logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

2013'e girerken (2) 12/12/2012 - Okunma sayısı: 1912

 

Son on iki aylık cari açık Ekim 2011'de 78.4 milyar dolar ile rekora ulaşmıştı. Sonra sürekli azaldı ve bu ekimde 53.1 milyar dolara düştü. Salt cari açığın oluşturduğu risk açısından bakınca olumlu bir gelişme bu. Ayrıca, aynı dönemde 64 milyar dolarlık finansman gerçekleşti. Dolayısıyla, cari açığın oldukça üzerinde bir dış kaynak girişi var.

Cari açıktaki bu olumlu gelişmenin arkasındaki temel neden büyüme oranımızın düşmesi. Üçüncü çeyrekte yüzde 1.6 oranında büyüdük. Böylelikle yılın ilk dokuz ayında, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre büyüme oranımız yüzde 2.6 olarak gerçekleşti. Son yazımda, içinde bulunduğumuz ortamda büyümemizin üç ana unsur tarafından belirlendiğini vurgulamıştım: Yurtiçi kredi artışı, belirsizlik ve dış talep. Dış dünyaya ilişkin belirsizlikler eylül ayı ortasına kadar çok yoğundu. Bu ortamın özel yatırım harcamalarını olumsuz etkilemesi beklenirdi; öyle oldu. Bir yıl öncesine kıyasla yatırım harcamaları ilk dokuz ayda yüzde 5.9 oranına azaldı. Dış talep ise ihracat performansımızı olumsuz etkiliyor. Gerçi, ilk üç çeyrekte düşükte olsa büyümemizi ihracattaki artışa borçluyuz. Ancak altın dışı ihracatımızdaki artış son iki yılın kat ve kat altında; bunu unutmamak gerekiyor. Kredi artış oranı ise yıl içinde (hemen hemen) yatay bir seyir izledi.

Eylül ayında sanayi üretimi yüzde 6.2 oranında artmıştı. Oysa bir ay önce azalmıştı. Bu oynaklık ekimde de sürdü. Üretim yüzde 5.7 oranında düştü. Başka gelişmelerce desteklenmedikçe, oldukça oynak aylık verilere fazla 'takılmamak' gerekiyor. Üçer aylık ortalamalara bakınca, bir yıl öncesine göre oldukça düşük bir üretim artışı, yılın başından beri hüküm sürüyor. Sonuçta, yılın ilk üç çeyreğindeki durumdan çok farklı olmayacak dördüncü çeyrekteki durum; küçülme değil, düşük bir büyüme bekliyor bizi.

2013'e ilişkin değerlendirme yapabilmek için dış koşulların nasıl şekilleneceği üzerinde özellikle durmak gerekiyor. Hatırlamamız gereken önemli bir nokta var. Eylül ayında Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Draghi ile ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Bernanke'nin yaptıkları açıklamalara kadar finansal piyasalarda önemli bir belirsizlik vardı. ECB'nin sorunlu ülkelerin devlet tahvillerini alacağını açıklaması, Avrupa İstikrar Mekanizması'nın yasalaşmasına yapılan itirazın Almanya Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesi ile FED'in politika faizini 2015 ortalarına kadar mevcut düzeyinde tutacağını ve yeni bir parasal genişlemeye başlayacağını açıklaması bu belirsizlikleri azalttı.

Ancak, 2012'nin ilk dokuz ayındaki kadar olmasa da hala önemli belirsizlikler var. Tahvil alım programının başlaması için Avrupa'daki sorunlu ülkelerin kurtarma fonuna başvurmaları gerekiyor; başvurmadılar. İtalya'da genel seçim var; uygulanan ekonomi politikası sürdürülebilir mi? ABD'nin 'maliye politikası uçurumu'na düşme ihtimali sürüyor. Euro Bölgesi'nde bankacılık birliğinin kurulması konusundaki belirsizlik piyasaları giderek germe potansiyeli taşıyor. Son olarak, dünya ekonomisinin azımsanmayacak bir süre daha yavaş büyümeye devam etme ihtimali var.

Dolayısıyla, 2013'te Türkiye ekonomisinin nasıl bir yol izleyeceği, büyük ölçüde bu belirsizliklerin nasıl şekilleneceğine bağlı. 2013'e ilişkin temel varsayımlarım şöyle: Birincisi, ABD'de 'mali uçurum' sorunu uzlaşılarak çözümlenecek. İkincisi, Avrupa'da mevcut durumdan daha kötü bir durum oluşmayacak. Üçüncüsü, küresel büyüme, IMF'nin son tahminlerindeki gibi, 2012'ye kıyasla daha yüksek ama 2011'e kıyasla daha düşük bir düzeyde gerçekleşecek. Dördüncüsü, yurtiçi kredi artış oranı, ekonomi yönetiminin hedefleri doğrultusunda bugünkü düzeyinde sabitlenecek. Beşincisi, ham petrol fiyatı mevcut düzeyini koruyacak. Altıncısı, çevre ülkelerdeki siyasi gerginliğin Türkiye'yi etkileme derecesi bugünkünden fazla olmayacak.

Bu koşullar altında temel makroekonomik büyüklüklerin ne düzeylerde gerçekleşebileceklerini gelecek yazımda ele alacağım. Bir de not: 2013'e ilişkin yazdığım bu dizinin temel esin kaynağı, TEPAV'ın ayın başında yayınlanan ve başında bulunduğum bir grup tarafından kaleme alınan üçüncü 'Ekonomide Durum' raporu. TEPAV'ın internet sayfasından ulaşılabilecek raporda daha ayrıntılı bir değerlendirmeyi bulabilirsiniz.


Bu köşe yazısı 12.12.2012 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları