TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
2008 bütçe taslağını, açıklanan ana çizgileri ile düşündüğümde, bende düş kırıklığına yol açtı. Bunun nedeni, verilen rakamları gerçekdışı bulmam ya da hedefleri düşsel olarak değerlendirmem değil. Benim karamsarlığımın başkalarının iyimserliğinden daha gerçekçi olduğunu da ileri sürecek değilim. Öne sürülen varsayımlar ve tahminler konusunda takıldığım noktalar varsa da bunlar ikincil sorunlar. Beni asıl tedirgin eden bu bütçenin, hükümetin "istikrar zemininde ilerleyen ekonomik ve sosyal gelişme sürecimizde bir 'sıçrama dönemi' programı uygulama" amacıyla uyuşmuyor olması.
Faiz dışı fazla hedefi
Faiz dışı fazlanın GSMH'ye oranı 2008 için yüzde 5,3 olarak konulmuş. Büyük bir olasılıkla eğer bu rakam tutturulabilirse 2007'ye oranla daha iyi bir sonuç elde edilmiş olacak. Her ne kadar, şu anda resmi tahmin 2007 için de aynı oranın tutturulacağı biçimindeyse de gerçekleşmenin daha düşük olması olasılığı ihmal edilmeyecek kadar yüksek. Asıl sorun 2008 için bütçede yer alan rakamın daha önce belirlenip ilan edilen yüzde 6,5'lik hedefin oldukça altında olması. İnsanın aklına iki soru geliyor: Bunlardan ilki, bu oranın aşağıya çekilmesinin Türkiye açısından bir sorun yaratıp yaratmayacağı. Bu davranış, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin kamu borç stokunun GSMH'ye oranının biraz daha yukarıda kalmasına yol açar. Bunun sakıncası da faiz oranlarındaki bir artışın, bütçe üzerindeki yükünün artmasıdır. Bir puanlık indirim bu açıdan büyük sorun doğuracak nitelikte değildir. Akla gelebilecek ikinci soru ise bu yolla hükümete niçin daha fazla harcama olanağı sağlanmış olduğudur. Bir "sıçrama programı" çerçevesinde reformlara hız vereceğini açıklayan bir hükümetin bütçesinde bunun nedeninin "reform maliyetine katkı" harcamaları olması beklenirdi.
Bununla kastettiğim şu: Reformlar çeşitli toplumsal gruplara, farklı ölçülerde yükler getirir. Buna karşı, reformların beklenen kazancı ise ileride oluşacaktır. Ayrıca bu yüklerin farklı toplumsal gruplar arasında dağılımı da kendiliğinden adil bir görünüm almaz; bazı gruplara çok, bazılarına ise görece az yük gelebilir. İşte bu durumda kamu kesiminin bir görevi, bir zaman anında bir toplumsal grubun üzerine karşılayamayacağı derecede yük geldiğinde, bunu hafifleterek, reformların devamını sağlamak ve farklı gruplar arasında, yük dağılımını dengeleyecek müdahaleleri yapmaktır. Faiz dışı fazlayı böyle bir amaca kaynak ayırmak için azaltmak bence, başka nedenlerle karşı çıkılsa bile, anlaşılabilir ve anlatılabilirdi. Oysa bütçe harcamalarının dağılımı böyle bir görünüm vermiyor.
Bana göre bütçenin öyküsü
Bütçenin öyküsü hükümet programından çıkarılamadığına göre kendimce tutarlı bir öykü yazmaya çalışayım: Hükümet, vergi dışı gelirlerin gelecek yıla oranla düşeceğinin (yüzde 9,7) ve faiz harcamalarının da hızlı bir biçime artacağının (yüzde 14,3) farkında. Vergi hasılatı artışı beklemenin de bir sınırı var. Galiba artış tahmini de bu sınıra epey yakın olacak biçimde, iyimser bir biçimde kullanılmış (yüzde 13,3). Geriye giderleri kısmak kalıyor. Anlaşılan, hükümet son iki yılda yeniden ağırlık verilmeye başlanan cari transferleri pek azaltmak istemiyor. Böyle olunca da geriye mal ve hizmet alımları, sermaye giderleri ve sermaye transferleri kalıyor. Payları GSMH'nin yüzde 0,6'sı oranında azaltılmış. Ama bunlar yetmemiş. Bu nedenle faiz dışı fazlada bir puan azaltılması yoluna gidilmiş. Özetle yarın için yapılacaklar (ya da reformlar) aleyhine bugün tercih edilmiş.
Bu köşe yazısı 26.10.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.