TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Avrupa Birliği (AB) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında 21 Ağustos’ta imzalanan “Karşılıklı, Adil ve Dengeli Ticaret Çerçeve Anlaşması”, transatlantik ticaret ilişkilerinde tarihi bir dönüm noktası niteliğinde. Tarafların 5 trilyon doları aşan karşılıklı yatırımlarını ve dünyanın en büyük ticaret ilişkisini daha sağlam bir zemine oturtmayı amaçlayan anlaşma, yalnızca AB ve ABD ekonomilerini değil, Türkiye gibi üçüncü ülkeleri de doğrudan etkileyecek.
Türkiye’nin avantajlı konumu sona mı eriyor?
Trump yönetimi, AB için daha önce %30 olarak tehdit ettiği gümrük vergisini %15’e çekti. Türkiye içinse minimum vergi %15’e yükseltildi. Bu düzenleme, Türkiye’nin uzun süredir AB’ye kıyasla daha avantajlı koşullarda ABD pazarına ihracat yapabilmesini sağlayan asimetrik yapıyı ortadan kaldırıyor. Türkiye’nin rekabet üstünlüğü törpülenirken, AB’nin yeni vergi indirimleriyle öne çıkması ihracat dengemizi olumsuz etkileyebilir.
Otomotiv: Asıl darbe burada
Çerçeve Anlaşma’da en kritik başlıklardan biri otomotiv oldu. Başkan Trump, ABD dışında üretilen tüm otomobillere ve burada üretilen otomobillerde kullanılan birçok parçaya %25 gümrük vergisi uygularken, bu anlaşmayla Avrupa’dan ithal edilen otomobil ve parçalarındaki vergiyi %15’e düşürüyor. Bu indirim, Almanya gibi otomotiv devleri için milyarlarca dolarlık ihracat avantajı yaratacak. Dünya otomotiv devi Almanya’nın 2024 yılında ABD’ye 34,9 milyar dolarlık otomobil ve parça ihracatı yaptığı düşünüldüğünde, bu adımın AB ekonomisi için önemi açık.
Türkiye açısından ise tablo endişe verici. Ticari araç üretiminde küresel tedarik zincirlerinin merkezi olan Türkiye, bugüne kadar ABD pazarında AB’ye göre daha avantajlı koşullara sahipti. Ancak AB’nin bu sektörde daha düşük vergi oranı elde etmesi, Türk otomotiv ihracatçısını zor durumda bırakacak. Özellikle ticari araç ihracatında Türkiye’nin stratejik rolü zayıflayabilir.
İlaç sektöründe küresel etki
Anlaşmanın ilaç sektörüyle ilgili hükümleri de dikkat çekiyor. ABD ve AB, jenerik ilaçlar ve hammaddelerinde tarifeleri %15 ile sınırlı tutma konusunda uzlaştı. Ayrıca ilaç ve kimyasal öncüllerde sadece MFN (en çok kayrılan ülke) tarifesinin uygulanması kararlaştırıldı. Bu uyum, küresel ilaç fiyatlarını doğrudan etkileyecek bir karar olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye gibi ilaçta yüksek ithalat bağımlılığı olan ülkeler için bu gelişme, hem kamu sağlık harcamalarını artıracak hem de vatandaşların ilaca erişimini zorlaştırabilecek.
Enerji ve teknoloji taahhütleri
Çerçeve anlaşma yalnızca gümrük vergileriyle sınırlı değil. AB, 2028’e kadar 750 milyar dolarlık ABD enerji ürünü alımı ve en az 40 milyar dolarlık yapay zekâ çipi ithalatı yapmayı taahhüt ediyor. Ayrıca AB şirketlerinin ABD’de 600 milyar dolarlık yatırım yapması öngörülüyor. Bu rakamlar, iki blok arasındaki stratejik yakınlaşmayı pekiştirirken Türkiye gibi üçüncü ülkeler için rekabet ortamını daha da zorlaştırabilir.
Sonuç
AB ve ABD’nin imzaladığı çerçeve anlaşma, transatlantik ilişkilerde yeni bir dönem başlatıyor. Ancak bu yeni dönemde Türkiye’nin dış ticaretteki avantajlarını kaybetme riski ciddi. Otomotivden ilaca, enerjiden teknolojiye kadar geniş bir yelpazede dengeler yeniden kurulurken, Türkiye’nin rekabet gücünü koruyacak stratejileri hızla geliştirmesi gerekiyor. Aksi halde küresel ticarette pay kaybı olası görünüyor.
Bu köşe yazısı 22.08.2025 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi'nde yayımlandı.