Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Kürkçü dükkânı

    Fatih Özatay, Dr.09 Kasım 2008 - Okunma Sayısı: 897

    Kişi kendini 'cin fikirli' sanırsa böyle olur işte. "Bir fikrim geldi" diye başlar, heyecanla bir çırpıda söyleyeceğini söyler, geriye de bir şey kalmaz. Bütçeden ayrılacak kaynakla bir fon kurduk. Bankaların açacakları kredilere bu fon yoluyla teminat verme mekanizması tasarladık. Böylelikle, bankaların risklerini azaltarak şirketlerin ve hatta tüketicilerin lira cinsinden kaynak sorununu hallettik.

    Yurtdışında çalışanların Merkez Bankası'ndaki mevduatlarını Banka'nın bilançosundan çıkarttık. Bu sayede, Merkez Bankası'nın bilançosunda durdukları sürece karşılığında kredi açılamayan bu 'atıl' kaynakları kredi açılabilir hale getirdik. Döviz likiditesi ve kaynağı sorununu çözdük.

    Bankalarda sermaye ihtiyacı ortaya çıkması halinde, gerekecek yasal düzenlemeleri hazırlattık, kamuoyunun ikna edilmesi için iletişim politikasını da tasarladık. Biraz da tevazu: Bunların yanında ikincil önemde kalan katkılarımdan hiç söz etmeyeyim. Bu kadar tevazu yeter: Daha ne yapabilirim ki? Hazır, kış da kapıda, "Bu karda kışta şimdi kimin bir daha 'fikri gelecek'?" bahanesi de hazır. Olsa olsa bu saatten sonra, "Enflasyon düşmeli, büyüme artmalı ve fakat mali disiplin çok önemlidir." mealinde yazı yazabilirim. Bu da, takdir edeceksiniz mutlaka,  bunca 'parlak fikirden' sonra yakışık almaz. Radikal'de ise hiç mi hiç 'gitmez'.

    Hoş, gözüm arkada kalmıyor. İçim rahat. Nasıl olsa 'parlak fikirli' tükenmez bu verimli topraklarda. Elbet, 'yerimizi' dolduracak birisi çıkar; en iyisi ben 'kürkçü dükkânına' döneyim. Hem, ilelebet sürmeyecek ya kış. Sırada bahar var...

    1980'lerde ve 1990'larda iki kez yaşadı Türkiye. Enflasyondaki inatçılıktan söz ediyorum. Yıllık ortalama enflasyonlar çok fazla oynamadı 1988, 1993 ve 1996-1998 dönemlerinde. İlkinde ortalama yüzde 66,6 düzeyindeydi, en yüksek değer bunun altı puan üzerinde oldu, en düşüğü ise altı puan aşağısındaydı. İkinci dönemde daha da katıydı enflasyon;  yüzde 83.6'lık bir ortalama düzeyinde neredeyse çakılı kaldı. Şüphesiz her iki dönemde bazı aylarda bu belirtilen aralıkların dışına çıkıldı, ama yıllık ortalamalar olarak bakıldığında önemli bir katılık gözlendi enflasyonda.

    2004 başından bu yana ne yazık ki benzer bir durum söz konusu enflasyonda. 'Ne yazık ki' diyorum, çünkü bu tür katılıklar enflasyon bekleyişlerine de yansıyabiliyor. Yarınki enflasyonun dünkünden çok farklı olmayacağını düşünmeye başlıyorsanız, geleceğe yönelik fiyatlama davranışınızı, kira ve ücret sözleşmelerinizi ona göre şekillendiriyorsunuz. Bu durumda gelecek dönemdeki enflasyon da geçmiştekinden farklı olmuyor. Enflasyonla mücadele son derece zorlaşıyor. Grafikte 2004 başından bu yana tüketici enflasyonunun gelişimi resmediliyor. Bu dönemin ortalaması yüzde 9.1 olmuş. En yüksek değer yüzde 12.1, en düşük ise yüzde 6.9. Yine belirgin bir katılık var. Şüphesiz bu dönemdeki katılık yukarıdaki dönemlerde olduğu kadar değil; ama yine de belirgin bir katılıktan söz edebiliriz.

    Rakamlar bir katlığa işaret ediyor. Ama rakamların arkasına inince bu 'katılık' görüşüne itiraz edilebilir. Zira bir dönem kur arttı, düşen enflasyon yeniden yükseldi (mesela, 2006'nın ikinci yarısı). Bu etki ortadan kalkınca enflasyon tekrar düşme eğilimine girdi (2007 martından ekimine kadar). Sonra yükselen enerji fiyatları enflasyonu tekrar yükseltti. Ayrıca tüm bu dönemlerde gıda fiyatları ve bazı temel malların fiyatları arttı. Kısacası, kâh bu dışsal neden, kâh o dışsal neden ortaya çıktı, sonra yok oldular, ama enflasyonun da belli bir ortalamadan fazla sapmasına izin vermediler. Dolayısıyla, salt rakamlara bakınca görülen katılığın, bekleyişlerdeki katılığın fiyatlama davranışlarına yansımasından değil de, dışsal koşulların bize 'oynadığı oyun' ile ilgili olduğu ileri sürülebilir. Bu itirazın oldukça haklı tarafları var. Ama şu noktayı hep akılda tutmak gerekiyor.

    Enflasyon şu ya da bu nedenle ortaya çıkıp, uzunca bir süre belli bir düzeyde kalırsa, artık onu oraya çıkaran neden, o nedenin ortadan kalkması falan çok önemli olmayabiliyor. Fiyatlama davranışları enflasyon çok da değişmeyecek bekleyişiyle oluşturulmaya başlanabiliyor. Bu da son derece riskli enflasyonla mücadele açısından.
    Grafik 1: Tüketici enflasyonu: 2004 Ocak  2008 Ekim (%)

     

    Bu yazı 09.11.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır