Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Hazine'nin itfaları ekonomiyi ne kadar etkiler

    Hasan Ersel, Dr.14 Temmuz 2008 - Okunma Sayısı: 1497

     

    Hazine, temmuz ayında piyasadan 12.2 milyar YTL, ağustos ayında ise 10.6 milyar YTL borçlanmayı düşünüyor. Doğrusu, bu rakamlar az değil. Ancak Hazine'nin toplam piyasaya olan borcunun da sadece yüzde 62,6'sı! Demek ki, Hazine, itfa edeceği miktardan epeyce az miktarda borçlanacak.   Yeterince heyecanlanamadığım için olacak, çarpıcı yazı yazamıyorum. Hazine'nin temmuz-ağustos aylarındaki itfalarının yüksek olmasına dikkati çeken bir yazı yazayım diye düşünmüştüm. Bu arada bana bir e-posta mesajı ulaştı. Anladığım kadarıyla elden ele dolaşıyormuş. Bu mesajda itfa rakamlarından hareketle bu yaz sonunda iktisadi kriz çıkacağı sonucuna varılmış. Bir de buna, bu yüksek itfanın siyasal amaçla önceden planlanmış olduğu öyküsü eklenmiş. Doğrusu mesajın, oldukça gelişmiş olduğunu sandığım, düş gücümün sınırlarının çok ötesinde olduğunu itiraf etmeliyim. Ama bu mesajı görmemin hiç yararı olmadı diyemem. Hiç olmazsa, çarpıcı olma yarışında hiç bir şansım olmadığını bana bir kez daha anımsattı. Ben de gönül rahatlığı ile, bildiğim, kendi soğuk dünyama döndüm. Bunun tek sakıncası, bazı kaygılarımı dile getirdiğimde bile bu "çarpıcı açıklamalar" yanında, saf düzeyinde iyimser kalıyor olmam. "Söyleyenden dinleyen arif gerek" sözüne sığınıp devam etmekten başka çare yok. Bilindiği üzere, bu hafta Hazine'nin önemli bir itfası var. Ne olup bittiğini anlayabilmek için biraz rakamlara bakalım: 1) Temmuz ayında Hazine'nin toplam 24.2 milyar YTL itfası vardı. Bunun 19.8 milyar YTL'lik kısmı piyasaya, kalanı kamu kuruluşlarına idi. Bu itfanın 8.1 milyar YTL'lik kısmı temmuzun ilk iki haftasına aitti; bunu atlattık. Bu hafta, 16 Temmuz 2008'de, 13.6 milyar YTL'lik, tümü YTL cinsinden olan kağıtlardan oluşan, büyük bir itfa var. Bu itfanın 12.2 milyar YTL'lik kısmı piyasaya, kalanı kamu kuruluşlarına. temmuz ayı boyu başka büyük itfa yok. 2) Ağustos ayına gelince toplam itfa miktarı 18.2 milyar YTL. Neredeyse tamamı YTL cinsinden. Bu itfanın 16.6 milyar YTL'lik kısmı piyasaya, kalanı kamu kuruluşlarına. Ağustosta yüklü itfa ise ayın 13'ünde. 12.9 milyar YTL'lik kısmı piyasaya olmak üzere toplam 14.1 milyar YTL. Hazinenin bundan sonraki büyük itfaları ise Kasım 2008 ve Şubat 2009'da.  

    Hazine ne düşünüyor

    Hazine sadece bu bilgileri kamu oyuna açıklamakla yetinmiyor. Bu itfaların karşılığını nasıl bulmayı planladığını da açıklıyor. Hem de epeyce önceden. Aşağıdaki tabloda Hazine'nin temmuz ve ağustos aylarına ilişkin açıklaması özetleniyor. Tablodan görüleceği üzere Hazine, temmuz ayında piyasadan 12.2 milyar YTL, ağustos ayında ise 10.6 milyar YTL borçlanmayı düşünüyor. Doğrusu, bu rakamlar az değil. Ancak Hazine'nin toplam piyasaya olan borcunun da sadece yüzde 62,6'sı! Demek ki, Hazine, itfa edeceği miktardan epeyce az miktarda borçlanacak. Bunun sonucu olarak da Hazine bu iki ayda piyasada 13.6 milyar YTL likidite bırakmayı düşünüyor. Akla şu soru gelebilir. Hazinenin bu finansman planı gerçekçi mi? Bu soruya iki aşamada yanıt verebiliriz. Öncelikle Hazine'nin bu nakit ödemesini yapacak kaynağa sahip olup olmadığını sorgulayabiliriz. O zaman Hazine'nin mevduatına bakmak gerek. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre Hazine'nin mevduat hesabı bu ödemeleri yapmak için fazlasıyla yeterli. 4 Temmuz 2008 itibariyle merkezi yönetimin TCMB'deki mevduat hesaplarının toplamı 24.8 milyar YTL YTL. (Bunun yüzde 79'u döviz cinsinden). Bu açıdan bir sorun yok. O zaman Hazine'nin iç piyasaya satmayı düşündüğü miktarı gerçekleştirememesi olasılığı akla geliyor. Hazine kağıtlarına gelecek olan talep bu türlü bir soruna yol açacak kadar düşük olur mu? Burada ilk yanıt verilmesi gereken soru, ellerindeki kağıtları itfa olunacak olan kimselerin başka cazip yatırım olanağı olup olmadığı. Bankaları düşünelim: Kredi piyasasının geçtiğimiz dönemdeki düzeyini çok aşacak biçimde canlanmasını beklemeleri için bir neden var mı? Sanmıyorum. Portföylerindeki bu kâğıtları başka ülkelerinkiyle ikame etme yoluna gidecek başka yatırımcılar olabilir. Peki bunu niçin yapsınlar? Herhalde Hazine kâğıtlarının getirisi düşük olduğu için değil. Akla önümüzdeki döneme ilişkin kaygıların artmış olması olasılığı geliyor. Siyasal gerginlik yeni bir olay değil, hep gündemde. Can sıkıcı olduğu apaçık ama bunun ekonomi üzerindeki etkisinin abartıldığı kadar olmadığı da görülüyor. Bu nedenle artan riskin zaten önemli ölçüde faizlere yansıdığını söylemek de yanıltıcı olmaz. Demek ki bu nedenle de talepte çarpıcı bir düşme olması olasılığı düşük.

    İyileşme devam eder mi

    İkinci olarak akla gelen soru önümüzdeki dönemde kamu dengesinin ciddi olarak bozulması olasılığının ne olduğu. Bu soruya yanıt verebilmek için kamu dengesinin şimdiki durumuna göz atalım. Maliye Bakanlığı bütçenin Ocak-Haziran 2008 dönemi sonuçlarını açıkladı. Bütçe 1.9 milyar YTL fazla vermiş. Faiz dışı fazla da 22.7 milyar YTL. Bu sonuçların geçen seneye oranla önemli bir iyileşmeyi sergilediği açık. Peki bu devam eder mi? Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) İstikrar Enstitüsü tarafından hazırlanan Mali İzleme Raporu -2008 Yılı Mayıs Ayı Bütçe Sonuçları adlı çalışmada, bu durumun yılın ikinci yarısında sürdürülemeyeceği belirtiliyor. Bunun nedeni olarak da; 1- Borç servisinin yılın ikinci yarısına yığılmış olması 2- Yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde, birinci çeyreğin aksine, durgunluk belirtilerinin artma eğilimi göstermesi ve bunun vergi performansı üzerindeki olumsuz etkilerinin belirginleşmeye başlaması 3 Başta mal ve hizmet alımlarına yönelik harcamalar olmak üzere, cari ve yatırım harcamaları ödenekleri kullanımının hızlanması üzerinde durulmuş. Burada iki noktaya değinmek gerek. Bir kere söz konusu çalışma ilk beş aylık sonuçlara dayanıyor. Maliye Bakanlığı'nın haziran ayına ilişkin verdiği rakamlar, yılın ilk yarısı sonunda daha da iyi bir noktaya ulaşıldığını gösteriyor. Öte yandan, söz konusu rapor, 2008 yılının tümü için verilen bütçe açığı ya da faiz dışı fazla hedeflerinin tutturulamayacağı; ilkinin aşılıp, ikincisinin de altında kalacağını söylemiyor. Sadece ilk beş aya ilişkin rakamlara bakılıp, gerçek dışı bir iyimserliğe kapılmamak konusunda uyarı yor. Demek ki kamu dengesi açısından da korkulacak boyutta bir sorun beklenmiyor. Öngörüler yapılabilir Geriye şu soru kalıyor: Önümüzdeki bir buçuk aylık dönemde Hazine'nin borçlanma faizi yükselir mi yükselmez mi? Ocak ayından bu yana gözlenen eğilim, kabaca, yükselme yönünde. Ancak bunun önümüzdeki bir buçuk aylık dönemde devam edip etmeyeceğine ilişkin bir yargıya varabilmek için iki soruyu daha yanıtlayabilmek gerek. Bunlardan ilki ulaşılan faiz düzeyinin değişen dünya ve Türkiye koşullarının çağrıştırdığı yeni denge faiz düzeyi olup olmadığı. İkinci soru ise Hazine'nin piyasada 13,6 milyar YTL likidite bırakma kararı faizin hareketinin yönünü değiştirebilecek kadar etkili olup olamayacağı. Bu sorulara verilecek yanıtlardan hareketle kişinin iyimser ya da kötümser olmasına göre "faiz biraz düşer" ya da "biraz yükselir" aralığında değişen, ciddiye alınabilir, öngörüler yapmak olanaklı. Ama o kadar!

    Temmuz 2008 Ağustos 2008
    Ödemeler
    İç Borç Servisi 24.2 18,2
    Dış Borç Servisi 0.6 1.2
    Finansman
    İç Piyasadan Borçlanma 12.2 10.6
    Kamu Kurumlarına Satış 3.7 1.6
    Dış Borçlanma 0.5 0
    Diğerleri 8.5 7.2
    Nakit 6.2 9.3

    (Milyar YTL)

     

    Bu yazı 14.07.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır