Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Komikler

    Fatih Özatay, Dr.11 Eylül 2008 - Okunma Sayısı: 945

     

    Hayır, değil. Başlıktaki 'Komikler'in uzun bir süre önce yayınına son verdiğim (yoksa sadece bir ara mı?) 'komik iktisatçılar' tefrikası ile bir ilgisi yok. Kastedilen Freddie Mac ve Fannie Mae.ABD konut piyasasında patlak veren kriz her iki devi de derinden sarstı. Kriz bu şirketler açısından kendi kendini besleyen bir felaket sürecine yol açtı. Şirketlerin geri dönmeyen kredileri arttı. Oluşan zararlar sermayelerinde erimeye neden oldu. Onlara ilişkin risk algılaması derinleşti. Üstelik risk artışı örtük ABD Hazinesi desteğine rağmen oluştu.Komikler daha yüksek maliyetle kaynak sağlamak gerçeği ile yüzleştiler. Bu nedenle kendi açtıkları ya da garanti verdikleri konut kredilerinin faizlerini arttı. Bizim gibi ülkelerin piyasada risk algılaması arttığı zamanlarda yaşadıklarının aynısı yaşadılar. Komiklerin açtıkları kredilerin faizleri ile risksiz kurumların tahvillerinin faizleri arasındaki fark giderek açıldı. FED 2007 sonlarından bu yana agresif  bir şekilde faiz düşürürken komiklerin faizi neredeyse düşmedi.Kredi faizlerindeki bu yükseklik ABD konut piyasasındaki koşulları daha da kötüleştirdi. Gerdi dönmeyen konut kredilerinin artmasına yol açtı. Ama işleri kötüleştiren sürecin başlangıcında zaten bu olgu vardı. Kısacası bu bir kısır döngü ya da kendi kendini besleyen felaket süreci.Konut piyasasında başlangıçta oluşan kriz dönüp dolaşıp yine konut piyasasını vuruyor; döngü tamamlanıyor. Bu döngüde bu iki dev finans kurumu 'batak' duruma düşüyorlar ve tüm uluslararası mali sistemi tehdit ediyorlar. Tehdidi giderek daha fazla hissedenlerin başında bazı merkez bankaları geliyordu. Bu bankalar komiklerin çıkardıkları menkul kıymetleri alarak döviz rezervlerini değerlendirmek yolunu seçmişlerdi. Açık ki bu sürecin kesilmesi gerekiyordu.7 Eylül'de Hazine Bakanı Paulson'un açıkladığı plana bu çerçevede bakmak gerekiyor. Ama azımsanmayacak sayıda yorumcu bu planın çare olacağını düşünmüyor. Olan bitene şüpheyle bakıyor.Bir benzetme bu şüphelerin nedenini daha iyi ortaya koyacak. 2001 krizinden sonra Türkiye'de uygulamaya konulan programın temel ayaklarını düşünün: Banka kurtarma operasyonu (yangın söndürme faaliyeti) + Zaten bozuk olan ve bu operasyon sonucunda daha da bozulan kamu bütçesinin düzeltilmesi (mali disiplin) + parasal disiplin +  bir daha yangın çıkmaması için gerekli yapısal düzenlemeler.Sadece yangın söndürme operasyonu ile yetinildiğini düşünün. Ne olurdu? Geçici bir rahatlama. O kadar. O da belki. Kısa bir süre sonra ise daha büyük bir yangın.Şüpheci yorumcular bu operasyonun temel sorunlara çözüm getirmediğini düşünüyorlar. Kapsamlı bir programı devreye sokmak yerine hep tekil önlemlerle yetinildiğini belirtiyorlar. Tekil önlemlerden kastedilen operasyonların aynı anda gerçekleştirilmemeleri. Vergi iadesi, 16 Mart'ta FED'in acil likidite planı, 13 Temmuz'da Hazine'nin ve FED'in bu komik şirketlere gerekirse likidite vermek ve sermaye desteğinde bulunmak planları ve son açıklanan plan. Üstelik ABD bütçesi çok büyük bir açık veriyor ve kamu borcu artıyor. Bu plan bu olumsuzluğu daha da artırma riski taşıyor.Bir de şöyle bakın: 13 Temmuzda yapılan açıklamada söylenenler son planla devreye sokulmuş oldu. Ama kredibl bir açıklamanın (FED ve ABD Hazinesinden söz ediyoruz) eyleme gerek kalmadan istenilen sonuçları doğurması beklenir. Oysa o tarihten hemen sonra pazartesi günü yaşananların aynısı gerçekleşti. Piyasalar coştu. Bu coşku birkaç hafta sürdü. Sonra bugüne geldik. Şimdi soru şu: Yangını çıkaran nedenlerin üzerine gidilmeyecekse neden piyasalarda kalıcı bir rahatlık sağlansın? Sürdüreceğim...

     

    Bu yazı 11.09.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır