Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    İlk beş ayda ihracatımızdaki artış

    Hasan Ersel, Dr.04 Temmuz 2008 - Okunma Sayısı: 1080

     

    TÜİK, mayıs ayı sonu itibariyle dış ticaret verilerini açıkladı. 2008'in ilk beş ayında ihracatımız yüzde 40,5 artmış. Buna karşılık ithalat artışı hızı yüzde 36,9 olmuş. İthalatımızın ihracatımızdan fazla olması nedeniyle dış ticaret açığımız bir yıl önceye oranla yüzde 30,5 artmış. Doğrusu aklım hep cari açıkta olduğu için ben bu haberin hep dış ticaret açığı kısmına takılıp kalıyorum. Bilindiği üzere, dış ticaret açığımız ödemeler dengemizi bozan başlıca kalem. Ancak ihracatımızın ulaştığı hacim ve artış hızı hiç de küçümsenecek düzeylerde değil. Dünya ekonomisinden gelen sinyallerin olumsuzlaşmaya başladığı bir dönemde bu kadar büyük artış olması doğrusu etkileyici.

     

    İHRACAT İLK 10 FASIL
    (Milyon Dolar)
    2007
    Ocak- Mayıs
    Sıra 2008
    Ocak-Mayıs
    Sıra Artış
    Hızı
    (%)
    Motorlu kara taşıtları 6232 1 9074 1 45,6
    Makineler, mekanik cihazlar, kazanlar 3414 2 4552 3 33,33
    Demir ve çelik 3380 3 5488 2 62,37
    Örme giyim eşyası 3130 4 3488 4 11,44
    Elektrikli makineler ve cihazlar 2648 5 3291 5 24,28
    Örülmemiş giyim eşyası 2073 6 2393 8 15,44
    Mineral yakıtlar ve mineral yağlar 1690 7 3160 6 86,98
    Demir ve çelikten eşya 1591 8 2254 9 41,67
    Plastik ve plastikten mamul eşya 1050 9 409 10 34,19
    İnciler ve kıymetli taş 904 10 2979 7 229,54
    10 fasılın toplamı 26112 38088 45,86
    Toplam ihracat 40623 57018 40,36
    İlk 10 fasılın toplam ihracattaki payı 0,6428 0,668

     

    TÜİK, Türkiye'nin ihracatını 98 fasıla (kabaca mal grubuna) bölünmüş olarak veriyor. Ancak, yılın ilk beş ayı itibariyle bakıldığında, bu fasıllardan en büyük hacimli ilk 10'unun toplam ihracat içindeki payı yüzde 65 dolaylarında. Bunu iki türlü yorumlamak olanaklı: Bir bakış açısına göre bu ihracat tabanımızın gelişmiş ülkeler kadar geniş olmadığını gösteriyor. Ama öte yandan da Türkiye'nin ihracatının bir-iki mala sıkışmamış olduğu, belli bir çeşitlilik düzeyine ulaşmış olduğumuzu söyleyebiliriz. Tabii, malumu ilam kabilinden, "çeşitlenmeyi artırsak daha iyi olur" diyebiliriz de.      Tablodan çıkarılabilecek bir başka ilginç sonuç da fasıllar arasında ihracat artış hızı açısından büyük farklılıkların var olması. Örneğin "Örme Giyim Eşyası" faslında bu yılın ocak-mayıs döneminde geçen senenin aynı dönemine oranla sağlanan ihracat artışı sadece yüzde 11,4 iken "İnciler ve Kıymetli Taşlar" başlıklı fasılda yüzde 230! Bu fasıldaki artışı istisnai bir olay olarak kabul etsek bile geri kalanlar arsında da büyük artış hızı farklılıkları var. Acaba bu farklılıkların kaynağı ne? Piyasa yapısı (rekabet derecesi) mı? Yoksa iç pazarın büyüklüğü mü? (Örneğin iç pazarı büyük ya da kolayca büyüyebilen mallarda, ihracat artışı düşük hızda mı oluyor?) Bir başka soru, uluslararası üretim zincirinin içinde yer alan mallarda ihracat ortalamadan daha hızlı mı artıyor, daha yavaş mı? İhracatın görece hızlı arttığı sanayilerde ileri teknoloji mi kullanılıyor? Buralarda katma değer yüksek mi? Bu sanayilerde yaratılan katma değerin ücret ve kâr biçiminde bölüşümü, diğerlerinden farklı mı? Kâr oranları nasıl seyrediyor? Tabii bir başka soru da bir fasılda ihracat temposunun yüksek olması, geçici bir olay mı yoksa süreklilik gösteriyor mu? Bu ve benzeri sorulara yanıt verebilmek için firma düzeyinde çalışmalardan yararlanmak gerek. Tabii bir de daha uzun döneme bakıp, mevsimlik etkilerden kurtulmak gerekiyor. Bu yazıda ele alınan 5 aylık dönem soruna dikkati çekmek için işe yarasa da karar alabilmek için yeterli değil. Belki bunların ışığında ihracatımızı nasıl artırabileceğimiz konusunda biraz daha net bilgilere ulaşabiliriz. Sanayimizin sürdürülebilir ihracat yapan kesimler yönünde yeniden yapılanmasını sağlayabiliriz. Öte yandan da ihracat artış hızı düşük kesimlerde buna yol açan tıkanıklıklardan iktisat politikası ile giderilebilecek olanlar üzerinde durabiliriz. Başta söylediğim gibi, cari açık Türkiye'nin başını ağrıtacak bir sorun. Bunu kapatmayı ummasak bile kabul edilebilir düzeye indirmek için olayı bütün yönleriyle düşünmek gerekiyor.

     

    Bu yazı 04.07.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır