logo tobb logo tobbetu

TEPAV: "Yeni Anayasa İçin Toplumsal Mutabakat Zemini Var" TEPAV'ın A&G Araştırma Şirketi ile 28-30 Ağustos 2010 tarihlerinde yaptığı araştırma, yeni anyasa için toplumsal mutabakat zemininin varlığını ortaya koydu.
Haber resmi
11/02/2011 - Okunma sayısı: 4348

Anayasanın yaklaşık %15'ini değiştirmeyi öngören 26 maddelik anayasa değişiklik paketinin 12 Eylül tarihli referandumda kabul edilmesinin ardından yapılan siyasi analizler Türkiye'de toplumsal kutuplaşmaların oluştuğunu, kimine göre iki kimine göre üç Türkiye'nin ortaya çıktığını iddia etmişlerdir.

Referandum sürecinde derin toplumsal kutuplaşmaların ortaya çıktığı doğrultusunda yapılan değerlendirmeler işleyen, kaliteli bir demokrasinin teminatı olacak yeni bir anayasanın yapılabilirliği konusuna da karamsar yaklaşmaktadır.

Her ne kadar referandum sürecinde liderlerin yürüttükleri kampanyalar birkaç anayasa maddesi etrafında oluşan görüş ayrılıklarını siyasal kutuplaşmalara dönüştürse de toplumsal mutabakat temelinde anayasanın yenilenmesi siyasi partilerin ortak olarak tespit ettikleri bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Referandumun hemen öncesinde siyasal pozisyonların keskinleştiği ve tartışmanın oldukça hararetli olduğu 28-30 Ağustos 2010 tarihlerinde TEPAV'ın A&G Araştırma Şirketi ile birlikte yaptığı araştırma[1] yeni anayasa için geniş bir toplumsal mutabakat talebi olduğunu göstermesinin yanında böyle bir mutabakat zeminin var olduğunu da ortaya koymaktadır.

1) Toplum referandumun yeni anayasa ihtiyacını gidermeyeceğini düşünmektedir. Araştırma kapsamında görüşülen deneklerin %43,5'i referandum sonucunda evet de çıksa hayır da çıksa yeni anayasaya ihtiyaç artar cevabı vermiştir.  %20,9'u referandumda evet sonucunun yeni bir anayasa ihtiyacını gidereceğini düşünürken, sadece %9,3'ü hayır çıkması durumunda yeni anayasa meselesinin kapanacağını düşünmektedir.

Tablo 1. Referandumdan Sonra Yeni Anayasa İhtiyacı

tablo1.520px

Eğitim seviyesi arttıkça, hane halkı geliri yükseldikçe, kırdan kentlere ve büyükşehirlere doğru gidildikçe "referandumda evet de çıksa hayır da çıksa yeni anayasa ihtiyacı artar" seçeneğini tercih edenlerin oranı artmaktadır. Soruya bu şekilde cevap verenler Ege Bölgesinde %64,3, Güneydoğu bölgesinde %56,8,   Marmara'da %50,7, İç Anadolu'da %49, Doğu Anadolu'da ise %43,5 dir

2) Yeni anayasa talebini şekillendiren en önemli mesele ekonomik ve sosyal haklar yoluyla refahın artırılmasıdır. Deneklere yeni bir anayasa kapsamında ele alınabilecek bir dizi mesele sorulmuş ve öncelik sırasına göre yeni anayasanın çözümüne katkı sağlayabileceği üç meselenin belirtilmesi istenmiştir. Deneklerin %48'i "ekonomik ve sosyal haklar yoluyla refahın artırılması" seçeneğini birinci sırada işaretlemiştir. Birinci, ikinci veya üçüncü sırada işaretleyenler birlikte değerlendirildiğinde cevap oranı %75'i bulmaktadır.

İlk üç içinde belirtilen diğer meseleler sırasıyla %48,3 ile dokunulmazlıkların kaldırılması, %46,9 ile üniversitelerde türban yasağının kaldırılması, %41,9 ile Kürt sorununun çözümü, %35,3 ile yargı bağımsızlığıdır. Üniversite özerkliği ve yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasının ilk üç öncelik arasına pek girmediği gözlemlenmektedir. Dikkat çeken başka bir unsur da "hiçbiri" cevaplarının düşüklüğüdür. Deneklerin yalnızca %4,5'i yeni bir anayasanın hiçbir meselenin çözümüne katkı sağlamayacağına dair kötümser bir tutum içindedirler. Ancak güneydoğu bölgesinde bu oran %12,5'e çıkmaktadır.

Tablo 2. Yeni bir anayasa Türkiye'nin önemli meselelerinden hangilerinin çözümüne katkı sağlamalıdır?

tablo2.520px

Bölgelere göre incelendiğinde Karadeniz ekonomik ve sosyal hakları diğerlerine göre biraz daha fazla talep ettiği; Akdeniz ve Ege bölgelerinin dokunulmazlıklar konusuna hassas olduğu, türban meselesinde Doğu Anadolu'nun öne çıktığı, Kürt sorunun güneydoğu ve Doğu Anadolu ile birlikte Marmara'nın da meselesi olduğu, yargı bağımsızlığında ise Ege'nin başı çektiği söylenebilir.

Şekil 1. Bölgere göre yeni anayasanın çözüm sağlaması gerektiği düşünülen meseleler

sekil1 2.520px 01

Soruya cevap verenler arasında;

  • Kadınlar ekonomik taleplerden sonra ikinci sırada üniversitelerde türban yasağının çözülmesini isterken (%50,6) erkekler ikinci sırada yeni anayasanın dokunulmazlıkların kaldırılmasına çözüm sağlaması gerektiğini (%52,3) ifade etmiştir.
  • Gençler (18-27 yaş) dokulmazlıkların kaldırılması (%51,9) , kürt sorununun çözümü (%44,5) , üniversite özerkliği (%17,1) cevaplarını genel ortalamanın üzerinde vermektedir.
  • Eğitim yükseldikçe dokunulmazlıkların kaldırılması (ilkokul %43,5 - orta %47,9 - lise %53,5 - üniversite %61,3), yargı bağımsızlığı ve üniversite özerkliği, eğitim düştükçe türban yasağının kaldırılması cevapları ilkokul %55,5 - orta %53,4 - lise %43,2 - üniversite %24,4) artmaktadır.
  • Büyükşehirlerde kürt sorununun çözümü (%46,6), yargı bağımsızlığı (%40,7) , üniversite özerkliği (%15,0), kırsal kesimde ekonomik ve sosyal haklar yoluyla refahın artırılması (%80,8), türban yasağının kaldırılması (%54,7) cevaplarındaki yükseklik dikkat çekicidir.

3) Yeni anayasanın uzlaşma ile yapılması yönünde partiler üstü güçlü bir talep bulunmaktadır. Aşağıda grafikleri gösterilen iki soruda deneklere yeni anayasanın yapılacağı varsayımsal bir durumda uzlaşma konusundaki görüşleri sorulmuştur. Birinci seçenekte anayasayı iktidar çoğunluğunun uzlaşma aramadan yapması, ikinci seçenekte mecliste siyasi partiler arası uzlaşma ile yapılması ve üçüncü seçenekte ise siyasi partiler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları; özetle toplumsal uzlaşma ve görüş aranarak / alınarak yapılması seçenekleri sunulmuştur. Soruya cevap veren deneklerin %63'ü toplumsal uzlaşma, %22'si mecliste uzlaşma ararken iktidarın uzlaşma aramadan yeni anayasayı yapmasını savunanların oranı %15'tir. İkinci soruda ise çeşitli deneklere çeşitli görüşler sorularak katılıp katılmadıklarını belirtmeleri istenmiştir. Buna göre yeni anayasa sürecinde "Uzlaşma çok önemli, uzlaşma için şartlar zorlanmalıdır" önermesine soruyu cevaplayan deneklerin %83'ü katılmaktadır. Aynı sorudaki "İktidarlar veya çoğunluğu olanlar bildiğini - istediğini yapmalı" önermesine ise soruyu cevaplayan deneklerin yalnızca %12'si katılmaktadır.

Şekil 2. Yeni Anayasa için Uzlaşma Talebi

sekil2.520px 04

 

4) Anayasa vatandaşın meselesi haline gelmiştir. Yeni anayasanın hazırlanmasına 70 milyonun eli değmelidir. Araştırmada deneklere 3 soru halinde sıradan vatandaşların anayasa sürecinde nasıl bir yeri olduğu, Türkiye'nin meselelerinin tartışılması için varsayımsal bir çağrıya cevap verip vermeyeceği sorulmuştur.

Birinci soruda yeni bir anayasa hazırlanırken sıradan vatandaşın nasıl katkı vereceği sorulmuş ve üç seçenek sunulmuştur. Soruya cevap veren deneklerin %58'i "Anayasa hazırlanırken temel meseleler hakkında sıradan vatandaşların da fikirlerini ifade edebilecekleri, tartışabilecekleri imkanlar sağlanmalıdır" seçeneğini belirtirken, %28'i anayasa hazırlandıktan sonra vatandaşların onayının bir referandum ile alınmasının yeterli olduğunu, %14'ü bu süreçte vatandaşın yeri olmadığını düşünmektedir.

Şekil 3. Yeni anayasada vatandaşın katkısı -1

sekil3.520px 01

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Soruya cevap verenler arasında;

  • Yaş yükseldikçe sıradan vatandaşların vereceği bir katkı yoktur diyenler bir miktar artarken, yaş düştükçe "tartışabilecekleri imkanlar sağlanmalıdır" cevapları artmaktadır. (44 yaş üzeri %56,1 - 18-27 yaş %59,8)
  • Eğitim yükseldikçe "vatandaşların tartışabilecekleri imkanlar sağlanmalı" cevapları da yükselmektedir. (ilkokul %56,1 - lise %58,7 - Üniversite %63,0)

İkinci soruda "yeni anayasa için vatandaş katkısı mutlaka alınmalı" şeklindeki önerme test edilmiş, soruya cevap veren deneklerin %81'i katıldıklarını belirtmiştir.

Şekil 4. Yeni anayasa için vatandaşın katkısı -2

sekil4 02

  • Gençler, eğitimliler ve yüksek gelirliler genel ortalamanın üzerinde "vatandaşların katkısı sağlanmalı" demişlerdir.

Üçüncü soruda vatandaşların Türkiye'nin meseleleri ile ilgili varsayımsal toplantılara katılıp katılmayacakları sorulmuştur. Soruda, cevaplardaki olası hataları azalmak için toplantıların her şehirde olacağı ve tarafsız olacağı vurgulanmıştır. Buna göre soruya cevap veren deneklerin %58'i zaman ayırıp katılacağını belirtmiştir.

Şekil 5. Türkiye'nin önemli meselerinin tartışılmasına vatandaş katılımı

sekil5.520px

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Soruya cevap verenler arasında;

  • Erkekler daha katılımcı gözükmektedir; erkeklerin (%64,3) "evet katılırım" derken, bu oran kadınlarda (%50,0) olmuştur.
  • Eğitim yükseldikçe katkı sunmaya hazır olanların oranı hızla artmaktadır. (İlkokul (%48,9)- ortaokul (%53,1) - lise (%61,9) - üniversite (%78,8)
  • Marmara (%58,2) - Ege (%59,4) ve Akdeniz'de (%61,4) katılırım diyenler yüksektir.
  • Devlet memuru (%81,9), özel sektör çalışanları (%77,2) , serbest meslek erbabı (%69,1), öğrenciler(%61,9) ve emekliler (%65,1) katılıma yüksek oranda istekli görünürken, ev kadınlarında bu oran %44,5'e düşmektedir.
  • Hane halkı ortalama geliri yükseldikçe "evet katılırım" diyenler artmaktadır. (Geliri 750 TL'nin altında olanlarda %50,5 - geliri 2000 TL'nin üzerinde olanlarda %64,8)

5) Uzlaşma için toplumsal zemin bulunmaktadır. Çoğunluk anayasa yapım sürecine katılım konusunda istekli ve siyasi görüş, din, mezhep, etnik köken farklılığına rağmen bir araya gelip ülkenin meseleleri konusunda tartışabileceğini belirtiyor. "Sizinle çok farklı siyasi görüşlere sahip insanlarla biraraya gelip ülkenin geleceği ile ilgili konularda konuşabileceğinize, ortak noktalar bulup anlaşabileceğinize inanıyor musunuz" şeklinde yöneltilen soruya cevap veren deneklerin %70,8'i Türkiye'yi tartışmak üzere farklı siyasi görüşlerle bir araya gelebileceğini belirtirken %42,5'i ise ortak noktalar bulabileceğine ve anlaşabileceğine inanmaktadır.

Şekil 6. Bölgelere göre uzlaşma zemini

sekil6.520px

Soruya cevap verenler arasında;

  • Akdeniz (%57,7), Ege (%52,5) ve Marmara'da (%43,9) "konuşurum" cevapları ortalamanın (%43,7) üstündedir.
  • Kadınların %31,4 'ü ortak noktalarımız olduğuna inanmıyorum derken bu oran erkeklerde %23,3 'e düşmektedir.
  • 18-27 yaş arası gençlerde "anlaşabileceğimize inanıyorum" cevabı.(%44,3) ile ortalamanın bir miktar üzerindedir.
  • Eğitim yükseldikçe "konuşurum, anlaşabilirim" diyenler hızla artmaktadır. ("Ortak noktamız olduğuna inanmıyorum" oranı: ilkokul %33,1 - ortaokul %31,0 - lise %23,1 - üniversite %13,3)
  • Hane halkı ortalama geliri yükseldikçe biraraya gelebilirim, anlaşabilirim diyenler göreceli olarak artıyor. (750 TL'nin altında geliri olanlarda "ortak noktalarımız olduğuna inanmıyorum" %32,1- 2000 TL'nin üzerinde %18,5)

Bir önceki soruda çok farklı siyasi görüşten insanlarla bir araya gelirim diyenlere "Bu insanların farklı dinden- mezhepten - veya etnik kökenden olmaları sizin için ne değiştirir" sorusu yöneltildiğinde %90,4 oranında "hiçbir şey değiştirmez her tür insanla bir araya gelip konuşabilirim" cevabı verilmiştir. Ancak güneydoğuda "benden farklı din, mezhep veya etnik kökenden olurlarsa bu insanlarla bir araya gelip konuşmam" şeklindeki cevap (%17,7) Türkiye ortalamasının (%5,8) oldukça üzerindedir.

7) Farklılıklara saygı uzlaşma sürecinin temel ilkesi olmalıdır. Deneklere farklılıkları nedeniyle "tartışma masasında" gerçek görüşlerini açıklayabilme konusunda sıkıntı yaşayıp yaşamayacakları sorulmuş ve vatandaşlar arasındaki varsayımsal uzlaşmaların ne kadar sağlam bir zemine oturduğu, farklı olanın baskısı karşısında ne kadar kırılgan olduğu anlaşılmaya çalışılmıştır. Soruya cevap veren deneklerin %27'si baskı hissedebileceğine inanmaktadır. Deneklerin yaklaşık %10'u soruya cevap vermemiştir. Baskı hissedebileceğine inanan %27'lik kesim azımsanmayacak büyüklüktedir. Yeni anayasa süreci siyasi görüş, din, mezhep, köken, cinsiyet, sosyoekonomik durum gibi tüm farklılıkları göz ardı etmeyen çoğulculuk temelinde bir uzlaşma arayışını esas almalıdır.

Şekil 7. Siyasi görüş, din, mezhep, köken, cinsiyet, sosyoekonomik durumun bir araya gelmeye etkisi

sekil7.520px

 

Soruya cevap verenler arasında;

  • Kadınlarda evet (%29,4) , erkeklerde hayır (%74,8) cevapları genel ortalamanın üzerindedir.
  • Gençlerde hayır cevapları artıyor. (18-27 yaş %73,3)
  • Eğitim yükseldikçe hayır cevapları hızla yükseliyor. (İlkokul (%69,7) - orta %72,0 - lise  (%75,7)- üniversite (%76,3))
  • Ev kadınları (%31,1) ve işsizlerde (%28,9) "evet", öğrenci (%77,4), emekli (%76,1), devlet memuru (%77,2) ve serbest meslek erbabında (%78,8) hayır cevapları genel ortalamanın üzerindedir.
  • Ege (%75,7)ve Akdenizde (%85,0) "hayır", İç Anadolu (%32,3) , Doğu (%39,4) Ve Güneydoğu da (%34,7) "evet" cevapları genel ortalamanın üzerindedir.

 


[1] Araştırma; 28 - 30 Ağustos 2010 günleri Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde, 46 il ve 132 ilçede bunlara bağlı 206 mahalle ve köyde, 18 yaş ve üstü seçmen nüfusunu temsil eden 1.820'si kadın toplam 3.681 denekle, hanede yüz yüze görüşme metoduyla yapılmıştır. Örneklemin seçilmesinde çok aşamalı - tabakalı - tesadüfi yöntem, görüşülecek deneklerin belirlenmesinde ise, Cinsiyet ve yaş kotası uygulanmıştır. Gidilen il, ilçe ve mahallelerin belirlenmesinde TÜİK verileri dikkate alınmış, Coğrafi bölge, Kır - Kent ve Büyükşehir seçmen sayısı ağırlıklarına uyulmuştur. Sokakların belirlenmesinde ise, Maliye Bakanlığı arsa - arazi birim değerlerinden  faydalanılmıştır. Araştırma sonuçları gerek sahada, gerekse bilgisayar ortamında çeşitli kontrollere tabi tutulmuş, elde edilen bulguların tutarlılığı gözlemlenmiştir. Araştırmanın hata payı güven sınırları içerisinde ± % 1,5'tir. Çalışmanın yürütüldüğü 46 il şöyledir: Adana, Adıyaman, Afyon, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Batman, Burdur, Bursa, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Hatay, Isparta, İçel, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Maraş, Mardin, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Sakarya, Samsun, Sivas, Trabzon, Şanlıurfa, Uşak, Van ve Zonguldak.

 

 

Yazdır

« Tüm Haberler