Arşiv

  • Nisan 2024 (5)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Türkiye’nin neden bir ‘Argonne’u yok?

    Selin Arslanhan Memiş24 Nisan 2013 - Okunma Sayısı: 2737

    BIO 2013’e katılım öncesi Chicago’daki Argonne Ulusal Laboratuvarlarını ziyaret ettik. 30 yıldır çalışmalarını orada sürdüren Türk bilim insanı Prof. Ercan Alp, AİFD ile birlikte ziyaretimizi organize etti ve bize eşlik etti. Oldukça etkileyiciydi. Argonne Ulusal Laboratuvarları, 1946’da kurulduğunda nükleer araştırmalar üzerine çalışırken daha sonra şekil değiştirip bugünkü farklı disiplinlerdeki laboratuarlardan oluşan yapılanmasına sahip olmuş. Bu laboratuar kümelenmesi dünyanın en büyük ulusal laboratuarlarından. Yaklaşık 3500 kişi çalışıyor ve bunların 1100’ü doktoralı araştırmacılar. ABD Enerji Bakanlığı tarafından destekleniyor ve bütçesi 794 milyon dolar. Şirketler ve diğer araştırma merkezleriyle 600’ün üzerinde işbirliği mevcut. Argonne’un bir parçası olan Advanced Photon Center etrafında fizik, kimyadan yaşam bilimleri, bilgisayar ve malzeme bilimlerine kadar farklı disiplinlerde çalışmalar yürüten bir yapılanma mevcut. Burada akademik çalışmalarla birlikte endüstri çalışmaları da yürütülüyor. Multidisipliner yapılanmadaki aktif işleyiş hayranlık uyandırıcı.

    Buradaki teknolojik alt yapıya benzer yapılar dünyada sayılı ülkede mevcut. 10-15 yıl kadar önce Almanya’dan bu alt yapının Türkiye’ye getirilmesi teklif edilmesine rağmen red cevabı alınmış. Bunun üzerine Türkiye yerine Ürdün’e kurulmaya başlanmış. Türkiye hatasının farkına geç de olsa varmış olacak ki 2020 gibi ülkemizde de kurulmuş olması bekleniyor. 30 yıllık bir kayıp. “Türkiye’nin neden bir Argonne’u yok”un cevaplarından biri bu olabilir. Bir diğeri ise Türkiye’deki mevcut araştırma merkezlerinin neden böyle bir eksiği dolduramadığı ile ilgili.

    Argonne Ulusal Laboratuvarları, çok verimli işleyen multidisipliner bir yapılanmaya sahip. Ayrıca hem akademik çalışmaları hem de endüstri çalışmalarını aktif şekilde içinde barındıran bir yapı. Diğer araştırma merkezleri ve şirketler ile yakın ve sürekli işbirliğine sahip.

    Türkiye’de ise birçok dağınık çaba ve yapılanma olsa da hepsi kısmi kalıyor ve ekosistem etkin çalışmıyor. Mevcut araştırma merkezlerinin yapı ve işleyişlerine baktığımızda sorun ve eksikleri yedi temel nokta altında toplamak mümkün. Bunların en başında araştırma merkezlerinin üniversitelerin bölüm laboratuarları gibi çalışmanın dışına çıkamamış olması geliyor. Bununla bağlantılı olarak araştırma merkezlerinde üniversitelerin öğretim üyeleri ve araştırma görevlileri dışında araştırmacıları bulunmuyor. Verimlilik ve araştırma çıktılarının inovasyona dönüşmesinde kritik olan çok disiplinli yapılanma mevcut araştırma merkezlerinde maalesef eksik. Ayrıca idari ve mali özerkliğe sahip değiller ve işlevsel bir yönetişim yapısına ihtiyaçları olduğu açık. Temel araştırma sonuçlarının yayın dışında da kullanılması için kritik olan, endüstri ile sürekli ve yakın işbirlikleri çok sınırlı. Benzer şekilde diğer araştırma merkezleri ve araştırmacılar ile sınırlı ortak çalışma kültürü de birbirini izlemeyen dağınık çabalara neden olurken verimsizliği de beraberinde getiriyor.

    Türkiye’nin Argonne gibi yapılara daha fazla gecikmeden sahip olabilmesi için öncelikle konuya uzun dönemli bir perspektifle yaklaşması gerekiyor. Ayrıca mevcut araştırma merkezlerini işler hale getirmek ve yeni kurulacakları iyi modellemek için bir ekosistem ve model tasarlanması kaçınılmaz görünüyor.

     

    *Selin Arslanhan Memiş, Yaşam Bilimleri ve Sağlık Politikaları Enstitüsü, Analist

    Yazdır