TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
TEPAV’da yapılan toplantıda biraraya gelen uzmanlar, bölge açısından önemini vurguladıkları üç ülke arasında enerji alanında yoğunlaşan ilişkileri yorumladı.
ANKARA – TEPAV’da düzenlenen bir çalıştay ile Türkiye, Rusya ve İran arasındaki ilişkiler, uzmanların katılımıyla enerji ve ekonomi bağlamında ayrıntılı biçimde ele alındı.
“Türkiye - Rusya - İran İlişkileri: Ekonomi ve Enerji Boyutları” başlığı altında 29 Mart 2012 Perşembe günü yapılan çalıştay, TEPAV, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi (Center for Strategic and International Studies - CSIS) ve Rusya Bilim Akademisi Oryantal Çalışmalar Enstitüsü (IVRAN) ortaklığında düzenlendi.
Toplantının açılışında TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak ve CSIS Kissinger Kürsüsü’nden Dr. Stephen Flanagan birer konuşma yaptı.
Sak, CSIS ile Türkiye – İran – Rusya ilişkilerine ilişkin sürdürülen proje kapsamında son olarak Kasım 2011’de yine TEPAV’da bir toplantı gerçekleştirildiğini, düzenlenen çalıştayda da konuya ilişkin ilginç tartışmaların yaşanmasını beklediğini söyledi. “Arap Baharı” adı altında yaşanan gelişmeler bir yana bölgenin bu ülkeleri kapsayan bölümünde neler olduğunu ve bu gelişmelerin geleceği nasıl şekillendireceğini düşünmeye de ihtiyaç olduğuna değinen Sak, bu çerçevede Türkiye, İran ve Rusya ekonomileri üzerine karşılaştırmalı kısa bir değerlendirme yaptı.
Farklı kaynak ve pazarlar sanayileşmeyi etkiledi
Güven Sak, bugün bölgede imalatçı ülkeler olarak İsrail ile Türkiye’nin öne çıktığını belirtirken, enerji kaynaklarına sahip İran ve Rusya’da ise sanayileşme sürecine ilişkin durumun farklı olduğuna değindi. Doğal kaynaklara sahip olmanın yanı sıra komşu pazarların belirleyiciliğine de işaret eden Sak, Türkiye’nin AB ile 1996 Gümrük Birliği anlaşmasının ardından sanayileşme alanında katettiği mesafeye dikkat çekti.
Prof. Dr. Sak, Türkiye’nin Avrupa pazarındaki taleple paralel olarak daha sofistike üretime yöneldiğini ancak örneğin Türkiye ile İran’ın rekabet ettiği Irak pazarına her iki ülkenin de sadece çimento ve gıda ürünleri sattığını söyledi. Sak, bu durumun Türkiye’nin illerinin ihracat sepetinin farklılaşmasına neden olduğunu da belirtti.
Bu kapsamda Türkiye, Rusya ve İran arasındaki bağlantıların artırılması ve daha organik hale getirilmesine ihtiyaç olduğu üzerinde duran Sak, özel sektörün daha rahat hareket edebileceği bir politik diyalog süreci geliştirilmesi çağrısı yaptı.
CSIS Kissinger Kürsüsü’nden Dr. Flanagan ise, ekonominin ve enerjinin bu üç ülke ilişkileri açısından önemi üzerinde dururken, bu üçgende yaşanan güvenliğe ilişkin gelişmeler ile politik gelişmelerin bölgedeki etkisinin de büyük olduğunu hatırlattı. Söz konusu ülkeler arasındaki ilişki ağında ismi belirtilmeyen bir aktör olarak ABD’nin pozisyonuna da değinen Flanagan, ardından üç ülkenin işbirliği ile rekabet alanları hakkında değerlendirmeler yaptı.
Açılışın ardından geçilen çalıştayın ilk oturumunda üç ülke arasındaki ekonomik ilişkiler, ikinci oturumunda ise enerji konusundaki işbirliği ele alındı. Oturumlarda uzmanlar tarafından çeşitli çalışmalar sunuldu ve katılımcılarla tartışıldı.
Toplantının ardından TEPAV’da bir resepsiyon düzenlendi.
Toplantıya ve söz konusu projenin arka planına ilişkin olarak CSIS'nin web sitesinde yer alan nota ulaşmak için tıklayınız.
02/10/2024
01/10/2024
27/09/2024
27/09/2024
24/09/2024