılaşılmaması söz konusu olamaz. Dolayısıyla bu piyasaların oyuncuları her an bir sürprizle karşılaşma heyecanı içinde karar alırlar. Bu heyecan bazen kendisini "mutluluktan uçma" bazen de "korku" biçiminde gösterir. Greenspan'ın da vurguladığı gibi her iki durumda da piyasa oyucularının davranışları akılcı olmayacaktır. Hemen belirteyim, "akılcı değil" denildiğinde bu "aptal" anlamına gelmez, sadece akılcılık varsayımlarına uymadıklarını gösterir. Dolayısıyla Greenspan, kendisinin de içinde yetiştiği ortamda çalışan ve doğrusu zihinsel yeteneklerinden kimsenin kuşku duymadığı kişileri aşağılamıyor. Söylediği, bu kişilerin davranışlarının akılcılık varsayımlarından hareket ederek öngörülemeyeceği.

     

    Yanılmaya mahkûmlar

    Buradan da gözetim ve denetimden sorumlu yetkelere sözü getiriyor. Onlar şu ya da bu biçimde mantıksal, yani akılcı modeller kullanıyorlar. Onların sonuçlarına bakarak, neler olabileceğini kestirmeye çalışıyorlar. Temel varsayımlarındaki bu hata nedeniyle de yanılmaya mahkûmlar. İşte bu nedenle, mali piyasaların sağlıklı işleyebilmesi için gözetimin ve denetimin daha da artırılması yarar sağlamaz. Yapılması gereken, tam tersine, piyasa güçlerinin daha iyi ve etkin çalışmasını sağlamaktır. Piyasa oyuncularından çok daha az bilgili olan gözetim ve denetim elemanlarının denetiminden, piyasa denetimi çok daha etkindir. Bu nedenle denetim açısından yapılacak tek şey sahtekârlığa karşı çok sert önlemler almak, sonrasına karışmamaktır.

    Greenspan'a göre gözetim ve denetimden sorumlu kurumların yetkilerini artırılırsa piyasa oyuncularının "mutluluktan uçtukları süre" uzayabilir. Ama sonuç yine değişmeyecektir. Piyasa bir gün yine beklenmeyen bir sıçrama gösterecek "korkulu günler" başlayacaktır. Üstelik bu durumun topluma fazla bir hayrı da olmayacaktır. Çünkü "mutluluktan uçanlar" akılcı davranmamaya devam edeceklerdir. Bu nedenle de büyük bir olasılıkla piyasa yeni bir şokla karşılaştığında doğacak olan zarar, daha da fazla olacaktır.

    Kriz ve başarısızlık

    Greenspan'ın görüşleri, hiç olmazsa benim anladığım biçimiyle böyle. Önce kendisine hak verdiğim noktadan başlayayım. Piyasa denetimi hiç de yabana atılmaması gereken bir olgu. Onu bürokratik bir mekanizmayla ikameye kalkışmak, en azından etkin bir yol olmayacaktır. Bu nedenle piyasa denetimini zayıflatacak düzenlemelerden kaçınılması gerekir. Ancak burada bir sorun var. Piyasa denetiminin beklenen yönde sonuç verebilmesi için temel bir koşulun sağlanması gerekir: Bu da Greenspan'ın da altını çizdiği tam rekabet (her türlü piyasa var, giriş-çıkış serbest, saydamlık sağlanıyor, gerekli her bilgiye herkes ulaşabiliyor, belirsizlik yok) ortamının varlığı. Bütün kurumları ve özellikleriyle birlikte olmak koşuluyla. Greenspan'a göre zaten, başka hiçbir düzenleme bu sonucu sağlayamaz.

    Peki karşılaştığımız iktisadi kriz bir başarısızlık değil mi? Başarı ölçütü olarak "1929 krizi düzeyinde işlerin bozulmamış olmasını" alırsak şu anda içinde bulunduğumuz duruma "başarı" diyebiliriz tabii! Ama o da kapitalizmin tarihinde tek değil miydi? Bir de 1929 krizinin bu kadar pahalıya patlayıp, şimdikinin görece daha az zarar vermesinin arkasında devletin ilkinde müdahale etmeyi becerememesi ikincisinde ise müdahale etmesinin hiç mi katkısı yok?

    Greenspan'ın bu yaklaşımına iki nedenle katılamıyorum. Onun gerekli gördüğü (ve benim de katıldığım) rekabet ortamı kendiliğinden oluşmuyor. Bu nedenle de her ülkede bu konuyu düzenlemekten sorumlu rekabet otoriteleri var. İkincisi de mali piyasalarda tanık olduğumuz bu son kriz, rekabetçi olma koşulunu sağlama yönünde en başarılı olan ülkelerde oldu. Demek ki, bu koşulun sağlanması beklenen sonucun elde edilmesi için yeterli  değilmiş.

    Greenspan'ın mantık zincirinin bir temel taşı da gözetim ve denetimden sorumlu bir kurumda çalışanların piyasa oyuncuları kadar bilgiye sahip olamayacakları. Buna tümüyle katılıyorum. Ancak anlayamadığım nokta niçin bu bilgiye sahip olmalarının gerektiği. Bu uzmanların görevi piyasada işlem yapmak değil ki! Onların görevi piyasadaki eğilimleri gözlemek ve olumsuz gelişmelerin olmamasını sağlamak. Bunun için bir piyasa oyuncusu ile aynı bilgi donanımına sahip olmaları niçin gereksin? Farklı bir alandan örnek vereyim: Gaz parçacıklarının hareketlerini kestirmek olanaksızdır. Bunlar sağa sola, öne arkaya düzensiz bir biçimde sıçrayıp dururlar. Ama gaz kitlelerinin hareketi çok daha düzgündür ve bunların nasıl hareket edeceğine ilişkin kurallar bulunmuştur. Bugün uygulama için de bu kurallardan yararlanılmaktadır, her bir parçacığın ne yaptığı ile bilgiler değil.

    Başkalarının bilgileri

    Aslında Greenspan'ın önem vermediğini düşündüğüm bir başka olgu daha var. O da gözetim ve denetimden sorumlu kurumda, bu amaçla toplanan bilginin piyasa oyuncularında var olandan daha fazla olması olgusu. Piyasa oyuncuları kendilerini bilirler -öyle umuyoruz- ama diğerleri hakkında pek fikirleri yoktur. Çünkü hiç kimse kendisine ya da müşterisine ilişkin bilgiyi başkasına vermez. Bu durumda da piyasanın havasını kestirmek isteyen bir oyuncu çok eksik bilgiyle tahmin yapmak zorunda kalır. Daha da kötüsü bu tahminlere dayanarak hareket eder. Onun için de hata oranı standart istatistik modellerinin öngördüğünden çok daha yüksektir. Oysa aklı başında bir gözetim ve denetim ortamı, her oyuncuya uygun sorular sorarak piyasanın genel eğilimi  hakkında çok daha fazla bilgi sahibi olabilir. Yani bu düzeyde bilgi eşitsizliği pekâlâ gözetim ve denetim birimi lehine olabilir. Nitekim bu durumda "aklı başında" bir kamu müdahalesinin (örneğin topladığı bilginin piyasa oyuncularıyla uygun bir biçimde paylaşılmasının) toplumun yararına olabileceğini göstermek olanaklıdır. Bu sonuç iktisatta Greenwald-Stiglitz Teoremi olarak bilinir.

    Bütün bunları Alan Greenspan bilmiyor mu? Tabii ki biliyor. Ama onun kafasında net bir seçim var. O da piyasanın üstünlüğü. O işlerin piyasaya bırakılması durumunda toplumsal maliyetin daha az olacağına inanıyor. Ben de bundan kuşku duyuyorum. Ama bu çok deneyimli ve önemli insanın uyardığı noktalara dikkat edilmesi gerektiğinden ise hiç kuşkum yok. Özellikle de Türkiye'de!

     

    Bu yazı 28.04.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır