The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Bugün anaokulundan lise son sınıfa kadar 4-18 yaş arası yaklaşık 19 milyon öğrencimiz karnelerini alacak. Çocuklarımız ve gençlerimizin karne heyecanına ben de eğitimdeki karnemizi değerlendirerek katılmak istedim.
Sizler için Türkiye’nin 2010’lardan bu yana eğitimdeki başarı ve sorunlarını tarihsel ve uluslararası karşılaştırmalarla değerlendiren bir çalışma hazırladım. Eğitim karnemizi niceliksel ve niteliksel kriterlerle oluşturdum. Bunun istihdam piyasası ve verimlilik üzerine yansımalarını değerlendirdim.
Sınıflar OECD ortalamasına göre hala kalabalık
Eğitime ilk önce niceliksel bakacağım.
Eğitimin ve okulların en büyük sermayesi olan öğretmenlerin sayısı niceliksel olarak 2010’lardan bu yana iyileşmiş. Grafik 1’de görüldüğü üzere, Türkiye’de 2013-20 döneminde sınıf mevcutları önemli ölçüde azalmış. 2013 yılında yaklaşık 20 öğrenciye bir öğretmen düşerken bu sayı 2020 yılında 17 öğrenciye kadar iyileşmiş. Ancak yine aynı grafikte gösterdiğim üzere sınıf mevcutlarımız OECD ortalamasına göre hala kalabalık.
Eğitimdeki niceliksel iyileşmede üç faktör öne çıkıyor: eğitim personel sayısındaki artış, özel okulların artan payı ve kadın istihdamında iyileşme. Grafik 2’de, 2013-20 döneminde kadın öğretmenlerin toplam öğretmenler içerisindeki payının 5,4 puan artarak %58,4’e çıktığını görüyoruz.
Gelelim eğitimin niteliksel performansına…
Bu çerçevede sizlerle OECD PISA sonuçlarını paylaşacağım. Tablo 1’e bakacak olursak, 2012-2018 döneminde Türkiye’nin matematik ve fen alanlarında PISA performanslarının iyileşmekle beraber hala OECD ortalamalarının altında kaldığını görüyoruz. 21. yüzyılda uluslararası rekabette yerimizi iyileştirmek istiyorsak, mutlaka ve mutlaka, fen ve matematik alanındaki temel becerilerimizi iyileştirmeliyiz.
İstihdam piyasamız uluslararası ölçekte hala niteliksiz
Şimdi de eğitimin istihdam piyasası üzerindeki yansımalarına bakalım.
İlk önce istihdam piyasasının genel eğitim durumunu değerlendirelim. İstihdam piyasasının esasını oluşturan 25-64 yaş arası yetişkinlerin eğitim düzeyine bakacak olursak, nüfusumuzun yarısının ortaokul veya altı düzeyde eğitim seviyesine sahip olduğunu görüyoruz. Bu oran 2010 sonrası dönemden bu yana iyileşmiş. Ancak bu iyileşmeye rağmen istihdam piyasamız uluslararası ölçekte hala niteliksiz. Zira OECD ülkelerinde nüfusun sadece beşte biri düşük eğitim düzeyine sahip.
İşgücünün niteliğini iyileştirebilmek için eğitimli gençlerin istihdam piyasasındaki payını artırmamız gerekiyor. Şimdi gelelim bu kriterdeki karnemize…Yükseköğretim ile teknik beceriler veya iş tecrübesiyle temel beceriler edinmesi gereken 20-24 yaş arası genç nüfusumuzun maalesef üçte biri Ne Eğitimde Ne de İş’te. Bu oran son 10 yıldır bu seviyelerde takılı kalmış. Oysa OECD ülkeleri, aynı dönemde bu gruptaki gençlerde eğitim veya istihdam oranını artırarak %85’ler düzeyine kadar çıkarmış.
Son olarak eğitimin verimlilik üzerindeki yansımalarına bakalım.
Eğitimdeki niteliksel ve niceliksel iyileşmelerle beraber Türkiye’de çeşitli göstergelerle ölçülen verimlilik göstergelerinde de artış yaşanmış. Çalışılan saat başına kazanılan milli gelire ABD doları cinsinden bakacak olursak 2012-22 döneminde yıllık ortalama %3,2 oranında bir artış yaşanmış. Ancak Grafik 5’te de görüldüğü üzere inişi çıkışı yüksek olan bir verimlilik eğrisiyle ilerlemişiz. Bir yıl saat başına yüksek gelir elde edildiyse ertesi yıl bu düşmüş. Ayrıca yıllık ortalama %3,2 olan saatlik milli gelir artışını Amerikan enflasyonunda arındıracak olursak, reel verimlilik artışımız yüzde 1 civarına geriliyor. Bu da orta gelir tuzağından kurtulup yüksek gelir grubuna çıkma hedefinde olan bir ülke için yeterli değil.
Özet olarak karnemize bakacak olursak sınıfı geçtik mi, geçtik; ancak ne takdir ne de teşekkür aldık…
Bu köşe yazısı 17.01.2025 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi'nde yayımlandı.
N. Murat Ersavcı
10/12/2024
N. Murat Ersavcı
27/03/2024
N. Murat Ersavcı
07/12/2022
N. Murat Ersavcı
06/03/2022
Güven Sak, PhD
26/01/2022