Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İran'ın iktisadi sorunları, sanıldığından fazla olabilir

    Hasan Ersel, Dr.19 Mayıs 2008 - Okunma Sayısı: 1102

     

    'ABD'nin saldırmak için fırsat kolladığı' söylenen İran'ın tek derdi, saldırı olasılığı değil. Ülkede hem işsizlik oranının hem de enflasyonun daha yüksek olduğu gözleniyor. İran'lılar için 'iktisadi sorunlar mı daha tedirgin edici, ABD'nin saldırı tehdidi mi?' sorusunun yanıtı pek açık değil.

    İran dediğimizde aklımıza ilk olarak "ABD'nin saldırmak için fırsat kolladığı" söylenen petrol üreticisi bir ülke geliyor. O da nükleer tesisleri, İran'ın füze, savaş uçağı diğer silahlar yapımı programını çağrıştırıyor. Oysa bir de komşumuz olan bu ülkede yaşayan 71,5 milyon insan var. Onların da bize benzer yaşamları, kaygıları, toplumsal sorunları var. İran'ın iç siyasal ve iktisadi sorunlarının ise hiç de küçümsenecek düzeyde olmadığı anlaşılıyor. Enflasyon yükseliyor, işsizlik artıyor, UNICEF'in tahminlerine göre ülke nüfusunun yüzde 25'i sefalet sınırının altında yaşıyor. İran'a karşı uygulanan BM ambargosu ve özellikle de ABD Hazinesinin mali alanda koyduğu sınırlamalar bu ülke ekonomisini giderek daha büyük sıkıntılara sürüklüyor.

    İran gençliği

    Bunun toplum üzerinde yarattığı olumsuz etkiler hiç de azımsanacak gibi değil. İran nüfusunun yüzda 60'ı 25 yaşının altında. Onları mutlu etmek hiç de kolay bir şey değil. İran, dünyada gençler arasında intihar oranının en yüksek olduğu ülke. Öte yandan İran uyuşturucu kullanımını en yaygın olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Ülkede 4 milyon uyuşturucu bağımlısı olduğu ve 9-25 yaş grubundaki gençlerin yüzde 15'nin kuvvetli uyuşturucu kullandığı tahmin ediliyor. HIV virüsü taşıyanların oranının en hızlı arttığı ülke de İran. [Olive Guitta: Increasing Domestic Turmoil in Iran, Middle East Times, 5 Mayıs 2008]. Yaklaşık bir buçuk sene önce yayınlanan, İran Meclis'in Dış İlişkiler ve Savunma Komisyonu bir raporunda ambargonun İran ekonomisini istikrarına darbe vuracağı da belirtilmiş, bozulan iktisadi durumun toplumsal gerginliklere yol açacağı da. Ancak, bu dönem içinde ülkenin bu sorunlarla baş etmeye yönelik bir politika değişikliğine gittiği söylenemez. Mahmut Ahmedinejat'ın 2005'den bu yana izlediği popülist politikası sürüyor.

    Petrol ve doğalgaz

    İran ekonomisi denildiğinde akla petrol ve doğalgaz geliyor. İran, petrol (140 milyar varil, dünya rezervinin yüzde 11'i) ve doğalgaz rezervi (177 milyar varil petrole denk, dünya rezervinin yüzde 16'sı) ile dünyada ikinci sırada yer alıyor. İran dünyanın beşinci en büyük petrol ihracatçısı, dördüncü en büyük doğalgaz üreticisi.

    Petrol ülkenin en büyük ihraç kalemi ve kamu geliri kaynağı. Şu anda günde 3,93 milyon varil petrol üreten İran, 2010 yılına kadar bu takamı 4,5 günde milyon varile çıkarmayı planlıyor. Ancak, bunun gerçekleşmesi pek kolay değil. Bir kere mevcut petrol havzalarında yıllık tükenme oranı yükseliyor, ABD'nin koyduğu kısıtlamalar projelerin gecikmesine yol açıyor, alt yapının yenilenmesi için önemli ölçüde yatırım yapılması gerekiyor, teknik nedenlerle üretim maliyetleri yükseliyor. İran'ın bu sorunlara çözüm bulabildiği söylenemez. İran anayasası petrol ve doğalgaz gibi varlıklarda yabancı mülkiyetine izin vermiyor. Bu kısıttan kurtulmak için geliştirilen geri almak kaydıyla üretim alanlarının geliştirilmesini yabancı firmalara verme biçimindeki çözüm yolunun ise pek itibar görmediği anlaşılıyor.

    Doğalgazda da benzer sorunlar var. Bu yılın başında, havanın çok soğuması üzerine İran'da iç talebin yüzde 15 artması, Türkmenistan'dan gelen doğalgazın da kesilmesiyle birleşince, İran Türkiye'ye doğalgaz verememişti. İran her ne kadar 2025 yılında dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi olmayı hedefliyorsa da şu anda kendi iç talebindeki artışı bile karşılamıyor.

     

    Ekonomisindeki gelişmeler

    21 Mart 2007-19 Mart 2008 dönemini kapsayan İran yılının (1387) ilk iki çeyreğine ilişkin resmi rakamlar GSYH'nın, sırasıyla, yüzde 6,2 ve yüzde 7,1 büyüdüğü biçiminde. [The Central Bank of the Islamic Republic of Iran (İran İslam Cumhuriyeti Merkez Bankası): Economic Trends No. 49 , Second Quarter 1386, (2007/8)]. Yılın tümü itibariyle de GSYH cinsinden büyümenin yüzde 6 dolaylarında olacağı biçinde. Ancak burada ilginç olan nokta, büyümenin kaynağının petrol dışı kesimler olması. Ancak iç talepteki artış hızı daha fazla, Bunun sonucu olarak da enflasyon yükseliyor. Tablo-1'de İran'ın tüketici, üretici ve toptan eşya fiyatları endekslerine ilişkin son bilgiler yer alıyor.

    Iran'da (1386 ilk ay/21 Mart-20 Nisan 2008) itibariyle enflasyon (%)
    . Tüketici fiyatları Üretici fiyatları Toptan eşya fiy.
    . aylık yıllık aylık yıllık aylık yıllık
    GENEL 1,7 16,8 1,1 15,8 1,3 17,5
    -Gıda 3,6 24,4 - - - -
    -Tarım - - 0,9 21,8 - -
    -Madencilik - - 2,5 24 - -
    -Elektrik/Gaz - - 0,2 1,4 - -
    -Toptan Gıda - - - - 1,1 21,1
    -İnşaat Malzemeleri - - - - 2 24,5
    Kaynak: PPI, CPI ve WPI, Farvardin 1386 (March 21-Apri 20, 2008) 
    Central Bank of the Islamic Republic of Iran.

     

    Tablodan görüleceği üzere enflasyon yüzde 16-17 düzeyinde. Ancak gıda maddelerinde ve tarımda fiyat artışı genel endeksin çok üzerinde. Benzer bir hızlı fiyat artışı da inşaat malzemelerinde görülüyor. Buna karşılık, elektrik/gaz fiyatlarının genel fiyat düzeyindeki artışla karşılaştırılamayacak kadar az arttığı görülüyor. İran'da, enflasyonun etkilerini azaltmak için hem büyük ölçüde sübvansiyonlara başvurulurken, öte yandan da kamu iktisadi teşebbüsleri ve bonyad  adı verilen kamu hizmeti sunan yardım kuruluşu benzeri örgütlerin perakende fiyatlarını düşük tutmaları yoluna gidiliyor. Ancak bu uygulamanın da kamu kesiminin mali dengesini olumsuz yönde etkilemesi söz konusu.

    Petrolün etkisi

    1386'da (2007/8) İran'ın bütçesinde açık yok. Ancak bunun nedeni kamu gelirlerinin belkemiğini oluşturan petrol gelirlerinin yükselmiş olması. Petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle, bütçedeki petrol gelirleri 1385'de GSYH'nın yüzde 15,6 sı iken, 1386'da (2007/8) yüzde 19,1'e yükselmiş. Oysa aynı dönemde vergi gelirlerinin GSYH'a oranı sadece 0,3 puan artarak yüzde 7,4'den yüzde 7,7ye yükselmiş. Aynı dönemde kamu harcamalarının GSYH içindeki payı ise 1,3 puan yükselmiş.

    Kolaylıkla tahmin edilebileceği üzere, bu koşullarda sıkı bir para politikasından söz etmek olanaksız. Tablo 2'den görüleceği üzere, hızlı bir parasal genişleme var.

    İran-parasal büyüklüklerde yıllık artış (%)
    Parasal
    Taban
    M1 M2
    1384 (21 Mart 2005-20 Mart 2006) 45,9 25,8 34,3
    1385 (21 Mart 2006-20 Mart 2007) 26,9 30,4 39,4
    1386 (6. Ay) (23 Ağustos-21 Eylül 2007) 33,7 32,6 36,9

     

    Parasal tabanda genişlemenin yeniden hızlanmış olması, geçtiğimiz dönemde İran Merkez Bankası'nın enflasyona karşı önlem almakta zorlandığını gösteriyor. Bunun önemli bir nedeni de para politikasını yürütmekten sorumlu olan Para ve Kredi Konseyinin işine karışan ya da aldığı kararların etkisini yok edecek girişimlerde bulunan başka yetkelerin varlığı. Bunun en somut göstergesi de Mayıs 2007'de Cumhurbaşkanı Mamut Ahmedinejat'ın talimatı ile para ve kredi konseyinin getiri oranını 2 puan indirmesi.

    Bu karar ile borç verme işlemlerinde kamu bankaları için getiri oranı yüzde 12, özel bankalar için ise yüzde 13 oldu. Böylece borç vermede reel getirisi iyice negatife dönüştü. Bunun kredi talebini coşturduğunu söylemeğe gerek yok. Kredi arzının da izlenen popülist politika çerçevesinde belirlenmesi sonucunda 2006/7'de (1385) yurt içi kredi arzı yüzde 30 arttı. 2007/8 (1386) ise kredi arzının daha da hızlanarak yüzde 33-34 dolaylarında arttığı tahmin ediliyor.

    Görünüşte İran'ın dış borç ve ödemeler dengesi açığı sorunları yok. Dış borcunun GSYH'sına oranı düşük, çünkü özellikle ABD'nin çıkardığı engeller İran'ın borçlanmasını zorlaştırıyor. Ödemeler dengesi sorunu yok, çünkü bir yandan petrol fiyatlarındaki artışlar ülkenin döviz gelirlerini artırıyor, öbür yandan da ithalat baskı altında tutuluyor.

    Bütün bunların sonunda resmi istatistiklere göre işsizlik oranı yüzde 9,9 (Eylül 2007). 15-24 yaş arasındaki genç nüfus için ise bu oran yüzde 21in üstünde. Ancak pek çok gözlemci hem işsizlik oranının hem de enflasyonun daha yüksek olduğu kanısında. Özetle, İranlılar için "iktisadi sorunlar mı daha tedirgin edici, ABD'nin saldırı tehdidi mi?" sorusunun yanıtı pek açık değil.

     

    Bu yazı 19.05.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır