Arşiv

  • Nisan 2024 (6)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

    22 Ocak 2013 - Okunma Sayısı: 3380

    Gazetelere 18 Ocak 2013 tarihinde düşen bir haber şaşkınlık yarattı: “Et depoları doldu taştı, Türkiye ihracata başlıyor.”[1] Kırmızı et fiyatları çok yükseldiği için kasaplık canlı hayvan ve karkas et ithalatına 1997’den sonra ilk kez Nisan 2010’da izin vermiş bir ülkenin, nasıl olup da 2,5 sene içinde Suudi Arabistan’a 5 milyon küçükbaş ve 1 milyon büyükbaş hayvan ihraç edecek bir ülke haline geldiğini anlamak zor.

    Türkiye’de et fiyatları uzun zamandır oynak bir seyir izliyor. Ortalama gelirle birlikte değerlendirdiğimizde, Avrupalılara göre ete neredeyse 6 kat fazla para ödüyoruz. Gidişatı düzeltmek isteyen hükümet, 2010 yılında EBK’ya sıfır gümrük vergisi ile ithalat yetkisi verdi. Karkas ithalatının fiyatları düşüreceği beklentisi, sığır yetiştiricilerinin bu kararın ardından hayvanlarını kesime göndermelerine yol açtı ve piyasada oluşan arz fazlası, Mayıs-Temmuz 2010 döneminde sığır eti fiyatlarını düşürdü[2]. Ancak, ardından fiyatlar yeniden yükseldi. Fiyatların artışında, hızla yükselen yem fiyatları etkili oldu. Nitekim, son haberlerde yerli üreticiler için karkas etin kilo maliyetinin 16 lira olduğu ama kesimlerin ancak 13 liraya yaptırılabildiğinden de bahsediliyor. Bu durumun nedeni, ithal etin fiyatının yerli fiyattan ucuz olması ve yerli üretici üzerinde fiyat baskısı oluşması.

    Büyük üreticilerin yavaş yavaş maliyetlere katlanamadıkları için hayvancılıktan çıkmaları, yem fiyatı ile baş edemeyen pek çok küçük üreticinin hayvanlarını kesime göndermeleri durumun pek iç açıcı olmadığının bir göstergesi. Sıfır faizli hayvancılık kredisi sayesinde hayvan stokunun arttığını ve bu sayede gelecek sene - hem de Kurban Bayramı döneminde - ihracat yapılabileceğini söyleyenler, önce gelecek sene Kurban Bayramı döneminde Türk tüketicisinin yeterli et bulup bulamayacağını düşünmeli.  İthal et fiyatlarıyla rekabet edemeyen çiftçilerin kredilerini geri ödemekte zorlanmaları, işletmelerin kapanmasına ve orta-uzun vadede hayvan arzında aksaklıklara yol açabilecek bir sorun.

    Türkiye canlı hayvan ve karkas et ithalatına, 2010 ve 2011 yıllarında toplam 2 milyar dolar civarında ödeme yaptı. 2011 yılında toplam tüketimimizin yüzde 15’ini ithalatla karşıladık[3]. Demek ki, piyasada oluşan fiyatta arz, talebi karşılamaya yetmedi.

    Arz belli. Tüketicinin geliri ortada. Piyasadaki fiyatlarda oluşan talep de belli. Fiyatların düşmesinin, tüketimi arttıracağı biliniyor. Dolayısıyla arzı artırmak, tüketimi artırmak için şart. Zaten ithalat yapılmasının da amacı, arzı artırmak değil miydi? Arz arttı, depolar doldu diyerek ihracat yapmanın mantığını anlamak zor. 2011 yılında 470 bin büyükbaş hayvan ithalatı yapılmış. İthal ettiğimizden daha çok büyükbaş hayvan ihraç edebilmemiz için, hayvan stokumuzda ciddi bir değişiklik olmuş olması gerekiyor. Olmuş mu? Bakalım:

    Türkiye’de büyükbaş hayvan stoku, 1990ların başından beri 10 milyonun üzerinde. 2002-2003 döneminde 10 milyonun altına düşmüş olmasına karşın hemen toparlandı. Bu süreçte, hayvan sayısındaki değişimden daha önemli olan gelişme ise, hayvanların kompozisyonundaki değişiklik. Verimi daha düşük olan yerli ırkların yerini, yüksek verimli kültür ırkları ve melez ırklar aldı[4]. Yani değişen hayvan sayımız değil, hayvanların kompozisyonu.

    Rakamlar ortada. Bu şartlar altında, 5 milyon küçükbaş ve 1 milyon büyükbaş hayvanın ihraç edilmesi demek, içeride fiyatların yükselmesi demek. Büyükbaş hayvan stokunun yüzde 8’ini ve küçükbaş hayvan stokunun yüzde 15’ini ihraç etmekten bahsetmeden önce, sürdürülebilir politikalarla içeride hayvancılığın ve kırmızı et üretiminin sorunlarını çözmek gerek. Stoklardaki et fazlasına güvenip yerelde arzı artırmaya ve etin satış fiyatını düşürmeye yönelik yeterli tedbir almadan 9 ay sonra ihracat yapalım demek, 2014’te Türkiye’nin et ithalatına daha yüksek fatura ödemesine ortam hazırlamak demektir.

     


    [1] http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22389309.asp

    [2] [2]Aydın v.d., “Türkiye’de son 25 yılda kırmızı et fiyatlarındaki değişimler ve ithalat kararının etkilerinin analizi”, Vet Hekim Der Derg, 82(1): 3-13, 2011

    [3] TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri Veri Tabanı, TÜİK Hayvansal Üretim İstatistikleri, BMI

    [4] TÜİK Hayvansal Üretim İstatistikleri, Tür ve Irklarına Göre Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvan Sayıları

     

    * İdil Bilgiç Alpaslan, Ekonomi Çalışmaları, Araştırmacı


    Yazdır