Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İnsan güvenliği açısından Çin depremi

    Hasan Ersel, Dr.11 Temmuz 2008 - Okunma Sayısı: 1227

     

    İnsan güvenliği kavramı, görece yeni. Klasik ulusal güvenliği içeren daha geniş bir kavram. Siyasal, iktisadi, çevresel ve toplumsal tehditleri de içeriyor. [Bu konuda IPU & DCAF: Güvenlik Sektörünün Parlamenter Gözetimi, İkinci Baskı, Çevirenler: Esra Ortakan Kaliber & Alper Kaliber, İstanbul, Tesev Yayını, 2005]. İnsan güvenliği, aslında farklı özellikler taşıyan hizmetlerden oluşan bir demet olarak düşünülebilir. Bunlardan bazıları iktisatta salt kamusal mal denilen türde. Bu tür mallardan bir kişinin yararlanması bir başkasının yararlanmasını engellenemiyor [rakip olmama]. Ayrıca bir kişinin bu mallardan yararlananlardan dışlanması da söz konusu değil [dışlanmanın olanaksızlığı]. Bu tür mallara verilen başlıca örnekler ulusal güvenlik ve küresel çevre korunmasıdır. Ancak insan güvenliği içinde başka nitelikte mallar da var. Örneğin çevresel felaketler olduğunda sunulan kurtarma hizmeti bir yarı kamusal maldır. Yarı deniyor çünkü bu hizmetin bir bölgeye sunulması için tahsis edilen olanaklardan aynı anda bir başka bölge yararlanamaz. Yani rakip olmama koşulu sağlanmıyor. Buna karşılık, bu hizmetin sunumda da dışlanmanın olanaksızlığı koşulu geçerliğini korur. İnsan güvenliği hizmetini farklı kurumlar, farklı düzenlemeler içinde sunarlar. Özellikle yakın yıllarda yaşanılan doğal afetler söz konusu olduğunda kurtarma hizmetinde büyük yükün, asıl görevi ulusal güvenliği sağlamak olan silahlı kuvvetler üzerinde olduğunu gösterdi. Güney Asya'daki tsunami, Pakistan'daki ve Türkiye'deki deprem ve ABD'deki kasırga felaketlerinde tanık olduğumuz üzere bu ülkenin gelişmişlik düzeyinden bağımsız bir olgu. Öte yandan bu hizmetin sunumunda, silahlı kuvvetler ulusal savunmada olduğu gibi tekelci konumda değil. Başka örgütler de bu konuda hizmet sunmakla görevlendirilmişler. 12 Mayıs 2008'de Çin'in Siçuan eyaletinde olan deprem silahlı kuvvetlerin bu bağlamdaki rolünü ve önemini bir kez gözler önüne serdi. Çin'in bu defa, 1976 Tangşan depreminin tersine, açıklık politikası izlemesi, kamu oyunu bilgilendirmesi ve dış yardım kabul etmesi nedeniyle nelerin yapılabildiği, nelerin ise aksadığı görülebildi. Çinli ve yabancı uzmanlar aşağıdaki noktaları saptadılar:

    1) Çin, 1979'da Vietnam'a karşı giriştiği sınır savaşından bu yana en büyük askeri harekâtını yaptı. Sivil kurtarma ekiplerinin yanı sıra, 130 bin asker derhal harekete geçirildi ve Siçuan eyaletine aktarıldı. 2)  Ancak aktarım işi yavaş oldu. Çin hava kuvvetleri bu işi 44 saatte yapabildi. Oysa uzmanlar bunun yararlı olabilmesi için aktarımın 10 saatte yapılması gerektiğine işaret ediyorlar. Bu noktada Çin (Halk Kurtuluş Ordusu) Hava Kuvvetlerinin olanaklarının sınırlılığını gözden uzak tutmamak gerek. Çin'in eline 140 asker (ya da 42 ton yük) taşıyabilen Il-76 MD ağır nakliye uçaklarından sadece 14 tane ve taşıma kapasitesi 90 asker (ya da 20 ton yük) olan Y-8 (Rus yapımı An-12'nin kopyası) uçaklarından ise 80 tane var. 3) Çin Hava Kuvvetleri acil müdahale için 6500 paraşütçüyü de bölgede konuşlandırdı. Bu konuda verilen haberler doğruysa, bölgenin dağlık olması ve kötü hava koşulları nedeniyle felaket bölgesine sadece 15 paraşütçü indirilebilmiş. 4) Çin Hava Kuvvetlerinde 3 ton yük taşıma kapasiteli Rus yapımı 20 Mi-8, 240 Mi-17 ve 4 ton yük taşıyabilen ABD yapımı 24 Sikorsky S-70C helikopteri var. Bunlardan toplam 100 kadarı yiyecek, malzeme ve sağlık ekiplerini taşımak üzere bölgede görevlendirildi. Ancak Çin ağır yük taşıyabilen helikopterlere (Örneğin 22 ton yük taşıyabilen Rus yapımı Mi-26 gibi) sahip değildi. Bu nedenle enkaz kaldırmada kullanılacak araçlar karadan getirilmek zorunda kalındı. Bu da ciddi zaman kaybına yol açtı.  5) Sonuçta gönderilen birlikler ilk 72 saat içinde etkin bir müdahale yapamamış oldular.  6) Daha büyük bir sorun sevk edilen birliklerin çok büyük bir kısmının kurtarma konusunda bilgisiz ve donanımsız olmalarıydı. Gözlemciler kurtarma konusunda bilgili olanların "deniz piyadeleri" ile "kara kuvvetleri mühendislik birlikleri" ile sınırlı kaldığı kanısındalar.

    Siçuan depreminde sivil kurtarma ekiplerinin başarımını değerlendiren bir çalışma göremedim. Ancak, bu kısmi değerlendirmenin işaret ettiği görevlendirilebilecek olanların eğitimi ve bunun yanı sıra donanımının sağlanmaması halinde bir depremin olabileceğinden çok daha büyük can kaybına yol açabileceği saptamasının değişeceğini sanmıyorum. Ders alınması gereken de bu zaten.

     

    Bu yazı 11.07.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır