Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Norveç’teki Terör Saldırılarında Balkanlar Gölgesi

    Erhan Türbedar, Dr.05 Ağustos 2011 - Okunma Sayısı: 1993

     

    Çifte terör saldırısıyla Norveç'i kana bulayan Anders Behring Breivik, internet üzerinden yayımladığı "terör manifestosunda", Balkanlar'a yönelik dikkat çekici görüşlere yer verdi. Breivik manifestoda, NATO'nun 1999 yılında Sırbistan'ı bombalaması yüzünden harekete geçtiğini belirterek, söz konusu bombardımanla Sırpların "İslam'ı kendi toplarlarında durdurma hakkının" elinden alındığını yazdı. Diğer taraftan, Bosna savaşında işlediği savaş suçları nedeniyle yargılanmakta olan Radovan Karaciç Breivik'e göre, İslam'a karşı savaşmış onurlu bir Hristiyan kahramandır. Bu yöndeki sözler, Breivik'i terörizm gibi sapkın davranışlara iten nedenler arasında, hakkında çok az şey bildiği Balkanlar'daki olayların da bulunduğuna işaret ediyor.

    1990'lı yıllarda Balkanlar'da yaşanan savaşlar üzerine farklı tarafların farklı gerçekleri vardır. Balkanlar'daki savaşlar üzerine gerçekler henüz ortaya çıkarılmadan, bölge ülkelerinin yöneticileri kendi çıkarlarının gerektirdiği gerçekleri üretmiş ve bunu halklarına kesin gerçek olarak kabul ettirmiştir. Bu nedenle, Tito Yugoslavyası'nın neden dağıldığı hususunda bile Balkanlar'da görüş birliği yoktur. Kaldı ki 1990'lı yıllarda yaşananların tam adının konulması doğrultusunda günümüzde bile Balkan tarihçileri arasında bir savaş sürüyor. Söz konusu tarihçiler içinden bazıları ise, Norveçli terörist Breivik'in de beslendiği Avrupa'daki aşırı sağın kaygılarından istifade etmeyi çok iyi biliyor.

    Batılılar 1990'larda Balkanlar'da yaşanan savaşları anlamaya çalışırken, bölgede yaşayan Müslümanlar karşılarına çıkan en büyük bulmacalardan biriydi. Resmi rakamlara göre Balkanlar'da 8 milyondan fazla Müslüman yaşıyor olmasına rağmen, Avrupalılar genel olarak Tito Yugoslavya'sının dağılmasına kadar, bu Müslüman toplulukların varlığının pek farkında değildi. 1990'lı yılların başlarında ise Batılılar önce Balkan ülkelerindeki İslam'ın doğasını sorgulamaya başladılar. Bu çerçevede köktendinciliğin bölgedeki Müslümanlar'ın arasında var olup olmadığını anlamaya çalıştılar.

    O dönemde özellikle aşırı sağcı Avrupalılar'da, bazı İslam ülkelerindeki köktendincilerin "Avrupa'ya sızmak üzere" Balkanlar'daki Müslümanlar'ı kullanabileceği endişesi vardı. Oysa bu yöndeki endişeler tamamen yersizdi. Çünkü komünizm döneminde din Balkanlar'da önemli ölçüde yasaklanmıştı. Bölgedeki Müslüman nüfus içinde en büyük grubu oluşturan Arnavutlar 1990'ların başlarında, Müslüman olduklarının bilincinde olmakla birlikte,  İslamiyet hakkında çok az bilgi sahibiydi. Arnavutlar'dan sonra, Balkanlar'daki Müslümanlar içinde en büyük grubu oluşturan Boşnaklar da, İslam'ın bazı şartlarını, yalnızca bir kültür ve gelenek anlayışı çerçevesinde yaşıyordu.

    Buna rağmen, Balkanlar'daki Müslümanlar sürekli karalandı. Örneğin, Breivik'in tanışmayı çok arzuladığı Bosnalı Sırplar'ın eski lideri Radovan Karaciç bir seferinde, Sırplar'ın 600 yıl önce Avrupa'yı İslam'dan koruduklarını, Bosna savaşında da Avrupa'yı İslami radikalizminden korumakta olduklarını söylemişti. Karaciç'in bu tür söylemleriyle, Boşnaklar'ın katledilişini meşrulaştırmaya çalıştığı apaçıktı. Ne var ki Breivik gibi aşırı sağcılar, Sırplar'ın bütün Batı'nın iyiliği için Bosna ve Kosova'da savaştığına inanmakta gecikmedi.

    Balkanlar'daki Müslümanlar sadece savaş dönemlerinde kötülenmekle kalmadı. ABD'de 11 Eylül 2001'de gerçekleşen terör saldırısının ardından, El-Kaide'nin Balkanlar'daki bağlantıları ile ilgili yazılara sık sık yer verilmeye başlanmıştı. İşin kötüsü, Arnavut ve Boşnaklar'ın yoğunlukta yaşadıkları ülke ve bölgeleri, İslam adına yapılan terörizmin yuvaları olarak göstermeye çalışan bazı yazılara günümüzde de Balkan ülkelerinin medyasında rastlamak mümkündür. Usame Bin Ladin'in öldürülmesinden bile istifade edip, bazı Balkan ülkelerinin medyası Boşnakları ve Bosna-Hersek'i El Kaide ve uluslararası terörizm ile bağlantılı göstererek haber yaptı.

    Boşnak ve Arnavutlar'ı bu şekilde kötüleyenler, bölgede var olan bazı siyasi sorunların karşısında uluslararası toplumun desteğini daha kolay sağlayabileceklerine inanıyor olabilirler. Oysa gerçek o ki, söz konusu kötülemeler daha çok Breivik gibi şahısların ideolojilerine ve eylemlerine malzeme olabiliyor. Norveç'teki terör olayları Breivik'in bağımsız eylemleri sonucunda işlenmemiş olabilir. Ancak, işlenen bu suçların altında bir ideoloji ve bu ideolojiyi besleyen bireyler ve kurumlar bulunuyor. Bu yüzden, Breivik'in uğruna savaştığı bu ideolojinin geliştirilmesinde katkısı olan herkes Norveç'teki terör olaylarında sorumluluk payını düşünmeli, bazı konulardaki tutumunu gözden geçirmelidir.

     

    Dr. Erhan Türbedar, TEPAV Dış Politika Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/105/Erhan+Turbedar_+Dr.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Etiketler:
    Yazdır