TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bir ekonomi, kadınlar ve erkeklerin eşit şekilde katılımına destek verdiği zaman daha dinamik, güçlü ve dirençli olur. Cinsiyet ayrımcılığı, toplumsal, ekonomik ve siyasal alanlarda kadınların eşit katılımını engelleyen, haklarını sınırlayan ve şiddetle mücadelede yetersiz kalan yasal düzenlemeler nedeniyle ülkelerin gelişim dinamiklerini kısıtlar. Kadınların katkılarını sınırlayan bu ekonomiler de potansiyellerine ulaşamazlar.
Ülkelerin sahip oldukları bu potansiyelleri ölçmek için her yıl Dünya Bankası tarafından Kadın, İş ve Hukuk projesi yürütülüyor. Proje, dünyanın farklı bölgelerindeki 190 ülkenin kadınlar için yasal düzenlemelerini, eşitlik durumlarını incelemek ve değerlendirmek amacıyla gerçekleştiriliyor. Dünya Bankası tarafından, ülkelerin cinsiyet eşitliği konusundaki ilerlemelerini değerlendirmek için proje kapsamında çeşitli yasal düzenlemeler üzerinden ölçümler yapılıyor. Proje, kadınların hayatlarının farklı aşamalarında karşılaşılan temel unsurlardan iş ve aile yaşamları arasında denge kurmaya, finansal kaynaklara erişim haklarından adil miras paylaşımı konusuna kadar, hukuk sisteminin kadınların kararları ve fırsatları üzerindeki etkisini analiz etmeyi amaçlıyor. Proje kapsamında cinsiyet eşitliğinin ekonomik açıdan faydaları vurgulanarak politika yapıcıların bilinçli kararlar almasına ve daha adil toplumlar oluşturulmasına katkıda bulunmak hedefleniyor.
En son 2022 yılında gerçekleştirilen projenin sonuçları, özellikle Afrika’nın alt Sahra Bölgesi için umut verici. 2022 yılında bu bölgedeki (Afrika’nın alt Sahra Bölgesi) ekonomiler, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik önceki yıllarda kaydedilen reformların yarısından fazlasını yürürlüğe koyarak bu sürece öncülük ettiler. Bu reformların birçoğu, çocuk sahibi olduktan sonra kadınların çalışma hayatları ve ücretlerinin iyileştirilmesini ele alan yasalarla ilgili. Banka uygulamaya konulan bu yasaları, ekonomik anlamda daha fazla gelişim potansiyeli taşıyan alanlar arasında değerlendiriyor. Bölgede yer alan 7 ekonomi (Benin, Kongo Cumhuriyeti, Fildişi Sahilleri, Gabon, Malawi, Senegal ve Uganda), toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerletmek ve kadınların ekonomiye katılımını artırmak için olumlu yasal değişiklikleri yürürlüğe koydu (Tablo-1). Projenin en çarpıcı sonucu ise, bölgede yürürlüğe giren düzenlemelerin, dünya genelinde toplumsal cinsiyet eşitliği alanına yönelik yapılan reformların yarısından fazlasını oluşturması. Bu başarı, belirtilen ülkelerin kadın hakları ve cinsiyet eşitliğine yönelik taahhütlerini ve politikalarını önemli ölçüde güçlendirdiğini gösteriyor. 2022 yılında toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik yapılan reformlar, Afrika’nın alt Sahra Bölgesi dışında özellikle Doğu Asya ve Pasifik Bölgesi özelinde de ele alınmış. Özellikle Çin, Moğolistan ve Endonezya’da ebeveyn izni, eşit işe eşit ücret, cinsel tacize karşı koruma gibi bir dizi yasal önlemleri içeren reformları hayata geçirdiler. Bunun dışında Bahreyn, Irak, Pakistan ve Hollanda ise kadınların iş gücüne daha fazla katılımlarını artırmayı hedefleyen politikaları uygulamaya başladılar.
Tablo-1: 2021-2022 döneminde 18 ülkenin toplumsal cinsiyet eşitliği alanında uyguladığı reformlar
Kaynak: World Bank, (2023). Women, Business And The Law 2023.
Şekil-1: 2021-2022 döneminde 18 ülkenin toplumsal cinsiyet eşitliği alanında uyguladığı reformların temel başlıkları
Kaynak: World Bank, (2023). Women, Business And The Law 2023.
2021-2022 döneminde toplam 18 ülkede, 34 farklı toplumsal cinsiyet eşitliği alanında reformlar uygulamaya konuldu. Bu noktada en çok politika üreten ülkeler, Benin, Kongo Cumhuriyeti, Fildişi Sahilleri, Gabon, Malavi, Senegal ve Uganda’dadır. Bu ülkeler 2022 yılında toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik geliştirilen toplam 34 reform düzenlemesinin 18 tanesini hayata geçiren ülkelerdir. Bu ülkeler arasında özellikle Fildişi Sahili ve Gabon, yaptıkları reformlarla diğer ülkeler arasında ön plana çıkıyor. Örneğin Fildişi Sahili, krediye erişimde cinsiyete dayalı ayrımcılığı önleyen, ev içi şiddeti azaltan ve kadınların istihdamına getirilen kısıtlamaları kaldıran reformları yürürlüğe koydu. Gabon ise cinsiyetler arası pasaport alım sürecini eşitleyen, eşit işe eşit ücret politikasını hayata geçiren ve ücretli babalık izni için yeni koşullar getiren düzenlemelere yer verdi. İş yeri başlığı altında ise Kongo, Jamaika ve Endonezya’nın uygulamaya koyduğu politikalar dikkat çekiyor. Bu ülkeler, kadınların iş yerlerinde hareket özgürlüklerini genişleten, hamilelik sonrası çalışma hayatına katılımlarını artıran yasaları hayata geçirdiler.
Çalışmanın sonuç raporuna göre, bu 18 ülke dışında, dünyanın geri kalan ülkelerinde ise toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik reformlar bağlamında sonuçlar hiç iç açıcı değil. Bugün dünya genelinde, çalışma çağındaki yaklaşık 2,4 milyar kadın, erkeklerle aynı hakları tanımayan ekonomilerde yaşıyor. 2022 yılı ise bu anlamda ülkelerin, son 20 yılda toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili en az reformları kabul ettiği yıl olarak değerlendiriliyor. Başka bir ifadeyle son 20 yılda ekonomiler, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda en az ilerleme kaydeden bir dönem geçirmişler. Hatta rapor, endişe verici bir şekilde, bazı ülkelerin kadınlardan mevcut haklarına erişimini engelleyen ve hareket özgürlüklerini kısıtlayan yasal düzenlemeleri hayata geçirdiğini belirtiyor. Bu alanda özellikle Suudi Arabistan ve Afganistan ülkelerinin uygulamaları dikkat çekici. Her iki ülke de 2022 yılında evli bir kadının yaşamak ve seyahat etmek için özgürce karar verme yeteneğini sınırlayan, hareket özgürlüğünü ve iş bulma yeteneğini kısıtlayan bir dizi yönergeler yayınladılar.
Rapor son olarak 1970’ten 2023’e kadar toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yıllık verilerin ilk kapsamlı değerlendirmesinin sonuçlarını da açıklıyor. Buna göre, 1970 yılından 2023 yılına kadar dünya genelinde, toplumsal cinsiyet eşitliğini artıran toplam 2.000’den fazla yasa kabul edilmiş. 2000 ile 2009 yılları arasında bu alana yönelik 600’den fazla reform gerçekleştirilmiş, 2002 ve 2008 yıllarında yıllık olarak 73 adet reform yapılmış, 2008-2021 yılları arasında ise ortalama 50 adet yasal düzenleme hazırlanarak uygulamaya geçirilmiştir. 2022 yılında ise sadece 34 reform kaydedilmiş. Bu sayı 2001 yılından bu yana kaydedilen en düşük seviyedir. Rapora göre 2001 yılından bu yana dünya genelinde toplumsal cinsiyet eşitliği alanında reform süreci de yavaşlamıştır. Çalışmaya göre son 53 yılda sadece 14 ülke (Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, Letonya, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, İspanya ve İsveç) yasal düzlemde toplumsal cinsiyet eşitliğini yakalamış gibi gözüküyor. 53 yıl boyunca ülkelerin uyguladığı toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik reformlar dikkate alındığında, Küresel Kadın, İş ve Hukuk skoru 45,8’den 77,1 puan seviyesine yükselmiş, ancak bu skor, dünya genelinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin görece hala çok düşük seviyede olduğunu gösteriyor. Dünya Bankası’nın hesaplamalarına göre, şu anda dünya genelinde yasal anlamda toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için en az 176 ülkenin 1.549 reform daha hazırlaması lazım. Bu ülkelerdeki mevcut reform hızı dikkate alındığında yasalarla güvence altına alınmış bir eşitlik için en az 50 yıl daha geçmesi gerekiyor.
Sonuç olarak dünyadaki bu tablo bize, yasalarla güvence altına alınmış toplumsal cinsiyet eşitliği için daha çok işimiz olduğunu gösteriyor. Kadınların güçlendirilmesi sadece sosyal adalet meselesi değil. Dünya genelinde son yılların krizlerinden kalıcı bir toparlanma yaratmak için ekonomilerin tüm üretken enerjilerini toplumsal cinsiyet alanında harekete geçirmeleri gerek. Kadınlar eşitliğe ulaşmak için 50 yıl ya da daha fazla bekleyemez. Küresel ekonomi de aynı şekilde bekleyemez. Çünkü toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir kalkınmanın en temel ön koşullarından birisi ve bu ön koşulu sağlamadan gerçek anlamda bir kalkınmadan bahsetmek mümkün değil.