Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Hep birlikte, krize karşı...

    Fatih Özatay, Dr.01 Mart 2009 - Okunma Sayısı: 841

    Krizden gelen etkileri azaltmak için oluşturulması gereken ekonomik program çok sayıda önlem içermeli. Önlemlerin bir kısmı kredi garanti sistemi ile ilgili. Hem döviz cinsinden hem de lira cinsinden tıkanan kredi piyasasını yeniden çalışır hale getirmek için gerekiyor bu sistem. Ekim ayının sonlarından bu yana, bu köşede sistemin nasıl çalışabileceği üzerine çok sayıda yazı kaleme aldım. Çalıştığım düşünce kuruluşu TEPAV da bu konuda çeşitli notlar yayınladı.

    Son günlerde hem bazı köşe yazarlarının, hem de bazı siyasi partilerin önde gelenlerinin, mesela Deniz Baykal'ın, bu sistemi çözüm önerileri arasında önemli bir yere koydukları görülüyor. Bu da beni oldukça sevindiriyor. Nihayetinde bu köşede yer alan 'öneri yazılarının' amacı önerilen konuda tartışma başlatmak. Bir kez doğru zeminde tartışmaya başlayınca, doğru çözümler üretmek daha kolaylaşacak.

    Kredi garanti sistemlerine ilişkin tartışılması gereken iki nokta daha var. Birincisi bu sistemleri çalıştırmak için bütçeden ayrılacak kaynağın doğru ölçümü ile ilgili. İkinci olarak,  bu sisteme ayrılacak kamu kaynağı ile ne kadar ekonomik büyüme sağlanacağı ve ne kadar istihdam yaratılacağı sorusunun mutlaka yanıtlanması gerekiyor.

    İkinci sorunun yanıtı daha genel bir çerçevede ele alınmalı: Tekil önlemlerden çok, krize karşı geliştirilecek ekonomik önlem programının bütününün makroekonomik etkilerine bakmak gerekiyor. Bu, kapsamlı bir model çalışması gerektiriyor. TEPAV bu çalışmayı yaptı, hafta içinde kamuoyuna önemli açıklamalar yapacak. Bu çalışmanın krize karşı Türkiye'de şu ana kadar yapılmış (en azından kamuoyuna açıklanmış) ilk kapsamlı çalışma olduğunu da not ederek ilk tartışma konusuna, bütçeye etkinin doğru ölçümü sorununa geçeyim.

    Kredi garanti sistemlerinin bütçeye getirecekleri yükü ölçmek için şu noktalara dikkat etmek gerekiyor: Birincisi, sistemin işleyebilmesi için bir kredi garanti fonu kurulması gerekiyor (adı KGK olsun). Hazine KGK'ya sermaye koyuyor. Dolayısıyla, başlangıçta, bütçe açığı koyulan sermaye kadar artıyor. Buna 'anlık bütçe etkisi' diyelim.

    İkinci etki 'kısa dönem etkisi': Sistem çalışmaya başladığında bütçe açığı azalıyor. Zira sistem doğru çalıştırılabilirse, kredi piyasasını bir miktar canlandırıyor. Bu nedenle bir süre sonra (sistemin olmadığı duruma kıyasla) iç talep canlanıyor; tüketim ve yatırım artıyor. Milli gelir, bu sistemin olmadığı durumda elde edilecek milli gelire kıyasla daha yüksek bir düzeye çıkıyor. Vergi gelirlerimizin önemli bir kısmı içinde bulunulan yılın milli geliri tarafından belirleniyor. Dolayısıyla, daha yüksek vergi geliri elde etmek mümkün oluyor.
    Üçüncü etki ise 'uzun dönem etkisi'. Bu sistemin çalışmasıyla uyarılan tüketim ve yatırım harcamalarındaki artış belli bir döneme yayılıyor. Mesela, bu sistem şimdi başlasa, 2010 milli gelirine de olumlu katkı yapacak. Bu durumda, uzun dönemde vergi gelirleri kısa dönemdekine kıyasla daha yüksek olacak.

    Bütçe açığını azaltıcı bir etki daha var (tasfiye etkisi). Önerilen sistem belli bir süre yürürlükte olacak. Bu süre mesela üç yıl olsun. Bu süre sonunda (istenirse tabii ki) KGK kapatılacak. KGK'nın başlangıç sermayesinden net zararının düşülmesi sonrası kalan kısmı Hazine'ye geri dönecek. Net zararı belirleyen ise şunlar: Birincisi, KGK'nın kefil olduğu kredilerin bir kısmı batacak ve zarar oluşacak. İkincisi, KGK, kefil olduğu şirketlerden kefaleti karşılığında komisyon alacak. Üçüncüsü, KGK sermayesini mevduat olarak tutup nemalandıracak. Dördüncüsü bazı şirketlerden teminat istenilecek. Batık halinde bu teminatlar nakde çevrilecek.

    Anlık, kısa ve uzun dönem etkiler ile tasfiye etkisini alt alta toplayıp, önerilen sistemin bütçeye getireceği yüke öyle bakmak gerekiyor. Bu durumda sistemin bütçe açığına etkisi anlık etkiye kıyasla çok daha küçük oluyor. Hatta uzun dönemde net etki, bütçe fazlası yönünde bile olabiliyor. Kısacası, sistem, siyasi baskılardan uzak bir biçimde çalıştırılmak üzere özerk yapıda kurulursa, çalışabilir bir sistem olarak görünüyor.

    Bu yazı 01.03.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır