TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Kimin ne kadar kazandığı değil, ne kadar beyan ettiği önemli. Vergi sisteminde adalet, çoğu zaman görünmeyen kazançların gölgesinde kayboluyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kayıt dışı ile mücadelenin önemine vurgu yaparak meslek gruplarının aylık brüt gelirlerini açıklamış.
Açıklanan gelirler bazı meslek grupları için hayli düşündürücü; bazıları içinse adeta trajikomik. Gelir vergisi beyannamelerine göre;
Oyuncu/Dublör: 157.265 TL
Müzisyen/Sunucu: 136.900 TL
Eczacı (özel): 66.236 TL
Doktor (özel): 61.031 TL
Kuyumcu: 42.360 TL
Avukat (özel): 33.641 TL
Restoran : 20 bin 329 TL
Taksici: 12.961 TL
Büfe: 11 bin 529 TL
Bakkal/market: 10 bin 149 TL
Minibüsçü: 8 bin 954 TL
Kadın kuaförü: 4 bin 729 TL
Erkek kuaförü: 3.633 TL
aylık brüt gelir elde ediyor(muş!).
Kar amacı gütmeyen(!) işletmecilik
Mehmet Şimşek kayıt dışı meselesine çok doğru bir yerden girmiş. Gelir beyanlarının her biri çarpıcı ancak onlarca fenomenin güzellik salonu sahibi olduğu ve lüks yaşamları dikkate alındığında aynı sektördeki kuaförlerin bu kadar düşük gelir elde ediyor olması üzücü (!) elbette. Keşke kuaför salonu değil de güzellik salonu açsaymışlar. Kimbilir, belki de asıl güzellik, gelir beyanında saklı…
Başka bir üzücü durum da restoranlarınki. Artan enflasyonun çok ötesinde yükselen restoran ve gıda fiyatlarının ardından Instagramda onbinlerce takipçiye ulaşan “hesabialayim”, “adisyongorelim” gibi hesaplar dört-beş haneli restoran adisyonlarını paylaşıyorlar. Bu kadar yüksek hesaplara rağmen restoranların bu kadar az gelir elde ediyor olmaları sektörün neredeyse hayrına(!) çalıştığına işaret ediyor. Bu durumda restoranlarda ödenen yüksek hesapları görünce kendimize değil “cefakar” işletme sahiplerine üzülsek yeridir.
Mehmet Şimşek’in listesinde yer almayan ancak son yıllarda mantar gibi türeyen markalı kahve dükkanlarının ne kadar aylık brüt gelir elde ettiklerini de öğrenebilseydik keşke. Zira bir fincan Türk kahvesinin bile 100–150 TL arası bir fiyatla satıldığı dikkate alınırsa kahve dükkanı açmanın restoran işletmekten daha karlı bir faaliyet olması gerektiğini düşünüyorum. Hiç değilse en düşük maaş alan memur kadar kazanç elde ediyorlardır değil mi?
O sırada kümesteki tavuklar
Memur demişken; biliyorsunuz Temmuz ayında yüzde 15,57 oranında maaş zammı yapılmıştı. Böylece en düşük aylık memur maaşı 52bin 661 TL’ye yükseldi. Yani en düşük maaş alan memurun durumu Mehmet Şimşek’in açıkladığı listede yer alan kuyumcudan hallice. Eh, memur daha ne ister?
Dahası, kamuda çalışan uzman doktor 126bin TL aylık alırken özelde çalışan doktor 61bin TL alıyor(muş!). Özel hastanede ya da kendi muayenehanesinde çalışan doktorların hem o kadar yoğun bir tempoda çalışıp hem de kamudaki doktorun yarısı kadar kazanıyor olmaları sağlık sektörünün sürüdürülebilirliği açısından endişe verici değil mi sizce de?
Kaynak: Hürrriyet Gazetesi
Tabii bir de emeklilerin durumu var. En düşük memur emeklisi Temmuz zammıyla birlikte 22 bin 669 TL alıyor. En düşük SSK ve Bağ-Kur emekli maaşı ise 16 bin 881 TL. Bu rakamlarla birlikte Mehmet Şimşek’in paylaştığı listeye yeniden bakmak isteyebilirsiniz.
Hal böyle olunca, yani emekli ve memur serbest çalışanların, işletmelerin ve esnafın çok üzerinde gelir ediyor(muş!) gibi görününce, vergi yükü de onların üstüne kalıyor elbette.
Nitekim, Ocak — Haziran 2025 bütçe gerçekleşmelerine göz attığımızda bütçe gelirlerinin büyük ölçüde gelir vergisinden ve bunun da neredeyse tamamının çalışanlardan yapılan vergi kesintileri ile sermaye gelirlerinden (mevduat faizi, fon geliri vb) alınan stopajdan kaynaklandığını görüyoruz.
Vergi gelirlerinin yıllık artışı değerlendirildiğinde de gelir vergisindeki artışın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 96,5 olması dikkat çekiyor. Buna karşılık enflasyon yüzde 35'ler seviyesinde olmasına rağmen kurumlar vergisi artışı yüzde 15,7 ile sınırlı kalmış. Bu durumda gelir vergisi mükellefleri reel olarak 2024 yılına göre daha fazla vergi öderken, kurumlar daha az vergi öder hale gelmiş.
Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı
Kayıtla mücadelenin önemi
Sonuç olarak; çalışan kesimlerin bir yandan gelir vergisi, diğer yandan KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerle artan yükünün azaltılması ve vergi adaletinin sağlanması için kayıt dışı ile mücadele oldukça önemli. Ve aslında bu mücadele sadece Hazine ve Maliye Bakanlığının değil bütün yurttaşların sorumluluğu. Bu bağlamda vergi ödeme bilincinin de artırılması gerekiyor.
Günün sonunda vergi, mali yük olmasının ötesinde bir vatandaşlık görevi. Ama bu görevin adil paylaşılmadığı bir düzende, yükü çekenler bunu sorgulamaya başlar, ister istemez omuzlar çöker ve vergi ödemek bir külfet haline gelir. İşte bu yüzden, ‘Aslında vergiyi kim ödüyor?’ sorusu, sadece ekonomik değil, ahlaki bir sorudur. Ve bu soruya verilecek cevabın “gücü oranında herkes” olması gerekir.